YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
Esas : 2018/3738Karar : 2019/206Karar Tarihi : 17.1.2019
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacılar vekili Avukat … ile davalı vekili Avukat … geldi.
Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, asıl davada arsa sahipleri, teslim edilen dükkanın sözleşmede taahhüt edilenden daha küçük olduğundan bahisle uğranılan zararın tahsili için açılmış, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda değer kaybına hükmedilmiş, bozmadan sonra arsa sahiplerince açılıp birleşen dosyada ise, bu kez dükkan ve daireler yönünden kira kaybı istenmiş, mahkemece dükkan yönünden kira kaybının tahsiline dair verilen hüküm davalı vekilince temyiz olunmuştur.
1-)Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre davalı vekilinin asıl davaya yönelik sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-)Asıl dava yönünden davalı yüklenici vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesinde ise; Mahkemece verilmiş bulunan davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen ilk kararın davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 11.11.2014 gün ve 2014/7014-7150 Sayılı kararıyla, “…Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın A Blok zemin katta bulunan galerili dükkandan kaynaklandığı, dava konusu taşınmaza ilişkin 23.09.2011 tarihli ilk ruhsatta dükkanın 548,67 m2 yüzölçümlü, dava tarihinden sonra yapılan proje tadilatı sonucu oluşan 09.09.2013 tarih ve 74 numaralı ruhsatta ise, 1100,23 m2 yüzölçümlü olarak düzenlendiği, bu itibarla davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmişse de, …
Davacılar tarafından davalı yüklenici ile düzenlenen 14.01.2011 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine aykırı olarak zemin katta galerili dükkan olarak inşa edilecek bölümün asgari 1100 m2 olması kararlaştırıldığı halde yerinde yapılan imalatın buna uygun olmadığı ileri sürülerek uğranılan zararın tazmini istenmiş olup, mahkemece, herhangi bir tahkikat yoluna gidilmeksizin ve hüküm yerinde sebepleri açıklanmaksızın soyut olarak tadilat ruhsatı alınmak suretiyle zemin kattaki dava konusu galerili dükkan bölümünün sözleşmedeki asgari koşulları sağladığından bahisle davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle ön inceleme duruşmasında karar verilmiştir.
Mahkemece 6100 Sayılı HMK ile öngörülen yargılama kesitlerine kanunda belirtilen sebepler dışında uyulmadan karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan doğru görülmemiştir. Ayrıca sözleşmeyi takiben düzenlenen yapı ruhsatı ve eki onaylı proje ile daha sonra alınana tadilat ruhsatı ve eki onaylı projelerin getirtilerek ve mutlaka mahallinde inşaat mühendisi refakatiyle taraflarca sözleşmede kararlaştırılan şekilde galerilin dükkan imalatının yapılıp yapılmadığı denetlenerek varsa davacının bu sebeple oluşan zararı hesaplanmak suretiyle sonuca varılması gerekmektedir..” denilerek karar bozulmuştur.
Asıl davada, eksik teslim nedeniyle değer kaybı istendiğine göre, eksik teslimin bulunup bulunmadığı ve bu haliyle değer kaybı istendiğine göre, bu doğrultuda araştırma ve inceleme yapılmalı ve bozma ilamının gereği tam olarak yerine getirilmelidir. Nitekim Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 09.05.1960 gün ve 21/9 Sayılı kararı uyarınca, bozmaya uyulduğu taktirde, lehine bozulan taraf yararına kazanılmış hak oluşur ve mahkemece bozma doğrultusunda değerlendirme yapılması zorunludur.
Mahkemece bozmadan sonra alınan birinci raporda eksik değer belirlenmiş ise de, ikinci raporda söz konusu yerin 1100 m2 ebadında dükkan olmadığı dükkan+teras şeklinde olduğu bu haliyle projeye uygun olmadığı bildirilmiş ise de, tadilat projesinin uygulanmışsa da, değerlendirme yapılamayacağı açıklanmıştır. Böylelikle birinci rapor ile ikinci rapor arasında çelişki olduğu gibi alınan her iki rapor da teknik yönden maddi gerçeğin ortaya çıkartılabilmesi bakımından yeterli değildir.
