Ticari Mümessil, Ticari Vekil Ayrımı Ve YetkileriVekaleten şirket adına bono düzenleme – Ticari mümessil-ticari vekil ayrımı ve yetkileri – Ticari vekile vekaletnamede verilen yetkiler arasında şirket nam ve hesabına kambiyo senetlerinden olan bono düzenleme yetkisi verilmemişse borçlu şirketi sorumlu kılmayacağı
Yargıtay12. Hukuk Dairesi
Esas : 2017/5549Karar : 2018/7155Karar Tarihi : 03.07.2018
“İçtihat Metni”
BÖLGE ADLİYEMAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk DairesiİLK DERECEMAHKEMESİ : … İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Bölge Adliye Mahkemesince HMK’nun 353/1-b-2 maddesi göre hüküm kurulmuş olduğundan temyizi kabil olduğu anlaşılmakla temyiz incelemesine geçildi:Alacaklı tarafından borçlu hakkında bonoya dayalı olarak yapılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takiplerde davacı borçlu şirket icra mahkemesine başvurusunda; takiplere konu senetlerdeki imzaların şirket yetkilisi … tarafından vekaletname ile vekil tayin edilen … tarafından atıldığı,ancak …’e vekaletnamede verilen yetkiler arasında kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi verilmediği,bu nedenle şirketin bonolar nedeni ile borçtan sorumlu olmadığı iddiası ile takibin durdurulmasını talep ettiği, … İcra Hukuk Mahkemesi’nin 16.01.2017 tarih ve 2016/255 – 2017/10 Karar sayılı kararı ile itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verildiği, alacaklının ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurduğu, … Bölge Adliye 4. Hukuk Dairesi’nin 28.03.2017 tarih ve 2017/271 – 2017/515 sayılı kararı ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, borca itirazın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 449/1. maddesinde ticari mümessilin tanımı; “ticari mümessil, bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından işlerini idare ve müessesenin imzasını kullanarak bilvekale imza vazetmek üzere sarih veya zımni kendisine mezuniyet verilen kimsedir” şeklinde yapılmıştır.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun 547/1 maddesinde ise ticari mümessil “Ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişidir.” şeklinde tanımlanmıştır.Ticari mümessilin temsil yetkisinin kapsamı kanunda tam olarak belirlenmiştir. Bu haliyle ticari mümessillik, sınırı kanunla çizilmiş iradi bir temsil yetkisidir. Ticari mümessil, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı, işletme sahibi adına kambiyo taahhüdünde bulunmaya ve onun adına işletmenin amacına giren her türlü işlemleri yapmaya yetkili olup açıkça yetkili kılınmadıkça, taşınmazları devredemez veya bir hak ile sınırlandıramaz (BK 450; TBK 548).Ticari mümessillik ticaret siciline tescil olunur. Ancak işletme sahibi tescilden önce de temsilcinin yaptığı işlemden sorumludur (BK. 449/2; TBK. 542/2).Ticari mümessil, işletme sahibini temsile yetkili bir kişi olmanın yanı sıra, aynı zamanda ticari işletmenin belirli yetkilere sahip idarecisi niteliğini de taşır. Örneğin bir bankanın genel müdürü, hukuki bakımdan bankanın ticari mümessilidir; ancak idari bakımdan da, yürütme organının bir parçasıdır. Nitekim, ticari mümessilliğin bu yönü, ticari mümessili tarif eden BK 449/l’de “…işlerini idare …” ibaresiyle vurgulanmıştır.Ticaret şirketleri organları aracılığıyla idare ve temsil edildiğinden, ticari mümessil tayin etme yetkisi de organlarına aittir.Ticaret şirketlerinde idare ve temsil yetkisine sahip organlar, her ticaret şirketinin türüne göre değişiklik gösterir. Ancak şu hususu belirtmek gerekir ki, ticaret şirketlerinin tümünde ticari mümessil şirket ana sözleşmesiyle de tayin edilebilir.Mülga 6762 sayılı TTK 539/II (6102 sayılı TTK 616/1-b) ve 545. (6102 sayılı TTK 631/1) maddelerine göre, limitet şirketlerde, şirket sözleşmesinde aksine hüküm olmadıkça, ticari mümessil tayinine genel kurul yetkilidir. Buradan anlaşılacağı üzere, ticari mümessil doğrudan şirket sözleşmesiyle tayin edilebileceği gibi, şirket sözleşmesinde kararlaştırılması şartıyla bu yetkinin şirketi idare ve temsile yetkili müdürlere bırakılması da mümkündür.