TCK MADDE 141 HIRSIZLIK(1) Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.(2) (Mülga: 2/7/2012-6352/105 md.)
TCK MADDE 141’İN GEREKÇESİ
Madde metninde, hırsızlığın temel şekli tanımlanmıştır. Buna göre, taşınır malın alınmasının suç oluşturabilmesi için, zilyedinin rızasının bulunmaması gerekir. Rızanın geçerli olması için bulunması gereken koşulların varlığı hâlinde zilyedin rızası bir hukuka uygunluk nedeni teşkil edecek ve suç oluşmayacaktır.Hırsızlık suçunun oluşabilmesi için, failin kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla hareket etmesi yeterli olup, bunun fiilen temini şart değildir. Bu yarar, maddî veya manevî olabilir.Almak fiilinden maksat, suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesi, mağdurun suç konusu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hâle gelmesidir. Bu tasarruf olanağı ortadan kaldırılınca suç da tamamlanır.Maddenin ikinci fıkrasında, ekonomik bir değer taşıyan her türlü enerji, taşınır mal sayılmıştır. Buna göre, elektrik enerjisi, gazlar, tabiî veya sun’i buharlar da hırsızlık suçunun konusunu oluşturabilecektir.
TCK MADDE 141 İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
Yargıtay17. Ceza Dairesi
Esas : 2019/11176 Karar : 2019/14664 Karar Tarihi : 25/11/2019
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : Çocuk MahkemesiSUÇLAR : Hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali, mala zarar vermeHÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel mahkemece suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suçların tarihine göre dosya görüşüldü;
I- Suça sürüklenen çocuk hakkında mala zarar verme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;Doğrudan tayin edilen adli para cezasının miktarı itibarıyla hükmün verildiği tarihte yürürlükte bulunan ve 14/04/2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a eklenen geçici 2. madde uyarınca kesin nitelikte olup, temyizi olanaklı bulunmadığından, suça sürüklenen çocuk … müdafiinin temyiz talebinin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,
II- Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık ve iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 232. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendi uyarınca gerekçeli karar başlığında suçların işlendiği zaman diliminin yazılması gerekirken yazılmaması, mahallinde giderilebilir eksiklik olduğundan, bozma nedeni yapılmamıştır.Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hâkimin takdirine göre, suça sürüklenen çocuk … müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden reddiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA, 25/11/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay17. Ceza Dairesi
Esas : 2019/11192 Karar : 2019/14622 Karar Tarihi : 25/11/2019
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : Asliye Ceza MahkemesiSUÇLAR : Hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlaliHÜKÜMLER : Mahkumiyet
Yerel mahkemece suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık ve iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suçların tarihine göre dosya görüşüldü:Suça sürüklenen çocuk hakkında; mahkemenin 24.08.2009 tarihinde işlenen suç için 26.10.2010 tarihinde 5271 sayılı CMK’nun 231/6-son cümlesi hükmü uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdiği ve bu kararın 13.01.2011 tarihinde kesinleştiği, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın kesinleşmesinden itibaren ve denetim süresi içinde 22.07.2011 tarihinde işlenen kasıtlı suçtan dolayı verilen ve 31.03.2015 tarihinde kesinleşen mahkumiyet hükmü nedeniyle 04.11.2015 tarihinde hükmün açıklandığı; böylelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının kesinleştiği 13.01.2011 tarihi ile deneme süresi içinde ikinci suçun işlendiği 22.07.2011 tarihleri arasında dava zamanaşımı sürelerinin durduğu gözetilerek yapılan incelemede;Suça sürüklenen çocuğun eylemlerine uyan 5237 sayılı TCK’nun 142/1-b, 116/2, 31/2. maddelerine uyan suçların gerektirdiği cezaların türleri ve üst sınırlarına göre; aynı Yasa’nın 66/1-e, 66/2, 67/4. maddelerinde öngörülen 6 yıllık uzamış dava zamanaşımı süresinin, suç tarihi olan 24.08.2009 gününden, incelemenin yapıldığı tarihe kadar geçmiş bulunması,Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk … müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık ve iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle DÜŞÜRÜLMESİNE, 25.