Sözleşmede 1100 m2 galerili dükkan taahhüt edildiği ne göre değerlendirmenin de bu doğrultuda yapılması zorunludur. Gerek tespit raporunda gerekse bozma ilamından sonra yapılan yargılama sırasında alınan raporlarda bu konuda bir açıklama olmadığı gibi söz konusu dükkanın bu haliyle sözleşme ve tadilat projesine uygun imal edilip edilmediği de açıklığa kavuşturulmamıştır.
Kabule göre de; asıl davada bozmadan sonra ıslah yapıldığı halde, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 04.02.1948 tarih ve 1944/10 Esas 1948/3 Karar sayılı kararına aykırı şekilde ıslahla artırılan kısım yönünden hüküm kurulması da hatalı olmuştur.
3-)Yüklenici vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise; Arsa sahibi tarafından açılan birleşen davada, davacı arsa sahipleri daire ve dükkanlar için kira kaybı istemiş, mahkemece dükkan yönünden dava kabul edilmiş, daireler yönünden ise, istem reddedilmiştir. Daireler yönünden istem reddedilmiş olup, karar davacı tarafından temyiz edilmediğinden bu isteme yönelik araştırma yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
Ne var ki, asıl davada yapılacak araştırma ve inceleme sonucunda dükkanın sözleşmeye uygun şekilde ve süresinde teslim edilip edilmediği belirlenmesi ve iskan iznini alınmasına ve yüklenici tarafından 30.05.2014 tarihli ihtarname ile davacı iş sahiplerini teslim almalarını istemesine karşın, iş sahibinin dükkanın mevcut haliyle, yani eksik ise, teslim almalarının istenemeyeceği gözetilerek teslim almaktan kaçınmalarında haklı olup olmadıkları değerlendirilmeden ve bu hususlar tartışılmadan hüküm kurulması doğru değildir. Bilirkişi raporları bu yönü itibariyle de denetlenememektedir.
Kabule göre de; Ayrıca birleşen davada birleşen dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken kira kaybına ilişkin alacağa asıl dava tarihinden itibaren faiz hükmedilmesi de hatalıdır.
Bu nedenlerle mahkemece yapılacak iş,
Asıl dava yönünden, Belediyeden işlem dosyası da getirtilerek, yeniden oluşturulacak aralarında mimar ve inşaat mühendisin de bulunduğu bilirkişi heyeti ile mahallinde keşif icrası suretiyle bozma ilamı doğrultusunda inceleme yapılıp, tadilat projesi de tatbik edilerek az yukarıda açıklanan ilkeler ve hususlar gözetilerek, sözleşmede kararlaştırılan 1100 m2 galerili dükkanın niteliği de açıklanmak suretiyle davalı yüklenici tarafından arsa sahiplerine sözleşmeye ve projeye uygun teslim bulunup bulunmadığı somut olarak saptanmalı, önceki raporlar da irdelenerek sözleşmedeki edimin tam olarak yerine getirilip getirilmediği ve değer kaybı bulunup bulunmadığı ve varsa miktarı belirlenmeli ve dava dilekçesindeki miktarı geçmemek üzere ve ıslah yapılmamış gibi hüküm kurulmalıdır.
Birleşen dava ile ilgili olarak ise, asıl davaya bağlı olan bu istek kaleminde ise, teslimin varlığında ispat külfeti yüklenici de olmakla birlikte, davalı yüklenici iskan alındığını ve teslime hazır oldukların belirtmelerine karşın, arsa sahibinin teslim almaktan kaçınmasında haklı olup olmadığı tartışılarak dava tarihini aşmamak üzere karar verilmeli, faiz başlangıcı yönünden ise, birleşen dava tarihi dikkate alınmalıdır.
Ayrıca, davalar birleşmiş de olsa, her bir dava bağımsız niteliğini koruyacağından, mahkeme karar başlığında ayrı ayrı gösterilmeli ve hükmün sonuç bölümünde de ayrı ayrı hüküm kurulmalıdır. Mahkemece tek bir dava varmış gibi hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Karar açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2.037,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacılardan alınarak Yargıtay’daki duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 17.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Bu konu hakkında benzer makalelerimiz için tıklayın