Gizli Soruşturmacı Nedir?
Gizli soruşturmacı; örgütlü suçlar, silah kaçakçılığı, uyuşturucu madde ticareti vb. suçlara ilişkin yapılan soruşturmada kimliği gizlenerek gerektiğinde örgüt içine sızmak, gözetlemek, izlemek, örgüte ilişkin her türlü araştırmada bulunmak ve örgütün işlediği suçlarla ilgili iz, eser, emare ve delilleri toplamak ve muhafaza altına almakla görevlendirilen kamu görevlisidir.
Gizli soruşturmacı “kışkırtıcı ajan” ile karıştırılmakta ise de; gizli soruşturmacı hukuki statüsü nedeniyle kışkırtıcı ajan olarak nitelenemez. Gizli soruşturmacının kışkırtıcı ajandan en önemli farkı, suça azmettirmeye yönelik fiiller icra etmemesidir. Gizli soruşturmacı, görevini icra ederken suç işleyemeyeceği gibi suça dair telkin, teşvik ve tavsiyede de bulunamaz.
Gizli soruşturmacı, 5271 sayılı CMK’nın 139. maddesi hükümleri çerçevesinde görevlendirilmektedir.
Gizli Soruşturmacı Görevlendirilmesinin Şartları
Gizli soruşturmacı sadece soruşturma aşamasında görevlendirilebilir. Kovuşturma aşamasında hakim veya mahkeme gizli soruşturmacı görevlendiremez. Gizli soruşturmacı işlenmekte olan suç ile ilgili görevlendirilir. Kolluğun önleyici mahiyetteki tedbirleri kapsamında MİT, Jandarma veya polisin gizli soruşturmacı kullanma yetkisi yoktur.
Gizli soruşturmacı görevlendirilenilmesi için şu şartların bir arada gerçekleşmesi gerekir:
- Suç Şartı: İşlenmekte olan her suç için gizli soruşturmacı koruma tedbirine başvurulamaz. Gizli soruşturmacı tedbirine şu suçlarla ilgili başvurulabilir:
- Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenip işlenmediğine bakılmaksızın uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (TCK m.188)
- Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, TCK m.220),
- Silahlı örgüt (TCK m.314) veya bu örgütlere silah sağlama (TCK m.315).
- Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.
- Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.
- 7258 sayılı yasadışı bahis suçları.
- Kuvvetli Şüphe Sebebi Bulunması Şartı: Yukarıda açıklanan suçların işlendiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebepleri bulunmadan gizli soruşturmacı görevlendirilmesi tedbirine başvurulamaz.
- Başka Yollardan Delil Elde Etme İmkanının Bulunmaması Şartı: Gizli soruşturmacı tedbiri tali nitelikte bir tedbirdir. Soruşturmayı yapan makamın başka yollardan delil elde etmesi mümkünse, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi tedbirine başvurulamaz. Örneğin, arama kararı uygulanarak delil elde edilmesi mümkün ise gizli soruşturmacı görevlendirilemez.
- Görevlendirme Kararı Şartı: Gizli soruşturmacı ancak hakim kararıyla görevlendirilebilir. Savcılığın gizli soruşturmacı görevlendirme yetkisi yoktur. Sadece soruşturma aşamasında başvurulabilecek olan gizli soruşturmacı tedbirine sulh ceza hakimliği tarafından karar verilebilir.
Gizli soruşturmacı kamu görevlileri arasından seçilebilir.Ancak, görevlendirme kararında usulsüzlük bulunması veya görevlendirme kararının olmaması halinde dahi adli kolluk görevlisi olan gizli soruşturmacılar CMK m.160 vd. hükümleri gereği delil toplayabileceğinden tanık olarak dinlenebilirler. Adli kolluk görevlisi olmayan kamu görevlisi gizli soruşturmacıların görevlendirme kararlarında usule aykırılık varsa, Yargıtay’a göre “suçu ve faili belirleme, suçla ilgili delilleri toplama” yetkileri olmadığından toplanan deliller hukuka aykırı kabul edilecektir.
Ceza yargılamasının aşamaları nelerdir?
Ceza yargılaması temel olarak iki evreden oluşur: soruşturma ve kovuşturma. İki evreyi birbirine bağlayan bir de ara muhakeme evresi bulunur. Yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin mahkemece kabulüne kadar olan evre soruşturma, iddianamenin kabulünden hükmün kesinleşmesine kadar olan evre ise kovuşturma evresidir.
Soruşturma evresinde amaç suça ilişkin delillerin bulunması, koruma altına alınması ve yeterli delil bulunursa da olayın mahkeme önüne götürülmesidir. Soruşturma evresinde asıl aktör savcıdır. Savcı, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesi uyarınca herhangi bir şekilde bir suçun işlendiği izlenimin veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davası açmaya yer olup olmadığına karar vermek için araştırmalara girişmelidir.
Bu amaçla doğrudan kendi eliyle veya onun emriyle hareket eden polisleri kullanarak gerekli gördüğü araştırmalarda bulunur. Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanması, adli kontrol altına alınması gibi konularda ise savcının karar verme yetkisi yoktur; bu tür kararları soruşturma evresinde sulh ceza hakimi verir. Savcı soruşturma sonunda suçun işlendiğine ilişkin yeterli şüpheye ulaşırsa bir iddianame düzenleyerek bunu mahkemeye sunar.
Kanun kovuşturmanın başlangıcı olarak iddianamenin kabulünü esas aldığından dolayı (2/1-f maddesi) iddianamenin savcılıkça mahkemeye sunulması ile iddianamenin kabul edilmesi arasında geçen aşama da ara muhakeme diye adlandırılır ve bu aşamada savcının düzenlemiş olduğu iddianamenin kanunun aradığı şartları taşıyıp taşımadığı değerlendirilir.
Hukukumuzda kamu davasının iddianamenin kabulü ile açılmış sayıldığı kabul edildiğinden (kanunun 175. maddesi) bu ara muhakeme aşaması da soruşturma evresinin içinde değerlendirilir. Bu bağlamda iddianameyi alan mahkeme üç konuda araştırma yapar:
1- 170. maddenin gösterdiği iddianamede bulunması gereken şartların bulunup bulunmadığı
2- Suçun ispatına etki edeceği mutlak olan delillerin toplanıp toplanmadığı
3- Suçun önödeme veya uzlaşmaya tabi olup olmadığı
Eğer bu üç hususta bir eksiklik varsa iddianame Cumhuriyet Başsavcılığına iade edilecektir. 15 gün içinde iddianamenin iadesine veya kabulüne karar verilmesi gerekir. Bu süre herhangi bir karar verilmeden geçirilirse iddianame kabul edilmiş sayılır.
İddianame kabul edildikten sonra mahkemenin hükmünün kesinleşmesine kadar geçen evre kovuşturma olarak adlandırılır. Ceza uyuşmazlığı bu evrede çözülür ve hakim veya mahkeme yargılama faaliyetini yürütür. Kovuşturma evresinde duruşmalar yapılır ve toplanan deliller değerlendirilir; bunun sonucunda da sanığa yüklenen suçun kusurlu bir şekilde işlenip işlenmediğine dair bir karar verilir. İşlendiği sabit olan fiillerin hukuki değerlendirilmesi yapılır. Bu faaliyet sonucunda verilen hükmün kesinleşmesi ile de kovuşturma evresi sona ermiş olur.
Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın
Aklınıza takılan tüm soruları sorabilirsiniz. Yorum yapmaktan çekinmeyin.