Kira Sözleşmesinde Yıllık Artış Oranı ÜFE’den Fazla Kararlaştırılsa Bile TBK M344 Gereğince Kira Artış Miktarının ÜFE Üzerinden Hesaplanması Gerekir
Tc.Yargıtay
3. Hukuk Dairesi
Esas : 2017/4999Karar : 2019/307Karar Tarihi : 21/01/2019
“İçtihat Metni”MAHKEMESİ : SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kiralananın tahliyesi ve alacak sebebine dayalı olarak başlatılan icra takibine karşı açılan itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı; taraflar arasında 01/03/2014 başlangıç tarihli 5 yıl süreli aylık 500TL bedelli kira sözleşmesi imzalandığını, peşin ödenmesi gereken 2015 yılı kira bedelinden kalan 3.600 TL kira alacağını ödemediği için alacağın tahsili ve tahliye talepli olarak icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, bu nedenle takibe karşı yapılan itirazın iptalini ve %20 icra inkar tazminatı ödenmesine hükmedilmesi istemiştir.Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece; davanın 2015 yılına ait kira alacağından kalan 3.600,00 TL kira alacağına ilişkin olduğu, makbuzlarda ise 2015 yılına ait yalnızca 3.000,00 TL lik ödeme yapıldığı mevcut kira sözleşmesinde 2015 yılı kira alacak miktarının 6.600,00 TL olduğu, davalının buna ilişkin itirazının olmadığı, kira bedelinin talep edilen miktarının ödendiğine dair davalı kiracı tarafından makbuz ibraz edilemediği dolayısıyla ödemeyi kanıtlayamadığı ve temerrüde düştüğü anlaşıldığından, davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verilmiş , alacağın likit olduğu ve itirazın haksız olduğu anlaşıldığından davalı aleyhine alacağın %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş olup davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kiralananın tahliyesi ve kira alacağı nedeniyle başlatılan takibe yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasında geçerli 01/03/2014 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinin özel şartlar bölümünde yer alan 6. maddesinde kira bedelindeki artışların yıllık TEFE-TÜFE ortalaması oranında olacağı kararlaştırılmıştır.İlk kira yılını takip eden döneme ilişkin davacının kira artış talebi olduğunun anlaşılması halinde, kira sözleşmesindeki kira bedeline ilişkin artış oranı hesaplanırken 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 344. maddesinde “Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında üretici fiyat endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır.
Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılmamışsa, kira bedeli, bir önceki kira yılının üretici fiyat endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla hâkim tarafından, kiralananın durumu göz önüne alınarak hakkaniyete göre belirlenir hükmü ve davalı/kiracının tacir olmadığı iddia edilmediği de dikkate alınarak kira artış oranı TBK 344. maddesinde belirtilen artış oranını geçmediği ölçüde sözleşmedeki artış oranına itibar edilerek aksi halde; TBK madde 344/1’deki bir önceki kira yılında üretici fiyat endekslerindeki artış oranını geçirmemek koşulu ile artış yapılmak suretiyle gerekirse konusunda uzman bilirkişi raporu alınarak kira bedeli denetime elverişli bir şekilde belirlenmeli ve bu şekilde hüküm kurulmalıdır.
Somut olayda; Taraflar arasında imzalanan kira sözleşmesine göre genel artış şartı bulunmakta olup, TBK m. 344/I gereğince artışların ÜFE oranından fazla olması halinde kira artışı ÜFE oranında yapılmak suretiyle hesaplanması gerekirken, mahkemenin gerekçeli kararında ÜFE oranını aşar şekilde hesaplama yapılması doğru olmamıştır. Hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21/01/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Bu konu hakkında benzer makalelerimiz için tıklayın