Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı: 3
Birleşim: 79
Tarih: 08.04.2020
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimiz; öncelikle bugün sabahleyin -sürekli af ve bir an önce cezaevinden derhâl çıksın denilen- terör örgütü mensupları tarafından 5 vatandaşımız şehit edildi, onlara Allah’tan gani gani rahmet diliyorum.
Değerli milletvekilleri, ben siyasi bir konuşma yapmayacağım. Mümkün olduğu kadar bu konuyu, infaz hukukunu vatandaşımız daha kolay anlasın diye anlatmayı, teknik, hukuki olarak cevap vermeyi arzu ediyorum. Bu kanun niçin hazırlandı? Yaklaşık yedi sekiz aydır bu kanunu hazırlayan komisyonun içinde bulunan bir milletvekili olarak arz etmek istiyorum. 2005 yılında Ceza Kanunu’muz ve Ceza İnfaz Kanunu’muz yürürlüğe girdi. Bir önceki 765 sayılı Kanun ve 647 sayılı İnfaz Kanunu‘nda kural olarak infaz 1/2, her ay için de altı gün indirildiğinde yüzde 40 hapiste yatardı kişi aldığı cezadan. 2005 yılından itibaren hem ceza miktarlarında -Ceza Kanunu’nda- hem de infazda artışlar oldu. İnfaz kural olarak 2/3, belirli suçlar açısından da 3/4 oldu. Bunun sonucu olarak şöyle: Kasten adam öldürme, eskiden dokuz yıl yedi ay hapiste yatarken şimdi yirmi dört yıl yatıyor.
Nitelikli yağma, iki yıl sekiz ay yatarken şimdi beş yıl dört ay yatıyor. Uyuşturucu ticareti, bir yıl yedi ayken altı yıl sekiz aya; cinsel saldırı, iki yıl dokuz aydan sekiz yıla; cinsel istismar dört yıldan on yıl sekiz aya çıktı; yüzde 170 ile yüzde 300’e yakın artışlar oldu. Yalnızca terör örgütü üyeliği dört yıldan beş yıla çıktı, yüzde 25 civarında bir artış oldu. Akabinde, 2016 yılında istinaf mahkemelerinin de yürürlüğe girmesiyle birlikte ceza yargılaması da daha hızlandı ve hızlı bir şekilde mahkeme kararları kesinleşti. İnfaz hukuku kesinleşmiş ceza kararlarının uygulandığı bir mahkûmiyet hukukudur, tutuklulukla ilgili kısımlar infaz hukukunun kural olarak ilgi alanının dışındadır.
İnfaza girildiğinde bugün, şimdi, biz dedik ki: Bir, bu işte 3/2’yi süreler çok uzadığı için 1/2’ye indirelim. Genel bir infaz düzenlemesi yapalım. Belli bir suçlar açısından 3/2, kırmızı çizgi olarak tespit ettiğimiz suçlar açısından da 4/3. Bunun sonucu ne oluyor
? Denetimli serbestlikte de bugün maktuen bir yıl yani bir yıl ceza alsa da bir kişi denetimli serbestlikle bir yıl dışarıya çıkıyor, otuz yıl ceza alsa da bir yıl uygulanıyor. Bunu makul görmediğimiz için 1/5 oranında koşullu salıvermesinin dörtte 5’ini yattığı zaman bakiye 1/5’ini dışarıda geçirsin arzu ettik.
Buradan bütün milletimize de göstermek istiyorum. Böyle olunca, bunu yüzde 100 kabul ettiğimizde yüzde 50’si 1/2, yüzde 40’ı yüzde 50 koşullu salıverme. Koşullu salıvermeyi hak eden o yüzde 10’luk kısım da yüzde 40 da denetimli serbestliğe çıkıyor. 2/3’te yüzde 67’sini hapiste, kapalıda ve açıkta geçiriyor. Koşullu salıverme hakkını kazandığında yüzde 60’a kadar denetimli serbestlikle dışarıya çıkıyor, daha sonraki kısmını da koşullu salıverme süresinde devam ediyor. 4/3’te yüzde 75 ve yüzde 60’ını koşullu salıverme ve denetimli serbestlik sürelerinde geçirmiş oluyor. Bu süreleri, denetimli serbestlik süresini tamamladığında da infaz edilmiş oluyor.

Eğer kişi bu koşullu salıverme süresinde tekrar suç işlerse buna mükerrer suç diyoruz. İkinci defa mükerrer suç işlerse ikinci mükerrer… Birinci mükerrer mevcutta 3/4’tü. Bunu indiriyoruz 2/3’e ancak ikinci kere mükerrer olur ise orada koşullu salıvermeden yararlanamaz. Fakat ikinci mükerrerlikte kamuoyunda bilinen “İnfazım yandı.” diye bir husus vardır cezaevinden çıkanların çok korktuğu; burada bazen haksız uygulamalar da olabiliyordu. Mesela, kişinin on yıl koşullu salıverilmesi var, dışarı çıktığında bir yıllık bir suç işlediğinde on yılın hepsi yanıyordu. Şimdi diyoruz ki ikinci suç işlediğinde, ikinci suçun 2 katından fazla yatmasın ama o koşullu salıverme miktarını da geçmesin. Böyle genel, doğru düzenlemeler yaptığımız kanaatindeyim.
Denetimli serbestliği de bir yıldan üç yıla çıkarıyoruz. O bir yılı geçici olarak -az önce 1/5’i söyllemiştim- 2016 yılında 671 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de iki yıla çıkarmıştık, şimdi onu üç yıla çıkarıyoruz, bir kısım suçları istisna ediyoruz. Bu suçlar nedir? Terörle Mücadele Kanunu kapsamında ve terör örgütünün faaliyeti ve amacı doğrultusunda işlenen suçlar, cinsel dokunulmazlık suçları, adam öldürme suçları, uyuşturucu madde suçları, kişisel verilere karşı suçlar, devlet güvenliği aleyhine işlenen suçlar gibi belirli suçları, burada, kanun teklifinin geçici 6’ncı maddesinde belirtilen suçları istisna edip bunun dışında denetimli serbestlik veriyoruz.
Bir de az önce konuşuldu, kanuni izin, 5’inci fıkra var. Arkadaşlar, şunu iyi bilmek lazım anlattığıma göre: Herkes, cezaevine giren herkes -yalnızca terör örgütlerinin ağırlaştırılmış müebbet suçuna mahkûm olanların dışında- belirli süreler, en fazla kırk yıl olmak kaydıyla dışarı çıkar yani bir insan hangi ağır suçu işlerse işlesin -az önce söylediğim suç dışında- dışarıya çıkar. Bir kişi denetimli serbestlikte açıkta ise… Bugün Türkiye’de de 75 bin açıkta mahkûm var.
Bunların 45 bini denetimli serbestlik ve koşullu salıvermenin inmesinden yararlanarak çıkıyor. Geriye kalan 30 binini de kanunla izinli sayıyoruz. Burada suç ayrımı bir istisna dışında yapmıyoruz. Diyoruz ki: Siz lütfen gidin, herkes evinde geçirsin covid nedeniyle. Eğer Sağlık Bakanlığı önerirse 3 defa daha Adalet Bakanlığımıza izin veriyoruz. Niçin? Meclisin açıldığı tarihe yetişebilsin diye çünkü bunun kanunla düzenlenmesi gerekir.
Cezaevi boşaldı, açıkta kimse kalmadı ama açık cezaevlerinde işi gören insanlar var. Tarım cezaevi var, hayvancılık var, tavuklar var. Bizim mesela Afyon Sandıklı’da sera cezaevi var. O domatesler yetişecek, bunları birisinin yapması lazım.