İşletme sahibinin, ticari mümessil dışında, duruma göre başka yardımcılardan da yararlanması mümkündür. Bu yardımcılardan, konumu ve yetkileri bakımından, ticari mümessile en çok benzeyeni ticari vekildirTicari mümessillik gibi ticari vekalet de, BK’nun 32 vd. (TBK 40 vd.) maddelerinde düzenlenmiş temsilin ticari hayatın ihtiyaçlarına uydurulmuş bir türüdür. Dolayısıyla ticari vekalet, ticari mümessillik gibi tek taraflı hukuki işlemle verilen bir temsil yetkisini içerir.BK 453/lve II’ye göre, “Ticari vekil, ticari mümessil sıfatını haiz olmaksızın bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından müessesenin bütün işleri veya muayyen bazı muameleleri için temsile memur edilen kimsedir.Bu salahiyet, müessesenin mutad olan muamelelerinin cümlesine şamildir. Şu kadar ki ticari vekil kendisine sarih mezuniyet verilmedikçe istikraz edemez ve kambiyo taahhütlerinde ve muhakeme ve murafaada bulunamaz.”Aynı husus TBK 551. maddesinde ise “Ticari vekil, bir ticari işletme sahibinin, kendisine ticari temsilcilik yetkisi vermeksizin, işletmesini yönetmek veya işletmesinin bazı işlerini yürütmek için yetkilendirdiği kişidir.Bu yetki, işletmenin alışılmış bütün işlemlerini kapsar. Ancak, ticari vekil açıkça yetkili kılınmadıkça, ödünç olarak para veya benzerlerini alamaz, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, dava açamaz ve açılmış davayı takip edemez.” şeklinde düzenlenmiştir.Bu hükümden hareketle ticari mümessillik ile ticari vekalet arasındaki farkları ana hatlarıyla şöyle sıralayabiliriz:Ticari mümessil, hem ticari işletme hem esnaf işletmesi için; ticari vekil ise, sadece ticari işletme için tayin edilebilir.Ticari mümessil, bir işletmenin tüm işlerini idare etmekle görevlendirildiğinden, onun, işletmenin hem olağan hem olağanüstü nitelikteki bütün işleri yapmaya yetkisi vardır. Buna karşılık genel yetkili ticari vekil, işletmenin sadece olağan (mutad) işleriyle sınırlı temsil yetkisine sahiptir. Olağanüstü işlemleri yapabilmesi için, işletme sahibinin özel yetkisine ihtiyaç vardır. Belli bir işin ya da işlemin ifasıyla görevlendirilen sınırlı (özel) yetkili vekillerin sahip oldukları temsil yetkilerinin kapsamı ise, kendilerine bırakılan iş ya da işlemin niteliğine göre belirlenir.Ticari vekil, özel yetki verilmedikçe tacir adına ödünç alamaz, kambiyo taahhütlerinde bulunamaz ve davacı veya davalı olarak mahkemelerde taciri temsil edemez.(BK. 453/2; TBK 551/2) Oysa ticari mümessil, bu tür işlemleri dahi yapma yetkisine sahiptir.Nihayet, ticari mümessilin temsil yetkisinin ticaret siciline tescili gerekirken (BK 449/II-III); ticari vekilin temsil yetkisi sicile tescil edilemez (HGK’nun 19.06.2013 tarih ve 2013/12-2 esas, 2013/866 karar sayılı kararı).Somut olayda,bonoları keşideci sıfatı ile imzaladığı ihtilafsız olan …’ün ticari mümessil olarak tayin edildiğine ilişkin ,Mülga 6762 sayılı TTK 539/II (6102 sayılı TTK 616/1-b) ve 545. (6102 sayılı TTK 631/1) maddelerine göre, borçlu şirket tarafından alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığı gibi, 13.02.2014 tarihli 00738 yevmiye numaralı Pazar Noterliğince onaylanmış şirket kuruluş sözleşmesinde şirket müdürü olarak atanan …’ya verilen yetkiler arasında ticari mümessil tayin etme yetkisinin bulunmadığı da anlaşılmıştır.Borçlu şirket müdürü … tarafından 25.07.2016 tarihli 0203 yevmiye numaralı … Noterliğince verilen vekaletnamede …’ün şirketin bazı işlemleri için ticari vekil olarak atandığı ve bu vekaletnamede verilen yetkiler arasında şirket nam ve hesabına kambiyo senetlerinden olan bono düzenleme yetkisinin bulunmadığı görülmüştür. Bu durumda Hakkı Öksüz tarafından düzenlenen bonoların borçlu şirketi sorumlu kılmayacağı anlaşılmaktadır.O halde Bölge Adliye Mahkemesince, alacaklının istinaf yoluna başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 03.07.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Related Posts
24 Şubat 2021
Trafik kazasinda vefat eden kişinin nişanlısı destekten yoksun kalma tazminatı hakkı var mıdır ?
Daha fazla oku
27 Ocak 2021