HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI VE İŞ SÖZLEŞMESİNİN İŞVERENCE HAKLI NEDENLE FESHİ
T.CYARGITAY
9. Hukuk Dairesi
Esas No : 2011/22011 Karar No : 2013/22543Karar Tarihi : 16.09.2013
KARAR ÖZETİ:
HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI VE İŞSÖZLEŞMESİNİN İŞVERENCE HAKLI NEDENLE FESHİ
Hukuk hakimi kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değildir. Ancak, aynı olay nedeniyle ceza yargılanmasında hükme dayanarak yapılan maddi olgular ile bağlıdır. Beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak delilleriyle tespit edilmelidir.
Dava: Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini belirterek, kıdem ve ihbar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin ceza mahkemesi kararı gerekçe gösterilerek feshedildiğini, oysa ceza mahkemesinde verilen kararda hükmün açıklanmasının geribırakılmasına karar verildiğini, 5271 sayılı CMUK nun 231-5 maddesi hükmünde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukisonuç doğurmamasını ifade eder şeklindeki düzenleme ile verilen kararın hukuki sonuç doğurmadığının açık olduğunu, davacının suç işlediği kabul edilerek iş akdinin feshedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkumiyet kararı bulunmadığını, feshin haklı nedene dayanmadığını belirterek, kıdem ve ihbar tazminatının davalı işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, feshin haklı nedene dayandığını, davacının eylemlerinin ceza mahkemesi kararı ile sabit olduğunu, feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile açtığı davanın reddedildiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkemece yapılan yargılama sonunda alınan hesap raporuna itibar edilerek, her ne kadar davacının açmış olduğu işe iade davası reddedilmiş ise de, davacı hakkında, 7. Asliye Ceza Mahkemesince belirtilen suçla ilgili olarak mahkumiyet kararı kurulmamış olduğu göz önünde tutularak, davalı işveren tarafından feshin haklı nedenlerle oluştuğu ispat edilemediğinden, davacının kıdem ve ihbar tazminatı talep koşulları oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:Karar davalı vekili tarafından cevap nedenleri ile temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:Uyuşmazlık yasal grev kararı uygulaması içinde ve işyerinde işlendiği iddia edilen çalışma hürriyetini ihlal ve kanunun suç saydığı örgüte üye olmak suçlarından davacı hakkında açılan kamu davasında, verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının hukuk hakimini bağlayıp bağlamayacağı ve davacının açmış olduğu feshin geçersizliği ve işe iade kararında verilen ret kararının kıdem ve ihbar tazminatı isteğinietkileyip etkilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle Ceza hukuku ve Medeni Hukuk arasındaki ilişkide T. Borçlar Kanununun 74. maddesinin değerlendirilmesi gerekir. (Eski Borçlar Kanunu Mad. 53) Maddeye göre “Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunupbulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.
Aynı şekilde ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz” şeklinde düzenlenmiş ve kural olarak bağımsızlıkilkesi benimsenmiştir.
Düzenlemeye göre hukuk hakimi kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değildir. Ancak; aynı olay nedeniyle ceza yargılamasında hükme dayanak yapılanmaddi olgular ile bağlıdır.
Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak delilleriyle tespit edilip edilmediği olmalıdır.
Yasadaki açık düzenleme, yerleşen yargısal uygulama ve bilimsel görüşler karşısında; kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararın, diğer söyleyişle fiilin işlendiği sabit olduğu halde kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptamanın tek başına Hukuk Hakimini bağlayacağını kabuleolanak bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, işçinin iş sözleşmesinin işveren tarafından 4857 sayılı İş Kanunu‘nun 25. maddesindeki nedenlerle haklı olarak feshedildiği ve bu nedenle işe iade isteğinin reddine karar verildiği durumlarda, bu davadaki haklı neden yönündeki kesin tespit açılacak ihbar ve kıdem tazminatı istemini içeren tahsil amaçlı eda davasında aynı şekilde kuvvetli bir delil olarak ortaya çıkacak, unsur etkisi yaratacaktır.