Diyoruz ki: Mevcut açığa çıkmasına bir yılı kalmış olanlardan -burada yönetmeliği de dikkatle okumak lazım çünkü yalnızca kanuna bakarsak yanlış sonuca da gidebiliriz, yönetmelikte açık şartlarını da belirlemiş- isteyenleri açığa çıkaracağız. Bunlara covid iznini uygulamayacağız ve bunlar orada hizmetleri görecek. Fakat 8’inci ayda bu kişinin denetimli serbestlik hakkı gelmişse elbette ki çıkacak çünkü sonuçta hiç kimse ölesiye kadar cezaevinde kalmayacak.
Bunu kanunla düzenlediğimiz, belirlediğimiz hususlarda bir eşitlik ve adalet var. “Efendim, bu Anayasa’ya aykırı mı?” Anayasa Mahkemesinin değişik verdiği kararlar, kendi içinde de çelişkili kararlar olmakla birlikte en son verdiği kararlarda eğer cezanın koşullu salıvermede bir miktarını silmek şeklinde bir düzenleme varsa bu, Anayasa’ya aykırı ama biz silmek şeklinde bir düzenleme yapmıyoruz. Diyoruz ki: Denetimli serbestliğin süresini ve koşullu salıvermenin oranını değiştiriyoruz.

Bu, asla Anayasa’ya aykırı olan bir husus değildir, Meclisin takdirindedir. Anayasa Mahkemesinin kararları da bu yöndedir ve Anayasa Mahkemesinin kararları doğrultusunda da inşallah, yasalaştığında Anayasa Mahkemesine gitse de aksi yönde bir karar çıkmayacağı kanaatindeyim. Bu, tabii bir görüştür, düşüncedir.
Anayasa Mahkemesi diyor ki: “Eşitlik; eşit olanlar içinde eşit muameleyi, eşit olmayanlar içindeyse eşit olmama durumuna göre eşit muameleyi gerektirir.” Terör örgütü üyeliği suçu ile tehlikeli vasıta kullanmak bir suç mudur? Veya uyuşturucu ile cinsel saldırı suçu bir midir? Asla değildir. Bunlar farklı farklı kategorik suçlardır, birbiriyle benzer suç değildir.
Sık sık dile getiriliyor: “Efendim, rüşvetçi affedildi.” Hiç kimse affedilmiyor. Hiç kimsenin suçundan bir şey silinmiyor. Yalnızca dışarı belirli bir dönemde denetimli serbestliğe çıkması sağlanmış oluyor. Ben sordum, acaba, bu 300 bin kişide kaç tane TCK 250’den tutuklu ve hükümlü var? TCK 250’den, irtikâptan 36 kişi. TCK 247’den zimmetten 217 kişi. Binde 1 bile değil, binde 1.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – 1 kişi olsun.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) – Dolayısıyla şimdi, azıcık, bir miktar iniyor. Efendim, bütün kişiler, sanki herkes tahliye ediliyormuş… Diyor ki: “Yandaş, yandaş… Yandaşa kanun çıkarılıyor.” Yandaşı nasıl belirlediniz? Kanundan istisnalar: Terör, uyuşturucu, cinsel suçlar. Bunlar kimin yandaşı? Bu suçlar kimin yandaşı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayalım Sayan Özkaya.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) – O zaman sorarlar “Acaba bu kimin yandaşıdır?” diye. Bu kanun teklifi şunun veya bunun için değil, cezaevindeki herkes için. Bizden bu teklifi bekleyenler için söyleyeyim, bu teklif çıkacak. İnşallah inanıyorum ki bu teklif çıktıktan sonra cezaevindeki huzur ve rahatlık bir nebze daha iyileşecek ve ondan sonra bizim Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak belki bir adım sonra Ceza Kanunu’nu oturup, baştan aşağı tarayıp kendi içinde çelişkili maddeleri düzelten, çok daha iyi bir kanun yapan bir Meclis de inşallah bize nasip olur diyorum. Bunu da yapmayı arzu ederek, temenni ederek, dua ederek bütün Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. Kanun teklifinin herkese hayırlı olmasını temenni ediyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın
Aklınıza takılan tüm soruları sorabilirsiniz. Yorum yapmaktan çekinmeyin.