Yargıtay Ceza Genel Kurulu
Esas : 2017/380Karar : 2019/43Karar Tarihi : 22.01.2019
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık …’un, 5237 sayılı TCK’nın 188/3, 52/2-4, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 10 yıl 6 ay hapis ve 1.250 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, taksitlendirmeye, hak yoksunluğuna ve müsadereye ilişkin Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 21.04.2015 tarihli ve 7-157 sayılı hükmün, Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen
Yargıtay 9. Ceza Dairesince 07.04.2016 tarih ve 16416-3665 sayı ile;“Kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde bulunmayan sanığın savunmasının aksine, ele geçen uyuşturucu maddeyle ilgisi olduğuna ve diğer sanığın suçuna iştirak ettiğine dair, kuşkuyu aşan kesin ve yeterli delil bulunmadığı anlaşıldığından, ‘Şüpheden sanık yararlanır’ ilkesi de gözetilerek sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle mahkumiyetine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 19.07.2016 tarih ve 161-254 sayı ile;“…Mahkememizin 21.04.2015 tarih ve 2015/7 esas, 2015/157 karar sayılı kararıyla uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan her iki sanığın mahkumiyetlerine karar verilmiş, dava dışı sanık ….. ….. açısından temyizden vazgeçme sebebiyle hüküm kesinleşmiş, sanık … açısından ise temyiz üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 07.04.2016 tarih 2015/16416 esas 2016/3665 Cumhuriyet savcısının sanık … yönünden temyizi üzerine Yargıtay 9. CD.’nin 07.04.2016 tarih ve 2015/16416 esas, 2016/3665 karar sayılı kararıyla; ‘Kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde bulunmayan sanığın savunmasının aksine, ele geçen uyuşturucu maddeyle ilgisi olduğuna ve diğer sanığın suçuna iştirak ettiğine dair, kuşkuyu aşan kesin ve yeterli delil bulunmadığı anlaşıldığından’ şüpheden sanık yararlanır’ ilkesi de gözetilerek sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle mahkumiyetine karar verilmesi’ gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay Bozma ilamına uyulmasına yer olmadığına ve önceki hükümde ısrar edilmesine karar verilmiştir.
Bir davada uyuşturucu madde ticareti suçlaması gibi ağır bir suçlama ile karşı karşıya olan sanığın husu…..i yüklenmek kolay bir husus değildir. Bu türden dosyalarda Mahkememizce sıkça tecrübe edildiği gibi soruşturma aşamasında somut bilgi veren kişiler aleni olan kovuşturma aşamasında genellikle beyanlarından dönmekte, ifadelerinin baskıya dayalı olduğunu, ya da öyle demek istemediklerini beyan etmektedirler. Davaya konu olan olayda tesadüfen yakalanan dava dışı sanık ….. eniştesi olan ve hiç bir husumeti bulunmayan sanık …’nin adını (Cezadan indirim imkanı olduğunu öğrendikten sonra) vermiştir.
Mahkememizce sadece dava dışı kalan sanık …..’ın soyut beyanlarıyla sanık … hakkında mahkumiyet kararı verilmesi söz konusu olmayıp sanık …..’ın savunmaları HTS kayıtlarıyla ve tanık beyanlarıyla denetlenmiştir. Bozma öncesi aşamada dinlenilen tanıklar….. ve …. sanık …’nin yazın köye geldiğini ve bilmedikleri bir yeşil ot topladığını gördüklerini beyan ederek ….. …..’nın savunmalarını destekler bilgiler vermişlerdir. Diğer yandan telefon kayıtlarının incelenmesinden özellikle suç tarihi olan 25.12.2014 tarihinde ve özellikle sanık …..’ın yolculuğa çıktığı saatlerde sanık …..’ın sanık …’yi 2 defa aradığı görülmüştür. Oysa sanık … sanık …..la telefon görüşmesinin olmadığını savunmuştu.
