EŞİYLE BİRLİKTE YAŞAMASINA RAĞMEN MUVAZAALI OLARAK BOŞANARAK HAKSIZ VE HUKUKA AYKIRI OLARAK ÖLÜM AYLIĞI ALMA
EŞİYLE BİRLİKTE YAŞAMASINA RAĞMEN MUVAZAALI OLARAK BOŞANARAK HAKSIZ VE HUKUKA AYKIRI OLARAK ÖLÜM AYLIĞI ALMAYargıtay21. Hukuk Dairesi
Esas : 2019/1306Karar : 2020/444Karar Tarihi : 3.2.2020
* YETİM AYLIĞININ KESİLMESİNE İLİŞKİN KURUM İŞLEMİNİN İPTALİ ( Her Ne Kadar Boşanmadan Sonra Tarafların Bir Arada Yaşadıklarına İlişkin Herhangi Bir Maddi Delile Ulaşılamadığı Gerekçesiyle Davanın Kabulüne Karar Verilmişse de Mahkemece Delillerin Değerlendirilmesinde Yanılgıya Düşüldüğü/Davacının Boşandığı Eşi İle Birlikte Yaşadığı Bu Durumun Aksinin Davacı Tarafından İspatlanamadığı )
* EŞİYLE BİRLİKTE YAŞAMASINA RAĞMEN MUVAZAALI OLARAK BOŞANARAK HAKSIZ VE HUKUKA AYKIRI OLARAK ÖLÜM AYLIĞI ALMA ( Yetim Aylığının Kesilmesine İlişkin Kurum İşleminin İptali – Davacının Boşandığı Eşi İle Birlikte Yaşadığı Bu Durumun Aksinin Davacı Tarafından İspatlanamadığı Hususu Gözetilmeden Davanın Reddi Yönünde Karar Verilmesi Gerekirken Kabulünün Doğru Görülmediği )
* KESİLEN ÖLÜM AYLIĞININ YENİDEN BAĞLANMASI TALEBİ ( Kurum İşleminin İptali – Her Ne Kadar Boşanmadan Sonra Tarafların Bir Arada Yaşadıklarına İlişkin Herhangi Bir Maddi Delile Ulaşılamadığı Gerekçesiyle Davanın Kabulüne Karar Verilmişse de Delillerin Değerlendirilmesinde Yanılgıya Düşüldüğü/Davacının Boşandığı Eşi İle Birlikte Yaşadığı Hususunun Aksinin Davacı Tarafından İspatlanamadığı Gözetilerek Davanın Reddedileceği )
5510/m.56
ÖZET : Dava, davacının aldığı ölüm aylığının boşandığı eşiyle birlikte yaşadığı, muvazaalı olarak boşandığı gerekçesi ile kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali, aylığın yeniden bağlanması, davacının borçlu olmadığının tespiti ve ödenmeyen aylıkların ödenmesi istemine ilişkindir. Davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı bu durumun aksinin davacı tarafından ispatlanamadığı hususu gözetilmeden davanın reddi yönünde karar verilmesi gerekirken kabulü doğru görülmemiştir.
DAVA : Davacı, yetim aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptaline, kesilen aylığının yeniden bağlanmasına, almış olduğu aylıklardan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi:
KARAR : Dava, davacının aldığı ölüm aylığının boşandığı eşiyle birlikte yaşadığı, muvazaalı olarak boşandığı gerekçesi ile kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali, aylığın yeniden bağlanması, davacının borçlu olmadığının tespiti ve ödenmeyen aylıkların ödenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, yazılı şekilde “davacıya muris …’ dan bağlanan yetim aylığının kesilmesine ilişkin kurum işleminin iptaline,” karar verilmiş ise de, bu sonuca eksik araştırma ve inceleme sonucu varılmıştır.
Bozmaya uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. 9.5.1960 gün ve 21/9 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Uyuşmazlık; davacının eşiyle birlikte yaşamasına rağmen muvazalı olarak boşanarak haksız ve hukuka aykırı olarak babasından ölüm aylığı aldığı gerekçesiyle maaşının kesilmesine yönelik kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Bozmadan sonra yapılan yargılamada her ne kadar boşanmadan sonra tarafların birarada yaşadıklarına ilişkin herhangi bir maddi delile ulaşılamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de mahkemece delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmüştür. 11.03.2013 tarihli tutanakta davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığına dair imzalı beyanı bulunan muhtar tarafından duruşmada aksi yönde beyanda bulunulmuştur. Mahkemece bu konudaki çelişkiye ilişkin olarak muhtarın “kurum yetkilisinin kendisine imzala bir şey olmaz demesi nedeniyle imza attığını” beyan etmesininin kamu görevi ifa eden muhtarın yanlış bir belgeyi imzalamasının inandırıcı bulunması doğru olmamıştır. Mahalle muhtarının bu şekilde beyanını değiştirmesinin makul ve geçerli bir nedene dayanmadığı anlaşılmaktadır. Yanısıra; davacının ev sahibinin kurumun tespiti sırasında davacı ile eşinin birlikte yaşadığını beyan edip daha sonra kira sözleşmesini kim ile yaptığını hatırlamadığı, evinde kimlerin oturduğunu bilmediği yönündeki beyanları hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. Öte yandan; davacının evlenmeden önce Niğde ili nüfusuna, eşinin ise … ili nüfusuna kayıtlı oldukları ve boşanmanın … ili … ilçesinde gerçekleştiği, davacının boşandıktan sonra … ilinde yaşadığı, eski eşin ise 2005 – 2013 yılları arasında … ilinde çalışmaları bulunduğu gibi resmi belgelerde gösterdiği adresin de davacının … ilinde yaşadığı sitede olduğu, ayrıca davacının adresine kayıtlı telefon aboneliğinin 29.07.2005 yılında eski eşin üzerine alındığı ve 17.03.2009 tarihinde iptal edildiği anlaşılmaktadır. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı bu durumun aksinin davacı tarafından ispatlanamadığı hususu gözetilmeden davanın reddi yönünde karar verilmesi gerekirken kabulü doğru görülmemiştir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03.02.2020 gününde oybirliğiyle ile karar verildi.