Yetkili makamlardan gerekli izni almaksızın, patlayıcı, yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeyi imal, ithal veya ihraç eden, ülke içinde bir yerden diğer bir yere nakleden, muhafaza eden, satan, satın alan veya işleyen kişi, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Yetkili makamların izni olmaksızın, bu fıkra kapsamına giren maddeleri imal etmek, işlemek veya kullanmak amacıyla, gerekli olan malzeme ve teçhizatı ithal eden, ihraç eden, satışa arz eden, başkalarına veren, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi de aynı ceza ile cezalandırılır.(2) Bu fiillerin suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır. (1)(3) Önemsiz tür ve miktarda patlayıcı maddeyi satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında, kullanılış amacı gözetilerek, bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
TCK MADDE 174’ÜN GEREKÇESİ
Maddenin birinci fıkrası hükmüyle, yetkili makamlardan gerekli izin alınmaksızın, patlayıcı, yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeyi ülkeye sokmak, ülke içinde bir yerden diğer bir yere nakletmek, muhafaza etmek, satmak, satın almak veya üretmek, suç hâline getirilmiştir. Bu bakımdan söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suç niteliği taşımaktadır. Bu madde, toplumu genel tehlikelere karşı korumanın yanı sıra; Uluslararası Nükleer Silâhların Yayılmasının Önlenmesi Andlaşması ve Nükleer Maddelerin Fiziksel Korunması Hakkındaki Sözleşme ile Türkiye’nin üstlenmiş bulunduğu yükümlülüklerin yerine getirilmesi amacını taşımaktadır. Maddenin ikinci fıkrasına göre; birinci fıkrada yer alan fiillerin suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi, cezanın artırılması sebebini oluşturmaktadır. Üçüncü fıkrada ise, özellikle köy veya kırsal alanda yaşayan insanların çeşitli meşru ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, önemsiz tür ve miktarda patlayıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması hâlleri göz önünde bulundurularak, hükmedilecek cezada önemli ölçüde indirim yapabilmek hususunda mahkemeye takdir yetkisi tanınmıştır.
TCK MADDE 174 İLE İLGİLİ YARGITAY KARARI
Yargıtay 8.Ceza dairesi
Esas : 2009/7412 Karar : 2009/11373Karar Tarihi : 15.09.2009
Sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmamasına olanak sağlaması bakımından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediği hususunda, yasada öngörülen ölçütlerin diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce mahkemece her bir suç için ayrı ayrı hukuki gerekçeleri gösterilerek bir değerlendirme yapılması, uygulanmaması yönünde bir kanaate ulaşılması halinde ise, ertelemeye engel geçmiş mahkumiyeti bulunmayan sanığın, yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda yine her bir suç, için ayrı ayrı durumunun değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği düşünülmeden işlediği diğer suçlarla birlikte değerlendirildiğinde ertelemeye ve CMK’nın 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Dava : Gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: I- Sanık Ü. hakkında kurulan hükümlere ilişkin yapılan incelemede; KARAR : 1- Sanık hakkında tehlikeli maddelerin izinsiz bulundurulması suçundan kurulan hükme ilişkin yapılan incelemede;04.12.2007 tarihli ekspertiz raporu ile 18.01.2008 tarihli iki kişilik bomba uzman heyetinin tanzim ettiği raporda olarak belirtilen davaya konu tehlikeli maddenin, 5237 sayılı TCK’nın 174/1 madde ve fıkrası kapsamında tek başına patlayıcı, yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici veya sürekli hastalığa yol açıcı özelliğe sahip olup olmadığı tereddüte yer vermeyecek biçimde kesin olarak saptanması için dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilerek belirtilen hususlarda rapor aldırıldıktan sonra sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden eksik soruşturmayla yazılı biçimde hüküm kurulması,2- Sanık hakkında iftira ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan hükümlere ilişkin olarak; Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine; ancak,a) Sanığın, mağdur gözaltına alındıktan sonra ancak kovuşturma başlamadan önce iftiradan döndüğünün anlaşılması karşısında, sanık hakkında iftira suçundan hüküm kurulurken etkin pişmanlık hükümleri uygulanarak TCK’nın 269/2 madde ve fıkrası uyarınca cezasından indirim yapılması gerektiği gözetilmeden yazılı biçimde uygulama yapılması suretiyle sanığa fazla ceza tayini,b) Her iki suçtan da kurulan hükümde, dosyada mevcut adli sicil kaydı içeriğine göre ertelemeye engel geçmiş mahkumiyeti olmayan sanığın, yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede oluşan kanaate göre cezasının ertelenip ertelenmeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, yasal ve yeterli olmayan gerekçeye dayanılarak ertelemeye yer olmadığına karar verilmesi ,II- Sanık B. hakkında kurulan hükümlere yönelik temyizlere gelince; Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine; ancak, Mahkumiyet hükmünün sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmamasına olanak sağlaması bakımından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediği hususunda, yasada öngörülen ölçütlerin diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce mahkemece her bir suç için ayrı ayrı hukuki gerekçeleri gösterilerek bir değerlendirme yapılması, uygulanmaması yönünde bir kanaate ulaşılması halinde ise, ertelemeye engel geçmiş mahkumiyeti bulunmayan sanığın, yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda yine her bir suç, için ayrı ayrı durumunun değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği düşünülmeden işlediği diğer suçlarla birlikte değerlendirildiğinde ertelemeye ve CMK’nın 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 15.09.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.