Tüm bu sebeplerle yani sanığın ilk ifadesinde dava dışı sanık …..’la hiç konuşmadığını söylemesine rağmen, geçmişte telefon görüşmeleri olduğu gibi özellikle sanık …..’ın yolculuk yaptığı sırada da arabada telefon görüşmelerinin olması, sanık …..’ın eniştesi olan ve bacısıyla evli olan sanık …’ye iftira etmesi için bir sebebin bulunmaması, sanık …..’ın duruşmada gözlenen samimi tutumu, tanıklar …. ve…..’ın sanık …’nin 2014 yılı yazında caminin etrafından çeşitli otlar toplayıp eve taşıdığına ilişkin beyanları dikkate alındığında sanık …’nin savunmalarına itibar edilmesinin mümkün olmadığı…” şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek, önceki hükümde olduğu gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.10.2016 tarihli ve 321434 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 1318-2039 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 01.03.2017 tarih ve 45-426 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ….. ….. hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı suçun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Olay, Üst Arama, Yakalama, El Koyma ve Tartı Tespit Tutanağına göre; Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Narkotik Büro Amirliğine bağlı ekipler ile terminal polis merkezinde görevli ekiplerce, Erzurum 1. Sulh Ceza Hakimliğinin önleme araması ve el koyma kararına istinaden 25.12.2014 tarihinde Erzurum Terminal Tesisi içerisinde Ağrı, Van ve Bingöl illerinden gelip yolcu almak ve indirmek için terminale giren otobüsler ile batı illerine uyuşturucu ve kaçak eşya sevkıyatı yapabilecek şahısların yakalanması amacıyla yapılan çalışmalarda, saat 15.20 sıralarında otogarın içerisinde sol elinde lacivert ve kırmızı renkli valiz, diğer elinde beyaz renkli bir çuval taşıyan şahsın durumundan şüphelenilerek yanına yaklaşıldığı, polis tanıtma kartları gösterildikten sonra yapılan kimlik kontrolünde şahsın inceleme dışı sanık ….. ….. olduğunun tespit edildiği, GBT sorgulaması yapılırken tedirgin hareketler sergilemesi üzerine önleme araması kararı uyarınca üzerinde ve valizinde arama yapılacağının söylendiği, yapılan üst aranmasında herhangi bir suç unsuruna rastlanılmayan inceleme dışı sanığın valizinde yapılan aramada ise kırmızı ve sarı renkli poşetler içerisinde madde olduğu değerlendirilen bitki parçalarının ele geçirildiği, polis noktasına çantasında ve beyaz renkli çuvalın içerisinde yapılan detaylı aramada başka bir suç unsuruna rastlanılmadığı,Erzurum Kriminal Polis Laboratuvarınca düzenlenen 30.12.2014 tarihli uzmanlık raporuna göre; net 1414 gram kenevirden 636,3 gram madde elde edilebileceği,
Erzurum 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 28.11.2014 tarihli ve 641 değişik iş sayılı önleme araması kararının olay tarihi ile yerini kapsadığı,HTS kayıtlarına göre; 01.11.2014 tarihinde saat 11.12’de inceleme dışı sanık …..’ın sanık …’yi arayıp aralarında 400 saniye; 09.11.2014 tarihinde saat 08.58’de sanık …’nin inceleme dışı sanık …..’ı arayıp aralarında 325 saniye; 22.11.2014 tarihinde saat 10.22’de sanık …’nin inceleme dışı sanık …..’ı arayıp aralarında 311 saniye; 27.11.2014 tarihinde saat 17.27’de inceleme dışı sanık …..’ın sanık …’yi arayıp aralarında 181 saniye; 07.12.2014 tarihinde saat 17.59’da sanık …’nin inceleme dışı sanık …..’ı arayıp aralarında 411 saniye; 09.12.2014 tarihinde saat 18.57’de sanık …’nin inceleme dışı sanık …..’ı arayıp aralarında 173 saniye; 12.12.2014 tarihinde saat 11.52’de inceleme dışı sanık …..’ın sanık …’yi arayıp aralarında 232 saniye; 13.12.2014 tarihinde saat 09.59’da sanık …’nin inceleme dışı sanık …..’ı arayıp aralarında 85 saniye; suç tarihi olan 25.12.2014 tarihinde ise saat 14.34’de inceleme dışı sanık …..’ın sanık …’yi arayıp aralarında 85 saniye, saat 17.49’da inceleme dışı sanık …..’ın sanık …’yi arayıp aralarında 10 saniye görüştükleri,Anlaşılmıştır.