Dosya içeriğine göre davacının iş sözleşmesi Disiplin Kurulu kararı ile ceza mahkemesinde açılan kamu davasında iş yerinde işlediği çalışma hürriyetini tahdit ve kanunun suç saydığı yasa dışı örgüte üye olmak suçlarından eylemlerinin sabit olması ve sonuç olarak her iki suçtan 1 yıl 6 ay ceza verilmesine rağmen hükmün açıklanmasının geri bırakılması nedeni ile tazminatsız feshedilmiştir.
Davacı tarafın feshin geçersizliği ve işe iade isteği ile açmış olduğu davada …. İş Mahkemesi 30.12.2008 gün ve 584- 1404 sayılı kararı ile “davacının üyesi olduğu sendika tarafından her ne kadar yasalolarak grev kararı alınmış, davacı da bu greve katılmış ise de davacının bu çerçevede yasaya aykırı bir eylemin olmadığı, ancak grev sırasında davalıya ait bina ve tesislere zarar verildiği, grevin yasal olmasının çalışanlara ve kişilere başka kişilere ait mala zarar verme hakkını vermediği eylemin konusunun suç teşkil ettiği, davacının böyle bir eylemdebulunduğunun … Asliye Ceza Mahkemesi kararı ile sabit olduğu, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının eylemin varlığını yok saymadığı, tam aksine bunun sübuta erdiğinigösterdiği, bu açıdan taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi, TİS hükümleri ve İş Kanununun 17. maddesinde belirtilen hükümler göz önüne alındığında disiplin kurulu kararı ile işakdinin sona erdirilmesinin usulüne uygun olduğu, kaldı ki mahkeme kararı ile sübuta eren eylem nedeni ile taraflar arasında güven unsurunun kaybolduğu, bu açıdan iş akdinin feshinde bir usulsüzlük bulunmadığı, her ne kadar davacının eylemlerinin affı niteliğinde yeniden işe başlatıldığını ve yeni bir iş sözleşmesi kurulduğunu iddia edilmiş ve bir an için böyle olduğu kabul edilse bile yeni kurulan iş akdi bakımından 6 aylık sürenin dolmaması nedeni ile açılan dava koşulunun gerçekleşmemiş olması nedeniyle davanın reddine” dair karar verdiği, kararın Dairemizin 20.07.2009 gün ve 10149 sayılıkararı ile onandığı anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta davacının iş sözleşmesinin feshine konu edilen … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2007.707 E, 2008/128 K sayılı kararında Çalışma hürriyetini tahdit suçundan 6 ay ve kanunun suç saydığı örgüte üye olmaktan dolayı 1 yıl olmak üzere toplam 1 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldığı, ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği görülmektedir.
Bu maddi ve hukuki olgulara göre, davacının fesih nedeni yapılan eylemleri ile ilgili ceza mahkemesi kararındaki tespitler karşısında hükme dayanak yapılan maddi olgular sabittir. Beraat kararının delil yetersizliğinden hukuk hakimini bağlamadığı bir ortamda, suçun unsurlarını tespit ederek maddi olguları somutlaştıran, ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönündeki ceza hakimi kararının hukuk mahkemesinden en azından unsur etkisi yaratması gerekir.
Davacının iş yerinde çalışma hürriyetini tahdit ve yasa dışı örgüte üye olma suçunu işlediği, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışta bulunduğu, davranışının 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II maddesi bentlerinde belirtilen haklı neden teşkil ettiği sabittir. Ayrıca davacının feshin geçersizliği ve işe iade davasında,yönde tespit yanında işveren feshinin usulsüz olmadığı açıkça belirtilmiştir. Bu tespitin de unsur etkisi açıktır. Davacının iş sözleşmesi haklı nedenle feshedildiğinden kıdem ve ihbar tazminatının reddi gerekir. Yazılı ve hatalı gerekçe ile davanın kabulü hatalıdır.
F) Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu konu hakkında benzer makalelerimiz için tıklayın