Hırsızlık suçunun; a) Paydaş veya elbirliği ile malik olunan mal üzerinde ,b) Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla, İşlenmesi halinde, şikayet üzerine, fail hakkında iki aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
TCK MADDE 144’ÜN GEREKÇESİ
Madde metninde, hırsızlık suçunun temel şekline göre daha az cezayı gerektiren hâlleri tanımlanmıştır.(a) bendinde müşterek veya iştirak hâlinde mülkiyete konu olan bir malın çalınması durumu düzenlenmiştir. Suçun bu şeklinin oluşması için failin malın hukukî durumunu bilmesi gerekir. Keza, (b) bendinde, hırsızlık suçunun bir hukukî ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla işlenmesi, bu suçun temel şekline göre daha az cezayı gerektiren bir hâl olarak kabul edilmiştir. Bu iki hâlde de soruşturma ve kovuşturmanın yapılması, mağdurun şikâyetine tabi tutulmuştur.
TCK MADDE 144 İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
Yargıtay13. Ceza Dairesi
Esas : 2014/5378 Karar : 2014/27815 Karar Tarihi : 13.10.2014
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak,1-TCK’nın 144. Maddesi kapsamındaki hırsızlık suçunun şikayete bağlı olması nedeniyle uzlaşma kapsamına girdiğinin anlaşılması karşısında; sanığa, hazırlık aşamasında polis ifadesinde uzlaşma teklif edildiği, sanığın teklifi kabul etmesi karşısında katılana soruşturma ve kovuşturma aşamasında ise uzlaşma teklif edilmediği; 5271 sayılı CMK’ nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanunun 253. maddesindeki yöntem izlenerek uzlaşma girişiminde bulunulduktan sonra sanığın hukuki durumunun tayini ve takdiri gerekirken bu yola başvurulmadan yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesi, Kabule göre de;2-Sanığın sarfına sebebiyet verdiği 15 TL yargılama giderinin, 6352 sayılı yasanın 100. maddesi ile CMK’nın 324. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen cümle gereğince, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan az olduğunun ve bu nedenle sanığa yargılama gideri olarak yükletilmeyeceğinin gözetilmemesi,
Sonuç : Bozmayı gerektirmiş, katılan Ş. E.’ın temyiz istemi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 13.10.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.
Yargıtay2. Ceza Dairesi
Esas : 2013/29584Karar : 2014/21804Karar Tarih : 24.09.2014
Katılanın, vefat eden M. Ö.’in altı mirasçısına ait iki farklı tarlayı onun dört mirasçından kiralayarak arpa ektiği, mirasçılardan olan sanık A. T.’nın, damadı olan diğer sanık Ö. A. ile birlikte tarlanın birinden 15×75 metre ölçülerinde; diğerinden 20×120 metre ölçülerinde ekili arpayı hasat ettiklerinin ileri sürülmesi karşısında, söz konusu iki tarlaya ilişkin tapu kayıtları temin edilip mülkiyet durumunun belirlenmesi, katılanın kiraladıkları hisse oranında ekim yaptığı iddiasıyla sanığın hisseleri oranında arpayı hasat ettiği savunmasının keşif yapılıp bilirkişi raporu alınarak doğruluğunun araştırılması, kira sözleşmesinde isimleri yazılı mirasçıların dinlenerek olayla ilgili ifadelerinin alınması, ayrıca, sanık A.’ın tarlanın maliklerinden olduğunun tespit edilmesi halinde, katılanın, sanık A.’a karşı kira borçlusu olacağından, adı geçen sanığın diğer sanıkla birlikte katılana ait arpaları kira alacağına karşılık almasının 144/1-b maddesinde düzenlenen hukuki alacağın tahsili amacıyla hırsızlık suçunu oluşturup oluşturmayacağının değerlendirilip karar yerinde gösterilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Sonuç : Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 24.09.2014 gününde oybirliği ile, karar verildi.
Yargıtay22. Ceza Dairesi
Esas : 2015/16136 Karar : 2016/6715 Karar Tarih : 27.04.2016
Katılan vekilinin yüzene karşı verilen kararı 11/02/2013 havale tarihli temyiz dilekçesi ile süresinde temyiz ettiği anlaşıldığından tebliğnamede bu hususta yer alan düşünceye iştirak edilmemiştir. Dosya kapsamına göre diğer temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir. Ancak;1- Sanıkların Cumhuriyet savcılığında 05.07.2012 tarihinde vermiş oldukları beyanlarında katılandan alacaklarını tahsil etmek amacı ile üç ayrı tarihte hırsızlık yapmak için girdiklerini belirtmeleri, tanık …’in kolluktaki beyanında sanıkları katılanın işyerinden yumurta ve yem aldıklarınını görünce katılana bildiridiğini beyan etmesi ve kolluk tarafından tutulan 05.07.2012 tarihli tutanakta sanıkların alınan önlem sonucu suça konu yere girmeye çalışırken yakalandıklarının belirtilmesi ve de, sanıkların suça konu işyerine girmeye çalıştıkları kısımda zarar olup olmadığı hususunun araştırılmadığının anlaşılması karşısında; tüm bu hususlar yöntemince değerlendirilip araştırılmadan ve de sonucuna göre eylemin TCK’nın 144. maddesinin uygulanma şartları da tartışılmadan yetersiz ve dosya kapsamı ile uyumlu ve yasal olmayan gerekçe ile hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından yazılı şekilde karar verilmesi,2- Sanık, tanık, katılan beyanları, yakalama tutanağı ve tüm dosya kapsamından; sanıkların işyeri dokunulmazlığını bozma suçunu birden fazla kişi ile gerçekleştirdiklerinin anlaşılması karşısında; TCK’nın 119/1-c maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,3- 05.07.2012 tarihli yakalama tutanağından sanıkların atılı suçu saat 04:00 sıralarında TCK’nın 6/1-e maddesine göre geceden sayılan zaman dilimi içerisinde işlediklerinin anlaşılması karşısında; sanıklar hakkında TCK’nın 116/4. maddesinin uygulanmaması,4- Anayasa Mahkemesi’nin karar tarihinden sonra, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin 24.11.2015 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı kararının, hükümde değerlendirilmesi zorunluluğu,Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … ve …, katılan … vekili ve o yer Cumhuriyet savcısının itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı isteme kısmen uygun olarak BOZULMASINA, 27/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.