TCK MADDE 199 KIYMETLİ DAMGADA SAHTECİLİK(1) Kıymetli damgayı sahte olarak üreten, ülkeye sokan, nakleden, muhafaza eden veya tedavüle koyan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.(2) Sahte olarak üretilmiş kıymetli damgayı bilerek kabul eden kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.(3) Sahteliğini bilmeden kabul ettiği kıymetli damgayı bu niteliğini bilerek tedavüle koyan kişi, bir aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(4) Damgalı kağıtlar, damga ve posta pulları ve muayyen bir miktar vergi veya harcın ödendiğini belgelemek amacıyla kullanılan pullar, kıymetli damga sayılır.
TCK MADDE 199’UN GEREKÇESİ
Madde metninde kıymetli damgalarda sahtecilik suçu tanımlanmıştır.Kıymetli damga esasta, bir vasıtalı verginin veya harcın ödendiğini gösteren belgedir. Özel kanunlar bir takım işlemlerin bu gibi damgaları içeren kağıtlar üzerine yazılmasını veya bu işlemlerin onaylanması için belirli değerde damga pulunun işlemler üzerine yapıştırılıp imha olunmasını yahut posta hizmetlerinden yararlanmak isteyen kimsenin, idarece saptanan değerde posta pulunu hizmetin konusunu teşkil eden mektup veya paket üzerine yapıştırmasını zorunlu kılar. Böylece sözü edilen kağıtlarla pullar, bir vergi veya harcın ödendiğini belgeler; bununla beraber kıymetli damgaların, üzerlerinde taşıdıkları nominal değerle alınıp satıldıkları ve çok kere, bir ödeme vasıtası olarak tedavül ettikleri, ayrıca bu gibi damgaları basmak veya piyasaya sürmek tekelinin de Devlete ait olduğu bilinmektedir. İşte bu iki vasıf, kıymetli damgaları bir vergi veya harcın ödendiğini gösteren bir makbuz olmaktan çıkarmakta ve paraya yaklaştırmaktadır. Bu nedenle, kıymetli damgalarda sahtecilik fiilleri, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.Suç konusu kıymetli damganın, suç tarihinde kullanılabilir olması gerekir. Kıymetli damganın millî olması koşulu aranmamış, yabancı kıymetli damgalar da, tıpkı paralar gibi korunmuştur.Söz konusu suçu oluşturan seçimlik hareketler, sahte olarak üretme, ülkeye sokma, nakletme, muhafaza etme ve tedavüle koyma olarak belirlenmiştir. Sahte kıymetli damgayı tedavüle koymak, bunu kullanmayı, sarf etmeyi ifade eder. Sahte damga pulunu bir makbuza veya sahte posta pulunu bir zarfa yapıştıran kimse, bu pulu elinden çıkarmış yani tedavüle koymuş olur. Daha önce kullanılmış olan bir kıymetli damganın, üzerindeki kullanıldığına dair işaret silinerek tekrar kullanılması hâlinde de, sahte damgayı tedavüle koymak söz konusudur.İkinci fıkrada sahte kıymetli damgayı kabul etmek, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Ancak, bu suçun oluşabilmesi için, kabul edilen kıymetli damganın sahte olduğunun bilinmesi gerekir; yani bu suç, ancak doğrudan kastla işlenebilir.Üçüncü fıkrada ise, sahteliği bilinmeden kabul edilen kıymetli damganın bu niteliğinin öğrenilmesine rağmen tedavüle konulması, birinci fıkraya göre daha az cezayı gerektiren bir durum olarak kabul edilmiştir. Bu durumda, kişi sahteliğini bilmeden kabul ettiği kıymetli damgayı, bu özelliğini öğrendikten sonra elinden çıkarmaya çalışmaktadır.Maddenin son fıkrasında kıymetli damga sayılacak damgalı kağıt ve pullar belirlenmiştir. Bir değerin pullara eşit tutulabilmesi için, hem aynı işlevi yapması hem de özel bir kanunun bu gibi değerlerin çıkarılmasına izin vermiş bulunması gerekir. Bu itibarla, posta kartı, pula eşit bir değerdir. Ancak, posta pulunun fonksiyonunu yapmayan ve çeşitli kuruluşlarca çıkartılıp da, posta pulları yanında zarflara yapıştırılan ve esasta pulu çıkaran kuruluşa bir teberru niteliğinde bulunan pullar bu tanıma girmez; meğer ki özel kanun bu gibi pulları içermeyen zarf veya paketlerin posta hizmetlerinden yararlanamayacaklarını veya bu gibi pulların Devletçe çıkarılan pullara eşit tutulduğunu belirtmiş olsun.
TCK MADDE 199 İLE İLGİLİ YARGITAY KARARI
Yargıtay 8. Ceza dairesi
Esas : 2013/15530Karar : 2014/18398Karar Tarihi : 10.07.2014
1- ) Kıymetli damgada sahtecilik suçunun gerekçesinde, “kıymetli damgaların bir vasıtalı verginin veya harcın ödendiğini belgelemekle birlikte üzerlerinde taşıdıkları nominal değerle alınıp satıldıkları ve çok kere bir ödeme vasıtası olarak tedavül ettikleri, bu özelliklerinin de kıymetli damgaları bir vergi veya harcın ödendiğini gösteren bir makbuz olmaktan çıkardığı ve paraya yaklaştırdığı, bu sebeple de kıymetli damgalarda sahtecilik fiillerinin ayrı bir suç olarak tanımlandığının” belirtilmesi karşısında, 7.10.2011 tarihli kriminal raporda aldatma kabiliyetine haiz oldukları belirtilen araç muayene pullarının bu vasıflara sahip olup olmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından; belgelerde yapılan sahteciliğin aldatma yeteneği bulunup bulunmadığının takdir ve tayininin mahkemeye ait olması karşısında, emanete kayıtlı suça konu araç muayene pullarının duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özellikleri duruşma tutanağına yazılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik soruşturmayla yazılı şekilde hüküm kurulması,2- ) 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmeden, iddianamede gösterilmeyen 5237 Sayılı T.C.K.nun 199/1. maddesi uyarınca cezalandırılması suretiyle sanığın savunma hakkının kısıtlanması,3- ) Sanığın adli sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın mahkumiyet niteliğinde bulunmadığı gözetilerek engel sabıkası bulunmayan sanık hakkında, 5271 Sayılı C.M.K.nun 231/6-b madde, fıkra ve bendi uyarınca, kişilik özellikleriyle duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda oluşan kanaate göre hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi gerekirken, yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 Sayılı C.M.U.K.nun 321. 326. maddeleri gereğince BOZULMASINA, 10.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.