Aracın tamirciye tesliminden sonra kaza yapması
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
Esas : 2018/78 Karar : 2018/1957
“İçtihat Metni”MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 02.05.2013 tarihli ve 2004/409 E., 2013/367 K. sayılı karar davalılar … ve … vekili ile davalı … vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmekle; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 23.12.2014 tarihli ve 2013/12660 E., 2014/19296 K. sayılı kararı ile; (…Davacılar vekili, davalılar … ve …’in işleteni, davalı …’nin sürücüsü olduğu aracın, davacıların desteği Ahmet A.’a çarparak ölümüne neden olduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla 35.000,00 TL maddi tazminat ile birlikte davacı eş … için 15.000,00 TL, çocuk Yiğit için 10.000,00 TL ve çocuk Yeşim için 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini davacı eş … için 49.138,75 TL, çocuk Yiğit A. için 3.241,08 TL, çocuk Yeşim A. için 15.899,53 TL’ye yükselttiklerini bildirmiştir.Davalılar … ve … vekili, müvekkillerinin, aracın bozulması nedeniyle tamirciyi aradıklarını, tamirhanede işçi olarak çalışan diğer davalı …’nin aracın bulunduğu yere geldiğini, araçla ilgilendiğini ve tamirinin yapılması için servise gitmesi gerektiğini söylediğini, aracı alıp götürdüğü esnada kazanın meydana geldiğini, buna göre davalıların olayın meydana gelmesinde kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Davalı … vekili, kazanın aracın teknik kusurundan meydana geldiğini, zararın sigorta şirketlerinden karşılanması gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile davacı … için 33.376,18 TL, davacı … için 3.241,08 TL, davacı Yeşim için 15.899,53 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 05.06.2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacı … için 15.000,00 TL, davacılar Yiğit ve Yeşim’in her biri için 10.000,00’er TL manevi tazminatın olay tarihi olan 05.06.2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili ve davalılar … ve … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı … vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalılar … ve … vekilinin temyiz itirazlarına gelince;Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.2918 Sayılı KTK’nin 85. maddesinde motorlu aracın işletilmesinden doğan zararlardan işletenin sorumlu olduğu belirtilmiş olup işletenin kim olduğu 3. maddede açıklanmıştır. Aynı Yasanın 104.maddesinde motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüslerin sahibinin gözetim, bakım, onarım, alım-satım araçta değişiklik yapılması amacıyla veya benzeri bir amaçla kendisine bırakılan bir motorlu aracın neden olduğu zararlardan dolayı işleten gibi sorumlu olacağı düzenlenmiştir.
Bu halde aracın trafikte adına kayıtlı olduğu işletenin bu zararlardan sorumlu olmadıkları hüküm altına alınmıştır.Somut olayda, davalılar … ve …’in maliki olduğu araç kendi işyerlerinin önünde arızalanmış, davalılar, aracın tamiri için tamir işi yapan davadışı …’ün servisini aramış, …, işyeri çalışanlarından olan davalı …’yi aracın tamiri için göndermiştir. Davalı …, aracın tamiri için bir süre uğraştıktan sonra aracın servise gitmesi gerektiğini belirterek diğer davalılardan izin almak suretiyle aracı götürmek için hareket ettirmiş ve gidiş için manevra yaparken aracın kontrolünü kaybederek kaldırımda yürüyen destek Ahmet A. çarpmıştır. Bu durumda mahkemece, araç maliki olan davalılar … ve …’in, aracın tamir edilmesi için araçlarını tamir işi yapan servis çalışanı …’ye teslim ettikleri, kazanın aracı servise götürmek için hareket ettiren …’nin tedbirsiz ve dikkatsizliği sonucu meydana geldiği, kazanın oluşumunda araç maliki davalılara atfedilecek bir kusurun da bulunmadığı anlaşılmakla davalılar … ve … yönünden davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.…)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili davalılar … ve …’in işleteni, davalı …’nin sürücüsü olduğu aracın, davacıların desteğine çarparak ölümüne neden olduğunu, kazanın davalı sürücünün kusurundan kaynaklandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 35.000,00TL maddi tazminat ile birlikte davacı eş … için 15.000,00TL, çocuk … için 10.000,00TL ve çocuk Yeşim A. için 10.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş iken, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini yükseltmiştir.Davalı … ve … vekili, müvekkillerinin aracın bozulması nedeniyle tamirciyi aradıklarını, tamirhanede işçi olarak çalışan diğer davalı …’nin aracı tamirhaneye götürdüğü esnada meydana gelen kaza nedeniyle davalıların kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur. Davalı … vekili kazanın aracın teknik kusurundan meydana geldiğini, zararın sigorta şirketlerinden karşılanması gerektiğini ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacı … için 33.376,18TL, davacı … için 3.241,08TL, davacı Yeşim A. için 15.899,53TL maddi tazminat ile davacı … için 15.000,00TL, davacılar Yiğit A. ve Yeşim A. her biri için 10.000,00’erTL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Davalı … vekilinin ve davalılar … ve … vekilinin ayrı ayrı temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.Davacılar vekilinin karar düzeltme istemi ise Özel Dairece reddedilmiştir. Yerel mahkemece önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.Direnme kararı davalı … vekili ile davalılar … ve … vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut uyuşmazlıkta aracın kayıt maliki olan davalılar … ve …’in 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. ve 104. maddeleri uyarınca işletenlik sıfatlarının sona erip ermediği, burada varılacak sonuca göre bu davalılar yönünden davanın reddinin gerekip gerekmeyeceği noktasında toplanmıştır.
