YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
Esas : 2017/3-191
Karar : 2017/224
Karar Tarihi : 11.4.2017
YARALAMA.DARP RAPORU TANIK
• DİRENME HÜKÜMLERİNİN HUKUKİ DEĞERDEN YOKSUN OLMASI ( Tehdit Suçundan Özel Dairenin Herhangi Bir Bozma Kararının Olmaması Sebebiyle ve Kasten Yaralama Suçundan Kurulan Hükme Dair Özel Dairenin Bozma Kararında Katılan Vekilinin Temyiz İsteminin Değerlendirilmemesi Nedeniyle Bu Suç Yönünden de Direnme Kararı Verilmesinin Yasal Olmadığı – Her İki Suçtan Kurulan Beraat Hükümlerine Dair Direnme Hükümlerinin Hukuki Değerden Yoksun Olduğu )
• TEHDİT SUÇUNDAN ÖZEL DAİRENİN HERHANGİ BİR BOZMA KARARININ OLMAMASI ( Yerel Mahkemece Bu Suçtan Direnme Kararı Verilmesi Yasal Olmadığı )
• KASTEN YARALAMA ( Suçundan Kurulan Hükme Dair Özel Dairenin Bozma Kararında Katılan Vekilinin Temyiz İsteminin Değerlendirilmemesi Nedeniyle Bu Suç Yönünden de Direnme Kararı Verilmesinin Yasal Olmadığı )Yargıtay İç Yönetmeliği/m.27
ÖZET : Tehdit suçundan Özel Dairenin herhangi bir bozma kararının olmaması sebebiyle yerel mahkemece bu suçtan direnme kararı verilmesi yasal olmadığı gibi, kasten yaralama suçundan kurulan hükme dair Özel Dairenin bozma kararında katılan vekilinin temyiz isteminin değerlendirilmemesi nedeniyle, bu suç yönünden de direnme kararı verilmesinin yasal olmadığı, dolayısıyla her iki suçtan kurulan beraat hükümlerine dair direnme hükümlerinin hukuki değerden yoksun olduğu kabul edilmelidir. Bu nedenle, temyiz sürecinin başına dönülmeli, tehdit ve kasten yaralama suçlarından kurulan beraat hükümlerinin katılan vekilinin temyizini de kapsayacak şekilde incelenmesi cihetine gidilerek hukuka aykırılıklar düzeltilmelidir. Bu itibarla, katılan vekilinin temyiz istemi dikkate alınmadan verilen Özel Daire bozma kararı ile hukuki değerden yoksun bulunan yerel mahkeme direnme hükümlerinin kaldırılmasına, tehdit ve kasten yaralama suçlarından kurulan beraat hükümlerinin katılan vekilinin temyizini de kapsayacak şekilde temyiz incelemesinin yapılması bakımından dosyanın önce tebliğname düzenlenmek ve bilahare Özel Daireye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar verilmelidir.
DAVA : Eğirdir ( Kapatılan ) Sulh Ceza Mahkemesince sanık …’in kasten yaralama ve tehdit suçlarından beraatine karar verildiği, Cumhuriyet savcısı sadece kasten yaralama suçundan, katılan vekili ise her iki suçtan kurulan hükümleri temyiz ettiği halde, katılan vekilinin dilekçesini dikkate almadan Cumhuriyet savcısının temyiz talebine hasren kasten yaralama suçu açısından dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 24.10.2013 gün ve 28050-36475 sayı ile;
“Katılanın 28.12.2008 günü saat: 18.00 sıralarında sanık tarafından darp edildiğini beyan ettiği, olayın akabinde evine gittiğinde, kendisine kapıyı açan babasına sanık tarafından darp edildiğini söylediği, baba …’ün oğlu olan katılanın yüzünü kanlar içinde gördüğü, gerçekten de katılanın basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek bir yaralanma geçirdiği adli tıp raporu ile de sabit olduğundan, sanığın atılı suçtan mahkûmiyetine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde beraatine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Eğirdir ( Kapatılan ) Sulh Ceza Mahkemesi ise 23.01.2014 gün ve 249-25 sayı ile;
“…Tehdit suçu açısından; tehdit suçu söz konusu olduğunda, sanığın katılanı tehdit edip etmediği, tanıkların tehdit içeren ifadeleri duyup duymadıkları açıklığa kavuşturulup kanıtlar gösterilip tartışılarak bir karar verilmesi gerektiği, olayımızda ise, sanığın katılanı tehdit ettiğine dair olarak katılanın iddiası karşısında sanığın hem soruşturma aşamasında hem de kovuşturma aşamasında suçlamaları kabul etmemesi ve olayın başka bir tanığının olmaması sebebiyle sanığın üzerine atılı tehdit suçunu gerçekleştirip gerçekleştirmediğinin her türlü şüpheden uzak bir şekilde kesin olarak kanıtlanamadığı…
Kasten yaralama suçu açısından ise, her ne kadar katılanın darp edildiği alınan adli raporlar ile sabit ise de bu eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğine dair katılanın iddiası dışında somut ve objektif bir delilin olmaması ve sanığın hem soruşturma aşamasında hem de kovuşturma aşamasında atılı suçlamayı kabul etmemesi karşısında katılanın darp edildiği sabit ise de bunun sanık tarafından gerçekleştirip gerçekleştirmediğinin her türlü şüpheden uzak bir şekilde kesin olarak kanıtlanamadığı…” gerekçesiyle tehdit ve kasten yaralama suçları açısından önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükümlerin de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.04.2015 gün ve 106372 Sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.02.2016 gün ve 405-684 sayı ile; 6763 Sayılı Kanun’un 38. maddesiyle 5320 Sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 28.02.2017 gün ve 562-1997 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.KARAR : Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı kasten yaralama suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine dair ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, katılan vekilinin sanık hakkında kasten yaralama ve tehdit suçlarından kurulan yerel mahkemenin 17.03.2010 gün ve 32-30 Sayılı beraat hükümlerine yönelik temyiz isteminin Özel Daire tarafından yapılan inceleme sırasında değerlendirilmeyip tehdit suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik bir bozma kararının bulunmaması, kasten yaralama suçundan kurulan beraat hükmü açısından ise katılanın temyizini de kapsayacak şekilde temyiz incelemesi yapılmaması karşısında, tehdit ve kasten yaralama suçlarından verilen direnme hükümlerinin hukuki değerden yoksun olup olmadığı hususunun belirlenmesi gerekmektedir.İncelenen dosya kapsamından;Sanık hakkında, katılanı basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaraladığı ve “bu sana az, daha göreceksin” diyerek tehdit ettiği iddiasıyla kasten yaralama ve tehdit suçlarından kamu davası açıldığı,Yerel mahkemece sanığın her iki suçtan beraatine karar verildiği,
Katılan vekilinin 17.03.2010 havale tarihli dilekçeyle temyiz isteminde bulunduğu, 19.04.2010 havale tarihli dilekçesinde kasten yaralama ve tehdit suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz nedenlerini bildirdiği, Cumhuriyet savcısının ise sanık hakkında kasten yaralama suçundan kurulan beraat hükmünü temyiz ettiği,Katılan vekilinin, sanık hakkında kasten yaralama ve tehdit suçlarından kurulan beraat hükümlerini temyiz etmesine karşılık, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13.06.2012 gün ve 173940 Sayılı tebliğnamesinde katılan vekilinin temyiz istemine dair görüş bildirilmediği, Özel Daire tarafından da katılan vekilinin temyiz dilekçesi dikkate alınmayıp Cumhuriyet savcısının temyizine münhasıran, sanık hakkında kasten yaralama suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz incelemesi yapıldığı, tehdit suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik ise temyiz incelemesi yapılmadığı, bilahare kasten yaralama suçundan verilen bozma kararı üzerine yerel mahkemece, bu hususa işaret edilerek katılan vekilinin temyizi yönünden her iki hükme yönelik temyiz incelemesinin yapılması amacıyla dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekirken, kasten yaralama suçundan kurulan beraat hükmünün yanı sıra tehdit suçundan kurulan beraat hükmünün de bozulduğu değerlendirilerek her iki suçtan kurulan beraat hükmünde de direnildiği,Anlaşılmaktadır.Tehdit suçundan Özel Dairenin herhangi bir bozma kararının olmaması sebebiyle yerel mahkemece bu suçtan direnme kararı verilmesi yasal olmadığı gibi, kasten yaralama suçundan kurulan hükme dair Özel Dairenin bozma kararında katılan vekilinin temyiz isteminin değerlendirilmemesi nedeniyle, bu suç yönünden de direnme kararı verilmesinin yasal olmadığı, dolayısıyla her iki suçtan kurulan beraat hükümlerine dair direnme hükümlerinin hukuki değerden yoksun olduğu kabul edilmelidir.Bu nedenle, temyiz sürecinin başına dönülmeli, tehdit ve kasten yaralama suçlarından kurulan beraat hükümlerinin katılan vekilinin temyizini de kapsayacak şekilde incelenmesi cihetine gidilerek hukuka aykırılıklar düzeltilmelidir.Bu itibarla, katılan vekilinin temyiz istemi dikkate alınmadan verilen Özel Daire bozma kararı ile hukuki değerden yoksun bulunan yerel mahkeme direnme hükümlerinin kaldırılmasına, tehdit ve kasten yaralama suçlarından kurulan beraat hükümlerinin katılan vekilinin temyizini de kapsayacak şekilde temyiz incelemesinin yapılması bakımından dosyanın önce tebliğname düzenlenmek ve bilahare Özel Daireye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- ) Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 24.10.2013 gün ve 28050-36475 Sayılı bozma kararı ile hukuki değerden yoksun bulunan Eğirdir ( Kapatılan ) Sulh Ceza Mahkemesi’nin 23.01.2014 gün ve 249-25 Sayılı direnme hükümlerinin KALDIRILMASINA,
2- ) Dosyanın, tehdit ve kasten yaralama suçlarından kurulan beraat hükümlerinin katılan vekilinin temyizini de kapsayacak şekilde temyiz incelemesinin yapılması bakımından, önce tebliğname düzenlenmek ve bilahare Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.04.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.
bu konu hakkındaki bezer makalelerimiz için tıklayın