İnceleme dışı sanık ….. ….. kollukta; 25.12.2014 tarihinde saat 06.30 sıralarında Karayazı’dan çıkıp saat 11.30 sıralarında Erzurum’a geldiğini ve saat 17.00’da Konya’ya gidecek olan otobüse bilet aldığını, (17) ve (18) numaralı peronların yanına gidip kendisine ait valiz ve çuvalı bankın yanına bıraktığını, bu sırada polislerin yanına gelip kimliğini istediklerini, yaptıkları üst aramasında suç unsuru bulunmadığını, yere bıraktığı valiz ve çuvalın kendisine ait olup olmadığını sorduklarında kendisine ait olduğunu söylediğini, yapılan aramada valiz içerisinde suç konusu uyuşturucu maddelerin bulunduğunu, 2013 yılında Konya’da çalıştığı sırada ismini bilmediği ancak görse tanıyabileceği 30-35 yaşlarında, 1.75-1.80 santimetre boylarında, 60-65 kilogram ağırlığında bir kişi ile tanıştığını, konuşmaları esnasında ikameti olan Karayazı İlçesi, Güllü Köyünde madde yetiştiğini söyleyerek kendisine getirmesini, yola çıktığında kendisine ulaşmasını ve vereceği adrese esrarı bırakmasını istediğini, aynı yıl Nisan ayı içerisinde köyüne geri döndüğünü, yaklaşık üç ay kadar önce Karayazı İlçesi, Güllü Köyü’nde caminin alt tarafındaki tarlada bulunan kenevirleri bu şahsa götürmek için toplayıp kuruması için samanlığa bıraktığını, Konya’ya çalışmak için yeniden gittiği sırada esrarları bu şahsa götürmek için yanına aldığını, şahsın telefon numarası ile adres bilgilerinin kendisinde olmadığını, bu şahsın kendisine ulaşacağını düşündüğünü, esrarı satmak için götürmediğini, bu şahıstan para almadığını, esrarı bahsi geçen kişinin tarifi üzerine bulup topladığını, sorguda; taşıdığı otun uyuşturucu madde olduğunu bilmediğini, eniştesi olan sanık …’nin tanıdığı ve ismini bilmediği şahsın tarifine göre şifalı bitki olduğu söylenen bitkileri topladığını, bu şahsın kendisine “Konya’ya gelince söyle, ben seni bulurum” dediğini, uyuşturucu maddeyi kendisinin ekmediğini, polisteki ifadesinde yer alan “madde” kısmını kabul etmediğini, mahkemede ise; sanığın kız kardeşi olan Sibel ile evli olduğunu, sanığın köye geldiğinde caminin alt tarafında bulunan araziden topladığı otları kendilerine ait çadıra koyduğunu, yakalandığı tarihten bir süre önce sanığın kendisine telefon açıp “Buraya gelecek misin” diye sorduğunda çalışmak için gelebileceğini belirttiğini, bir süre sonra Konya’ya gitmeye karar verip geleceğini söylediğinde sanığın “Ben çadıra şifalı otlar koymuştum, poşetim var, onu da getir” dediğini, bu poşeti Konya’ya giderken yanına aldığını, otogarda yapılan aramada poşetlerde uyuşturucu madde bulunduğunu öğrendiğini, polislere eniştesi olan sanığın adını vermediğini, fakat cezaevinde bulunduğu sırada ailesinin durumu öğrenince gerçekleri söylediğini, şu anki ifadesinin doğru olduğunu, kız kardeşi olan Sibel köye geldiğinde kendisine ait telefonu kullanması için kız kardeşine verdiğini, istikbali söz konusu olduğundan sanığın adını söylediğini,
