İş sözleşmesi feshedilirken bazı durumlarda işçinin savunmasının alınması gerekir. Nitekim işveren tarafından geçerli nedene dayanarak yapılacak fesihlerde bu böyledir. İş Kanunu’nun 18. maddesine göre ; “Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır” demektedir.
Bu tanıma göre geçerli neden; haklı neden kadar ağır olmamakla birlikte işin ve işyerinin işleyişini olumsuz yönde etkileyen ve taraflardan biri için iş ilişkisinin devamını zor kılan nedenler arasında gösterilir.
Haklı nedene dayanarak yapılan fesih
İş Kanunu’nun 25. maddesi haklı nedenleri düzenlemiş olup bu nedenlerin varlığı halinde iş sözleşmesinin haklı olarak feshedilebileceği düzenlenmiştir. Fakat bu nedenli fesihte işçinin savunmasının alınması zorunluluğu düzenlenmemiştir. Bu nedenle İş Kanunu 25. maddeye dayanarak yapılan fesihlerde işçinin savunmasının alınması zorunluluğu yoktur.
Geçerli nedene dayanarak yapılan fesih
Geçerli nedenle fesih de kendi bünyesinde iki ana başlıkta incelenmektedir. İş Kanunu 18. maddesinde de belirtildiği üzere ya işçinin yeterliliğinden veya davranışlardan kaynaklı bir sebep olmalı ya da işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan bir sebep olmalıdır.
İşçinin yeterliliğinden veya davranışlarından dolayı geçerli nedene dayalı olarak iş sözleşmesinin feshedilmesi isteniyorsa mutlaka işçinin savunması alınmalıdır. İşçinin savunması alınmadan bu sebebe dayalı olarak yapılan fesihler haksız fesih olacak ve işe iade davaları işçi lehine sonuçlanacaktır.
İş Kanunu’nun 19. maddesine göre ; ‘..Hakkındaki iddialara karşı savunmasını almadan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi, o işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilemez..’ denilmiştir. Madde metninde de görüldüğü üzere ancak ve ancak işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle fesih söz konusu olunca savunma şartı devreye girecektir.
Buna göre savunmanın alınması gereken fesih ve şartlarını özetleyecek olursak:
- İş güvencesinden yararlanan bir işçi olmalı.
- İşçinin sözleşmesi kişiliğinden kaynaklanan sebeplerle feshedilmeli.
- Fesih bildirimi yapılmadan savunması alınmalı.
Tutanağın İspat Yeterliliği Nedir?
Tutulan tutanakta işçinin imzası varsa ve işçinin bu tutanağa ihtirazi kaydı yok ise bu durum işçinin aleyhine sonuç doğurabilir. ANCAK işçinin iradesi fesada uğramış ise örneğin iş akdinin feshedileceği tehdidi ya da tüm haklarının alacağı vaadiyle yahut tutulan tutanağın aleyhine kullanılamayacağı yönünde bir beyan mevcut ise ispat yükü işçiye ait olmak üzere bu tutanağa mahkeme tarafından itibar edilmeyecektir.
Yine işveren, işçiye mobbing uygulanmak suretiyle söz konusu tutanaklar tutulmuş ise TMK.m.2/2 kapsamında hakkın kötüye kullanılması olarak yorumlanır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumayacağından mahkemece mobbing uygulamak suretiyle tutulan tutanaklara itibar etmeyecektir. Örneğin mesai saatinin 08.00’de başlamasına rağmen işçinin 08.01’de dahi gelmesini tutanak altına alan ve bu durumu sürekli ve sistematik bir şekilde gerçekleştiren işverenin bu eylemine ve bu eylem sonucu tuttuğu tutanağa itibar edilemez. Pek tabi mobbing uygulanıp uygulanmadığını işçinin ispat etmesi gerekmtedir.
Keza işçinin, gerçekten de ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı davranışı mevcut ise bu hususta tutulan tutanak hukuka uygundur ve delil değeri mevcuttur. Örneğin işyerine sarhoş gelen ya da çalışma arkadaşına sataşan bir işçi aleyhine tutanak tutulmuş ise ve tutanak tutan tanıklar da mahkemede bu olayı doğrulamış ise bu husus işveren tarafından ispatlanmıştır. Bu durumda işçinin kıdem ve ihbar tazminatı hakkı mevcut değildir.
İşveren Çalışanlarının Tuttuğu Tutanağın İspat Gücü
Bu hususta Yargıtay kararlarında birlik yoktur. İşveren nezdinde çalışan işçiler, işverenin nüfuzu ve işten çıkarılma baskısı altında tutanak imzalamış ise söz konusu tutanaklara itibar edilmeyecektir. Ancak böyle bir durum söz konusu değil ise ve işçi tutanağın aksini ispat edemediyse bu tutanaklara itibar edilecektir.
Tutanak tutulursa ne olur?
O halde tutanak ne anlama gelir? Bunu size bir örnekle açıklamak istiyorum. Bu örneğimizde üç ayrı olayı birlikte irdeleyelim.
İlk olarak işyerinde hırsızlık yapan bir işçinin suçüstü yakalandığını ve polis çağırılarak teslim edildiğini varsayalım. Bu içi hakkında tutanak da tutulmamış olsun. Yine de bu işçi işten tazminatsız olarak 25inci madde kapsamında çıkarılabilecektir.
İkinci örneğimizde hafta içi salı günü ve çarşamba günü işe mazeretsiz olarak gelmeyen işçi hakkında 2 tutanak tutulmuş olsun. Bu işçi de üst üste 2 gün devamsızlık yaptığı için 25inci madde kapsamında tazminatsız olarak işten çıkarılabilecektir.
Üçüncü örneğimizde işçinin işini eksik yaptığı ya da doğru yapmadığına dair 4 tutanak tutulmuş olsun. Bu tutanaklara dayanılarak işçi kıdem tazminatı ödenerek 18inci madde kapsamında işten çıkarılabilecektir.
SONUÇ
İşyerinde tutulan kaçıncı tutanaktan sonra işçinin işten çıkarılabileceğine dair genel bir kural yoktur. İşçinin fiiline göre hiç tutanak bile tutulmadan işçi çıkarılabileceği gibi bazen 3 tutanakla bile çıkarılamayabilir. Bu tip sayılara takılmadan, işçinin fiilinin İş Kanununun 18 ve 25inci maddeleri kapsamında değerlendirilmesi ve ona göre karar verilmesi gerekir.
Tutanak sayısı elbette önemlidir; ancak tek başına böyle bir ölçütü esas almak doğru olmayacaktır. İş Kanununa ait uygulamaların tamamında olduğu gibi, her somut olayın kendi içinde değerlendirilmesi ve mevzuat kapsamında yorumlanması gerekmektedir.
Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın
Aklınıza takılan tüm soruları sorabilirsiniz. Yorum yapmaktan çekinmeyin.