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay9. Hukuk Dairesi
Esas : 2019/3409 Karar : 2019/20507 Karar Tarihi : 20.11.2019
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 24. HUKUK DAİRESİMAHKEMESİ : BAKIRKÖY 27. İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.İlk Derece Mahkemesinin red kararına karşı davacı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi davacı avukatının istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar vermiştir.İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi’nin kararı duruşmalı olarak süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; işin mahiyeti itibarıyla duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR
Davacı İsteminin Özeti : Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; davacının, davalıya ait iş yerinde 27/08/2009 tarihinde güvenlik amiri olarak çalışmaya başladığını, iş akdinin feshedilmesine gerekçe olarak 31/10/2016 tarihinde iş yerinde meydana gelen hırsızlık olayının gösterildiğini, davalı iş verenin güvenlikle ilgili gerekli teknik altyapıdaki sıkıntıları gidermediği için sorumluluğu davacıya yüklediğini, iş akdinin sona erdirilmesinin diğer bir nedeninin ise davacının sendika üyeliği ile ilgili iş yerinde başlamış olan toplu iş sözleşmesi sürecinin olduğunu, fesih işleminin haksız bir işlem olduğunu iddia ederek feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti : Davalı vekili dilekçesinde özetle; davacının, iş akdinin feshine neden olan olay günü, sitenin Han 7 kısmında güvenlik amiri olarak görevli olduğunu, vardiyasına denk gelen 31/10/2016 günü saat 07;28 saatlerinde Han 7 giriş kapısından motosikletli iki kişinin hiçbir güvenlik denetiminden geçmeden Han 7 otoparkına girerek A1 Blok D:22 de ikamet eden daire sahibi …’in … plakalı motosikletinin çalındığını, olaydan birkaç gün sonra farketmesi üzerine yönetime bu durumu bildirdiğini, davacıdan gerçekleşen hırsızlık olayına ilişkin olarak yazılı savunmasının sunmasının istendiğini, site giriş bariyerinin çalıştığını, kamera kayıtlarında hırsızlık olayının gerçekleştirildiğinin göründüğünü, motosikletli şahısların hiç bir güvenlik denetiminden ve sorgusundan geçirilmeden içeri alındığını, davacı ile birlikte diğer güvenlikçilerin beyanlarının bir kısmının gerçeğe aykırı bir kısmının da görevi ağır surette ihlal niteliğinde olması sebebiyle iş akdinin yazılı İş Kanunu’nun 25/II maddesi gereğince haklı sebeple feshedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : İlk Derece Mahkemesince; ”davacının davalı işveren nezdinde belirsiz süreli hizmet akdi ile çalıştığı, davacı tarafça iş akdinin işverence haksız olarak feshedildiğini iddia etmiştir. Davalı tarafça ise davacının iş akdinin haklı nedenle feshedildiği savunulmuştur, davacı, davalı sitede güvenlik amiri olarak çalışmakta olup görevli olduğu vardiya sırasında sitenin kapısından hiçbir güvenlik denetiminden geçmeden ve kayıt defterine kaydı yapılmadan içeriye giren motosikletli kişilerin site sakinine ait otoparkta park halinde bulunan motosikletini çalarak siteden çıktıkları ve durumun sonradan kamera kayıtları ile tespit edilmiş olduğu olayda, vardiyada görevli güvenlik personelinin ve onları denetlemeyen davacının kusuru olduğu açık olup bu eylemin işin ve iş yerinin güvenliğini tehlikeye düşürdüğü gibi, yaptığı görevin niteliğiyle de bağdaşmayacağı, işverinin