Tanık …. …..; inceleme dışı sanık …..’ın amcasının oğlu, sanığın ise amcasının kızı ile evli olduğunu, yaz aylarında köye gelen sanığın ot topladığını gördüğünü, sanığa topladığı yeşil renkli otun ne olduğunu sorduğunda “Şifalı ot, kadın rahatsızlıklarına da iyi gelir” şeklinde cevap verdiğini, ancak otu tarif etmesinin mümkün olmadığını,
Tanık….. …..; inceleme dışı sanık …..’ın amcasının oğlu, sanığın ise amcasının kızı ile evli olduğunu, geçen yaz köye gelen sanığı köyden ayrılmadan 2-3 gün kadar önce akşam saatlerinde bir kaç defa caminin aşağısına gidip gelirken gördüğünü, bu durum dikkatini çektiği için sorduğunda sanığın sesini çıkarmadığını, ancak sanığı elinde bir şey varken ve ot toplarken görmediğini,
Tutanak tanıkları …, … ve …; olay tutanağı içeriğinin doğru olduğunu, inceleme dışı sanık …..’ı otogarda uyuşturucu madde ile yakaladıklarını,İfade etmişlerdir.
Sanık …; inceleme dışı sanık …..’ın hem eşinin kardeşi hem de teyzesinin oğlu olduğunu, adı geçenin Konya’ya geleceğinden haberinin olmadığını, sadece askere gideceğini bildiğini, uyuşturucu madde ile yakalanıp tutuklandığını sonradan öğrendiğini, eşinin ailesi ile arasının pek iyi olmadığını ve yaklaşık 7-8 aydır konuşmadığını, inceleme dışı sanık ….. ile de görüşmesi ve konuşmasının olmadığını, 2014 yılı Ramazan Bayramı’ndan sonra eşini almak için Erzurum’da yaşadıkları köye gidip üç gün kaldığını, inceleme dışı sanık ….. ile aralarında husumet bulunmadığını ancak eşi ile boşanma aşamasına geldikleri bir dönemde aralarında tatsızlık oluştuğunu, ele geçen madde ile ilgisinin bulunmadığını, inceleme dışı sanık …..’dan şifalı bitki getirmesini istemediğini, mahkemede ise; suç tarihinde inceleme dışı sanık ….. ile görüşmediğini, fakat eşinin kendisinin telefonunu kullanarak ailesi ve yakınları ile görüştüğünü, geçen sene yaz aylarında eşi ve çocuklarını köye gönderdiğini, 4-5 ay sonra ailesini almak için köye gittiğini, inceleme dışı sanık …..’a bir emaneti olduğunu söyleyerek kendisine getirmesini söylemediğini, telefon kayıtlarında inceleme dışı sanık ….. ile üç görüşmesi göründüğünü, bunlardan birisinin inceleme dışı sanık …..’ın, diğerinin inceleme dışı sanık …..’ın abisi …..’in, ötekinin ise …..’in eşi …..’in numarası olduğunu savunmuştur.
5237 sayılı TCK’nın “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı 188. maddesinin suç tarihininde yürürlükte bulunan 3. fıkrası;“(3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır…” biçiminde olup, madde gerekçesinde de vurgulandığı gibi üçüncü fıkrada, uyuşturucu ve uyarıcı madde ticaretine ilişkin çeşitli fiiller, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.
