ÖZÜ : Taşınmaz muristen intikal etmiş olup, davacının dışında başka mirasçıların da bulunduğu anlaşıldığından, davacının tek başına takip yapma ve tahliye davası açma hakkı bulunmamaktadır.
Konuya ilişkin YARGITAY 12. Hukuk Dairesi 2019/2227 E. , 2019/4291 K. Sayılı kararı incelendiğinde
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İtirazın Kaldırılması ve Tahliye
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı alacaklı 15.05.1998 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 09.10.2015 tarihinde haciz ve tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile 2013 yılı 12 aylık eksik ödenen kira bedeli ile aylık 350 TL’den 2015 yılı Ocak ayından Eylül ayına kadarki kira alacağı 3.150,00 TL’nin faiziyle tahsilini talep etmiş, ödeme emri davalı borçluya 16.10.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu 19.10.2015 tarihli itiraz dilekçesinde, takibe konu dosyada borcunun olmadığını, mesken olarak kullandığı taşınmazın kira bedelini peşin olarak alacaklı adına Denizbank Tire şubesine yatırdığını, yatırılan miktarın 2016 yılı Şubat ayını da kapsadığını, ödemeye ilişkin dekontların ekte olduğunu bildirerek takibe itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, davalının kira sözleşmesini inkar etmediği, ödeme iddiasında bulunduğu ancak dosyaya sunmuş olduğu dekontların davacının daha önce yine kira alacağını tahsil amacıyla açmış olduğu takipte de sunmuş olduğu dekontlar olduğu, buna ilişkin olarak mahkemelerinin 2014/62 Esas sayılı dosyasında yargılama yapıldığı, ödemelere rağmen bakiye kira borcunun bulunduğu, mevcut takibe ilişkin olarak davalının herhangi bir ödeme belgesi sunamadığı, 2016 yılına ait sunmuş olduğu dekontların takibe konu kira borcuna ilişkin olmadığı, şu hale göre ödeme iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile itirazın kaldırılmasına, takibin devamına ve tahliyeye karar verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir.
Türk Borçlar Kanunu‘nun 315.maddesi hükmü uyarınca temerrüt nedeniyle açılacak tahliye davasının kural olarak kiraya verenler tarafından açılması gerekir. Kiraya verenler birden fazla ise aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ihtarnameyi birlikte göndermeleri ve yine davayı da birlikte açmaları zorunludur.
Kiraya veren durumunda olmayan malik veya kiralananı sonradan iktisap eden yeni malikin önceden kiracıya ihbar göndererek kira paralarının kendisine ödenmesini istemesi bu ihbarın sonuçsuz kalması halinde yasal içerikli ihtarname tebliğ ettirmek suretiyle dava açması gerekir.
Kiralanan paylı mülkiyete konu ise pay ve paydaş çoğunluğunun sağlanması, elbirliği halinde mülkiyete konu teşkil ediyorsa tüm ortakların davaya katılmaları gerekir. Dava hakkına ilişkin bu husus mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulmalıdır.
Dosya kapsamına alınan dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydı ve veraset ilamının incelenmesinden, taşınmazın davacının murisi… mülkiyetinde olduğu ve davacının kiraya verenin mirasçısı olmakla, taşınmazın elbirliği mülkiyetine tabi bulunduğu anlaşılmaktadır.
Mirasçılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğundan takibin mirasçılar tarafından birlikte başlatılması ve davanın da birlikte açılması gerekir. Ancak başlatılan takip mirasçılardan yalnızca davacı … tarafından başlatılmıştır. Buna göre, dava konusu taşınmaz miras bırakandan intikal etmiş olup, davacının dışında başka mirasçılarında bulunduğu anlaşıldığından, davacının tek başına takip yapma ve davası açma hakkı bulunmamaktadır. Davadaki eksikliğin giderilmesi mümkün ise de, takip talepnamesindeki ve ödeme emrindeki bu eksikliğin sonradan giderilmesi mümkün olmadığından, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulü doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK‘ye 6217 Sayılı Kanunla eklenen Geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK’un 428 uyarınca kararın BOZULMASINA, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 18/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Bu konu hakkında benzer makalelerimiz için tıklayın
Aklınıza takılan tüm soruları sorabilirsiniz. Yorum yapmaktan çekinmeyin.