buna katlanması beklenemeyeceğinden işverence yapılan fesih işleminin geçerli nedene dayandığı öte yandan davacı tarafçada sendikal nedene dayalı fesih yapıldığı hususunun yargılama aşamasında somut olarak kanıtlanamadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu : İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İstinaf Sebepleri : Davacı vekili mahkeme tarafından tanık beyanlarının değerlendirilmediğini sadece davalı beyanlarına göre karar verildiğini dosyanın bütün olarak değerlendirilmediğini mahkeme kararının yerinde olmadığını iddia ederek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti : Bölge Adliye Mahkemesince ” …,davacının iş akdinin site içerisinde meydana gelen motorsiklet hırsızlığı nedeni ile feshedildiği, davacının güvenlik vardiya amiri olarak çalıştığı, hırsızlık olayı meydana gelmeden önce site girişindeki bariyerlerin bozuk olduğuna ilişkin tutanak tutulduğu, ancak bariyerlerin yapıldığına ilişkin davalı tarafından bir tutanak olmadığı, hırsızlık yapıldığı ana ilişkin olarak kamera kayıtları sunulduğu, kamera kayıtlarındaki görüntülerin incelenmesinde kayıtların birinde kasklı iki kişinin site içerisinde bir motor üzerinde park edip birinin başka bir motora binip iki motorla birlikte uzaklaştığının görüldüğü,, diğer kamera kaydında ise yoldan bir motorsikletin geldiği ancak site içine giriş yapma anının görüntülerde olmadığı sadece ses kaydında burdan giriyorlar denildiği, ancak bu motorsikletin site içerisine girip girmediğinin kayıtlarda yer almadığı, çalınan motosikletin dışarıdan gelen kişiler tarafından çalınıp çalınmadığı ve davacının bu hırsızlık olayında kusurunun olup olmadığı ispatlanmamış olup, davalı tarafından bariyerlerin yaptırılmaması ve kameraların yeterli olmaması nedeni ile zafiyetinin de olduğu, bu nedenle davacının işten çıkarılmasının yerinde olmadığı…” gerekçesi ile, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Temyiz başvurusu : Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davalı vekili tarafından süresinde temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Gerekçe : Dosyadaki bilgi ve belgelerden, tanık anlatımlarından, iş yerinde güvenlik amiri tarafından çalışan davacının iş akdinin, sitede yaşanan hırsızlık olayında ihmali olması nedeni ile feshedildiği, olay günü sitede yaşanan hırsızlık olayında iki kişinin motorsiklet ile gelip Han 7 otoparkına hiç bir denetimden geçmeden girebildiği, hırsızlık olayının iki gün sonra farkedildiği, davacının güvenlik amiri olması nedeni ile denetleme görevi bulunduğu, feshin haklı nedene dayanmamakla birlikte, güven ilişkisi zedelendiğinden geçerli nedene dayandığının kabulünün uygun olacağı anlaşılmakla, davanın reddi yerine kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.Dairemizce 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3. maddesi uyarınca aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,2- Fesih geçerli nedene dayandığından, davanın REDDİNE,3- Davalı vekil ile temsil edildiğinden, karar tarihindeki AAÜT.si uyarınca belirlenen 2.725,00 TL. vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,4- Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 44,40 TL. Harçtan davacının yatırdığı 29,20 TL. harcın mahsubu ile bakiye 15,20 TL. harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,5-Davacının yaptığı masrafların üzerinde bırakılmasına,6- Davalının yaptığı toplam 130,38 TL. yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,7-Tarafların yatırdığı gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine, iade giderinin ilgili tarafça yatırılan avanstan karşılanmasına,8- Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi’’ne gönderilmesine,Kesin olarak 20.11.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Related Posts
25 Ocak 2021
DİSİPLİN CEZALARI VE SORUŞTURMA İSTEYEN İLE KARAR VEREN KİŞİNİN AYNI OLMASI
Daha fazla oku
29 Ocak 2021