Görevi gereği olarak elinde bulundurduğu araç ve gereçleri bir suçun işlenmesi sırasında kullanan kamu görevlisi hakkında, ilgili suçun tanımında kamu görevlisi sıfatı esasen göz önünde bulundurulmamış ise, verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.
TCK MADDE 266’NIN GEREKÇESİ
Madde metninde, kamu görevlisinin görevi gereği olarak elinde bulundurduğu araç ve gereçleri bir suçun işlenmesi sırasında kullanması, ilgili suç açısından daha ağır cezayı gerektiren bir nitelikli unsur olarak kabul edilmiştir. Ancak, bunun için, kanunda kamu görevlisi sıfatının ilgili suçun bir unsuru olarak öngörülmemiş olması gerekir.
TCK MADDE 266 İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
Yargıtay2. Ceza Dairesi
Esas : 2008/1132Karar : 2008/7878Tarih : 30.04.2008
5237 sayılı TCK’nın 6. maddesi uyarınca sanığın kamu görevlisi olduğunun ve oluşa ve dosya içeriğine göre sanığa atılı suçun oluştuğunun kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş, dosya içeriğine göre …sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak;1- 5237 sayılı TCK’nın 266. maddesindeki görevi gereği elinde bulundurduğu araç ve gereçleri bir suçun işlenmesi sırasında kullanan kamu görevlisi hakkında cezanın artırılabilmesi için araç ve gerecin suçun işlenmesinde kolaylık sağlaması ve normal fonksiyonunda kullanılması zorunlu olduğu cihetle, sanığın eyleminde bu şartların gerçekleşmediği gözetilmeden yazılı şekilde anılan madde gereğince cezasında artırım yapılara fazla ceza tayini,2- Hükümden sonra 08.02.2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasa’nın 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CYY’nin 231. maddesi uyarınca hükmolunan cezanın tür ve s esine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, Üst Cumhuriyet Savcısı ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi ( BOZULMASINA ), 30.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay4. Ceza Dairesi
Esas : 2015/19968Karar : 2017/14439Karar Tarihi : 15.05.2017
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;Sanığa yükletilen tehdit eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,Olay tarinde nizamiye nöbetiçisi olan sanığın, mağdurun kendisine vurup hakaret etmesi üzerine silahını tam dolu hale getirme biçimde kabul edilen tehdit eylemini, görevi gereği elinde bulundurduğu silahla gerçekleştirdiği ve TCK’nın 266. maddesi gereğince cezada artırım yapılması gerektiği gözetilmemiş ise de; karşı temyiz olmadığından bozma yapılmayacağı,Anlaşıldığından sanık …’nın ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 15/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Related Posts
28 Ocak 2021
TCK MADDE 133 KİŞİLER ARASINDAKİ KONUŞMALARIN DİNLENMESİ VE KAYDA ALINMASI
Daha fazla oku
29 Ocak 2021
Verilerin Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirilip, Bundan da Yarar Sağlanması
Daha fazla oku
26 Ocak 2021