Buna göre; uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satışı, satışa arzı, başkalarına verilmesi, sevk edilmesi, nakli, depolanması ya da kazanç amacıyla satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması, bir ve ikinci fıkralara göre ayrı bir suç oluşturmaktadır. Fıkradaki suçun oluşabilmesi için maddede belirtilen seçimlik hareketlerden herhangi birisinin yapılmış olması gerekir.
Öte yandan, amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” şeklinde, Latincede ise “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Kolluk görevlilerinin, Erzurum 1. Sulh Ceza Hakimliğinin önleme araması ve el koyma kararına istinaden Erzurum Terminal Tesisi içerisinde uyuşturucu ve kaçak eşya sevkıyatı yapabilecek şahısların yakalanması amacıyla yaptıkları çalışmalarda, 25.12.2014 tarihinde saat 15.20 sıralarında otogarın içerisinde valiz ve çuval taşıyan inceleme dışı sanık …..’ın durumundan şüphelenip yanına yaklaştıkları, GBT sorgulaması yapılırken tedirgin hareketler sergilediği görülen inceleme dışı sanığın üzerinde ve eşyasında önleme araması kararı uyarınca yapılan aramada, inceleme dışı sanığa ait valiz içerisinde kırmızı ve sarı renkli poşetlerde suç konusu esrarın ele geçirildiği olayda;
İnceleme dışı sanık …..’ın, suç konusu uyuşturucu madde ile yakalanmasından kovuşturma evresine kadar geçen zaman içerisinde sanığın suçla ilgisi olduğuna dair herhangi bir beyanının olmaması, sanığın kullandığını beyan ettiği GSM hattı ile inceleme dışı sanığın kullandığı GSM hattı arasında 13.12.2014 tarihinde gerçekleştirilen görüşmeden sonra inceleme dışı sanığın yakalandığı 25.12.2014 tarihine kadar geçen süre zarfında herhangi bir görüşmenin bulunmaması, HTS kayıtlarına göre sanık ile inceleme dışı sanığın kullandığı GSM hatları arasında olay tarihinde (2) adet görüşme gerçekleştiğinin anlaşılmasına rağmen, bu görüşmeler ile HTS kayıtlarında görülen diğer görüşmelerin içeriklerinin tespit edilememesi, inceleme dışı sanık …..’ın kardeşi, sanığın da eşi olan Sibel’in, zaman zaman kendisine ait telefonu kullanarak ailesi ve yakınları ile görüştüğünün sanık tarafından ifade edilmesi, suç konusu uyuşturucu maddeler ile sanığın ilgisini gösterir dosya kapsamı itibarıyla herhangi bir delilin bulunmaması, inceleme dışı sanık …..’ın sanığı suçlayıcı nitelikteki beyanlarından sonra ortaya çıkan, suçun sanık tarafından işlendiğini de ispata yeterli nitelik ve mahiyette olmayan tanık ….’in sanığı yeşil renkli bir ot toplarken, tanık…..’ın ise sanığı akşam saatlerinde caminin aşağısına gidip gelirken gördüğüne ilişkin beyanlarına itibar edilemeyeceğinin anlaşılması, sanığın da başlangıçtan itibaren değişmeyen istikrarlı ifadelerinde suç konusu esrarların kendisine ait olmadığını ve atılı suçlamayı kabul etmediğini savunması karşısında; kendisinde herhangi bir uyuşturucu madde ele geçirilemeyen, suç konusu madde ile ilgisi olduğuna ya da inceleme dışı sanık …..’ın suçuna iştirak ettiğine ilişkin adı geçenin kovuşturma evresindeki soyut beyanı dışında delil bulunmayan sanığın savunmasının aksine, atılı suçu işlediğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil bulunmadığının kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına hükmünün, sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.07.2016 tarihli ve 161-254 sayılı direnme kararına konu olan hükmünün, sanığın savunmasının aksine, atılı suçu işlediğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 22.01.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.