I- Davalı … vekilinin temyizi yönünden yapılan incelemede;Davalı … vekilinin mahkemece verilen ilk karara yönelik tüm temyiz itirazlarının Özel Dairece reddine karar verildiği ve davalı yanca karar düzeltme isteminde bulunulmayıp bu davalı hakkında verilen kararın kesinleştiği anlaşılmakla davalı … vekilinin temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.
II- Davalılar … ve … vekilinin temyizi yönünden yapılan incelemede;Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili kavramların ve yasal düzenlemelerin incelenmesinde fayda bulunmaktadır.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 3. maddesinde kimlerin işleten sayılayacağı açıklanmıştır. Buna göre; “araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.”İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğunu düzenleyen 85. maddenin 1. fıkrasında “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” düzenlemesi getirilmiş iken; aynı maddenin 5. fıkrasında da “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” amir hükmüne yer verilmiştir.Kanun koyucu işletenin tanımına ve hukuki sorumluluğuna yukarıdaki şekilde düzenleme getirirken, bazı kişilerin KTK 3. maddesi kapsamında işleten olmadıkları hâlde meydana gelen zarardan işleten gibi sorumlu olacaklarını belirtmiştir.
Uygulamada farazî işleten olarak adlandırılan bu kişiler ile ilgili düzenlemeler motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyetlerde bulunanlar, yarış düzenleyicileri, Devlete ve Kamu Kuruluşlarına ait araçlar, çalınan ve gaspedilen araçlar başlıkları altında yer almıştır. Uyuşmazlıkta uygulanması gereken KTK’nın “Motorlu Araçlarla İlgili Mesleki Faaliyetlerde Bulunanlar” başlıklı 104. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüslerin sahibi, gözetim, onarım, bakım, alım – satım, araçta değişiklik yapılması amacı ile veya benzeri bir amaçla kendisine bırakılan bir motorlu aracın sebep olduğu zararlardan dolayı; işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın işleteni ve araç için zorunlu mali sorumluluk sigortası yapan sigortacısı bu zararlardan sorumlu değildir.” Görüldüğü gibi motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette kişiler, bu tür araçların gözetim, onarım, bakım, alım-satım, araçta değişiklik yapılması amacı ile veya buna benzer amaçlarla kendisine bırakılıp, teslim edilen aracın neden olduğu bu yasaya tabi tutulan zararlardan dolayı işleten gibi sorumlu tutulmaktadırlar. Bu şekilde oluşan zararlardan dolayı aracın asıl işleteni veya o araç için KZMSS yapan sigortacısı bu zararlardan sorumlu olmayacakları da bu yasal düzenlemede açıkça belirtilmiş bulunmaktadır (Ulaş, I.: Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, Ankara 2012, s: 907).
104. maddede sayılan kişilerin farazî işleten olarak sorumlu tutulabilmesi için araç üzerindeki eylemsel egemenliğin kesin biçimde bu yere geçtiğinin kabulü gerekmektedir.Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalılar … ve …’in adlarına kayıtlı olan aracın bozulması üzerine, aracın bulunduğu yerden alınıp tamir amacıyla servise götürülmesi için işyeri sahibi ve araç malikleri ile anlaşmaya varıldığı, yapılan anlaşma sonucu tamirhanenin yetkili çalışanı olan davalı …’nin aracı tamir yapılacak işyerine götürmek üzere aracın bulunduğu yere gönderildiği, kazanın davalı …’in aracı işyerine sevki sırasında meydana geldiği anlaşılmaktadır. Olayın meydana geliş süreci taraflarca ve tamir işi ile uğraşan işyeri sahibince de doğrulanmıştır. Dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporlarında da teknik arızanın kazanın oluşu üzerinde etkili olmadığı da belirtilmiştir. O hâlde, davalı … ve …’in aracı tamir işi ile uğraşan şirketin elemanına teslim ettiği, kazanın meydana geldiği sırada her iki davalının araç üzerinde eylemsel egemenliğinin bulunmadığı, kazanın tamir işi ile uğraşan işyerinin nam ve hesabına hareket eden ve teslim ile araç üzerindeki eylemsel egemenliği çalıştığı işyeri adına üstlenen davalı … yönetiminde iken meydana geldiği, kaza nedeni ile oluşan zarardan KTK 3. maddesi kapsamında aracın gerçek işletenleri olan davalılar … ve …’in sorumluluklarının bulunmadığı, davalı …’nin KTK 104. maddesi anlamında işleten gibi sorumluluğuna hükmedilmesi gerektiği kabul edilmelidir. Hâl böyle olunca, gerçek işletenlerin de kaza nedeni ile sorumlu oldukları yönünde verilen yerel mahkeme kararı doğru değildir. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda (I) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,(II) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar … ve … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istekleri hâlinde peşin temiz harcının davalılar … ve …’e iadesine, kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.12.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın