TMK MADDE 516
C. Mirasçı Atama
Mirasbırakan, mirasının tamamı veya belli bir oranı için bir veya birden çok kişiyi mirasçı atayabilir. Bir kişinin, mirasın tamamını veya belli bir oranını almasını içeren her tasarruf, mirasçı atanması sayılır.
TMK MADDE 516’NIN GEREKÇESİ
Arılaştırılmak suretiyle yeniden kaleme alınmıştır. Yürürlükteki ikinci cümlede yer alan -terekenin tamamı veya şayi bir cüz’ünü almak üzere- ifadesi yerine -mirasın tamamını veya belli bir oranını almasını içeren- demek suretiyle, terekede tek varlık olan belli bir malın vasiyet edilmesi hâlinde, somut olayın özelliğine göre bu tasarrufun gerektiğinde mirasçı atama (nasbı) olarak yorumlanabilmesi olanağı getirilmiştir.
TMK MADDE 516 İLE İLGİLİ YARGITAY KARARI
Yargıtay
2. Hukuk Dairesi
Esas : 2014/19670
Karar : 2015/3991
Karar Tarihi: 09.03.2015
MAHKEMESİ : Yalova Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı (kadın) tarafından, kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakası, velayet, tazminat taleplerinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının tazminatlara ve velayete ilişkin temyiz itirazları yersizdir.
2-Diğer yönlere ilişkin temyiz itirazlarına geline;
a-Mahkemece, “evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı daha fazla kusurlu” bulunmuş, buna bağlı olarak davacının yoksulluk nafakası talebi reddedilmiştir. Oysa davalının mahkemece de sabit kabul edilen “evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmeme” şeklindeki gerçekleşen kusuru yanında, eşine fiziki şiddet uyguladığı da toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bu halde, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların her ikisi de kusurlu olup, birini diğerinden baskın kusurlu kabul etmek mümkün değildir.
Davacının boşanma yüzenden yoksulluğa düşeceği ve boşanmada daha ağır kusurlu olmadığı nazara alınarak, davacı yararına davalının mali gücü oranında uygun miktarda yoksulluk nafakası tayin ve takdiri gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yoksulluk nafakası talebinin reddi doğru bulunmamıştır.
b-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK md.186/1), geçimine (TMK md.185/3), malların yönetimine (TMK md. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re’sen) almak zorundadır (TMK md.169). O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davacı ve yanında bulunan müşterek çocuk Ezgi Azra için uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) maddenin (a) ve (b) bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
Bu konu hakkındaki benzer makalelerimiz için tıklayın