TMK MADDE 506A.Tasaruf Edilebilir KısımII. Saklı Pay
Saklı pay aşağıdaki oranlardan ibarettir: 1. Altsoy için yasal miras payının yarısı,2. Ana ve babadan her biri için yasal miras payının dörtte biri,3. (Mülga: 4/5/2007-5650/2 md.)4. Sağ kalan eş için, altsoy veya ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması hâlinde yasal miras payının tamamı, diğer hâllerde yasal miras payının dörtte üçü.
TMK MADDE 506’NIN GEREKÇESİ
Miras bırakanın tasarruf özgürlüğünün genişletilmesi yönündeki eğilimler göz önünde tutularak saklı pay oranları yeniden belirlenmiştir. Saklı paylı mirasçılarda değişiklik yapılmamasına rağmen, bunların alacaktan saklı pay oranlarında mirasbırakanın tasarruf özgürlüğü lehine azaltma yoluna gidilmiştir. Bu anlamda olmak üzere yürürlükteki metinde altsoy için miras payının dörtte üçü olarak öngörülen saklı pay oranı, miras payının yarısına; ana ve baba için miras payının yarısı olarak öngörülen saklı payın dörtte bire; kardeşler için miras payının dörtte bir olarak öngörülen saklı payın sekizde bire indirilmesi uygun bulunmuştur.
Yapılan bu değişiklik İsviçre Medenî Kanununun 471 inci maddesindeki ilk iki bent ile paralellik göstermektedir, İsviçre Medenî Kanununda kardeşler saklı paylı mirasçı olmaktan çıkarıldığı hâlde, Türk aile yapısı ve yakın aile bağları göz önünde tutularak kardeşlerin hiç olmazsa miras payının sekizde biri oranında saklı paylı olmaları kabul edilmiştir.
Maddenin (4) numaralı bendi, sağ kalan eşin saklı payı ile ilgilidir. Bu bent hükmü 23/11/1990 tarihinde yürürlüğe konulan 3678 sayılı Kanunla yakın bir tarihte değiştirilmiş idi. Bu değişikliğin amacı, genel eğilime uygun olarak sağ kalan eşin daha etkin bir şekilde korunmasıydı. Ancak 3678 sayılı Kanunun bu genel amacıyla, Yürürlükteki Kanunun 453 üncü maddesinin (4) numaralı bendinde yapılan değişikliği bağdaştırmak mümkün olmamıştır. Zira (4) numaralı bent hükmü ile sağ kalan eşin üçüncü zümrede büyük ana ve babalarla birlikte mirasçı olması hâlinde, saklı pay oranı mevcut düzenlemeye nazaran arttırılmamış, azaltılmıştır. (4) numaralı bent hükmü 3678 sayılı Kanunla değiştirilmeden önce, sağ kalan eş, üçüncü zümre ile birlikte mirasçı olduğunda miras payı 1/2 mülkiyet ve 1/4 intifa hakkına sahip idi. Buna göre sağ kalan eşin saklı payı 1/2 oluyordu. 3678 sayılı Kanunla yapılan değişiklikte sağ kalan eşin üçüncü zümrede büyük ana ve babalarla mirasçı olduğunda yasal miras haklarının yarısı oranında saklı pay alması kabul edilmiştir. Sağ kalan eş büyük ana ve babalarla mirasçı olduğunda terekeden 3/4 mülkiyet payı aldığından, saklı payı ise bunun yarısı olan 3/8 olmaktadır. Bu oran, değişiklikten önce sağ kalan eşin 4/8 oranındaki saklı payından daha az olmaktadır.
3678 sayılı Kanunla getirilen bu olumsuz değişikliği gidermek üzere, ayrıca sağ kalan eşin ikinci zümre ile birlikte mirasçı olması hâlinde saklı pay oranını arttırmak amacıyla bu bent hükmü yeniden düzenlenmiştir. Bu yeni düzenlemeyle sağ kalan eşin altsoy ile birlikte mirasçı olması hâlinde terekeden alacağı 1/4 oranındaki miras payının tamamım; ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması hâlinde terekeden alacağı 1/2 oranındaki miras payının tamamını; büyük ana ve büyük babalar ile birlikte mirasçı olması hâlinde ise terekeden alacağı miras payının 3/4 ünü saklı pay olarak alması sağlanmıştır.
Yürürlükteki Kanunun 453 üncü maddesinin ikinci fıkrası indirilmiş saklı pay oranlarıyla ilgilidir. Bu fıkra hükmü maddeye alınmamıştır. Zira yasal mirasçılardan saklı paylı mirasçıların saklı pay oranları, sağ kalan eş dışında oldukça düşürülmüş olduğundan, ayrıca maddenin ikinci fıkrasında öngörülen amaçlara yönelik tasarrufların bulunması hâlinde indirilmiş saklı pay oranlarının kabul edilmesine gerek görülmemiştir. Kaynak Kanuna uygun olarak saklı pay miktarları tek tip olarak düzenlenmiş; saklı payın azaltılmış diğer bir şekline yani saklı payın niteliğinden farklı bir saklı pay kurumuna yer verilmemiştir. Diğer taraftan, 570 inci maddeye eklenen bir fıkra ile kamu tüzel kişileri ile kamuya yararlı vakıf ve derneklere yapılan ölüme bağlı tasarruflar ile sağlararası kazandırmaların tenkiste sıra açısından en son tenkis edileceğine ilişkin özel bir düzenleme yapılması uygun ve yararlı görülmüştür.
TMK MADDE 506 İLE İLGİLİ YARGITAY KARARI
Yargıtay10. Hukuk Dairesi
Esas : 2018/1828Karar : 2018/6457Karar Tarihi : 05/07/2018
Mahkemesi : Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, ilamında belirtildiği üzere davanın kabulüne karar verilmiştir.Hükmün, davalılardan … tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Dava, sigortalıya bağlanan gelirlerin ve masrafların rücuan tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26. maddesidir.
Taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneğidir. Taraf ehliyeti, Medeni Hukuktaki medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetinin Medeni Usul hukukunda büründüğü şekildir. Kimlerin taraf ehliyetine sahip bulunduğu Medeni Kanuna göre belirlenir (HMK m.50, TMK m.8 ve m.48). Buna göre, medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyeti bulunan her gerçek (TMK m.8) ve tüzel (TMK m.48) kişi, davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir. Bu çerçevede, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124/4. maddesindeki; dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde hakimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebileceğini düzenlemiştir. Somut olayda, kazaya karışan traktörün araç kaydı üzerine olan …’nın 1930 doğumlu olup dava tarihinde ölü (11.05.2000) olduğu anlaşılmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124 maddesi gereği mirasçılarına husumet yöneltilip usulüne uygun taraf teşkili sağlandıktan sonra hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O hâlde, davalılardan …’nın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan …’ya iadesine, 05/07/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.