Özet : Davacı, dava dilekçesi ile, kaza nedeniyle oluşan hasar ve araç değer kaybı olarak toplam 11.771,50 TL tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiş; istenen tazminat yönünden temerrüt faizi talebinde bulunmamış; sadece bilirkişi raporuna beyan konulu 15.04.2010 tarihli dilekçesinde, kusur oranlarına göre saptanan 9.016,00 TL’nin, kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili talebinde bulunmuş olup dava açarken istemediği temerrüt faizi için harcını yatırarak dava dilekçesini ıslah etme yoluna da gitmemiştir. 6100 sayılı HMK’nun 26/1 maddesindeki “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” düzenlemesi göz önünde bulundurulduğunda; davacı tarafın talebi aşılarak, dava dilekçesinde ya da dava dilekçesinin ıslahı suretiyle, temerrüt faizi talep edilmediği halde, temerrüt faizinin de hüküm altına alınması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
T.C.Yargıtay17. Hukuk Dairesi
Esas : 2015/14881Karar : 2018/8364Karar Tarihi : 01.10.2018
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, davalının sahibi olduğu ve olay tarihinde başıboş bırakılan hayvan nedeniyle davacı aracının kaza yapıp hasar gördüğünü, davalının hasar bedelini ödememesi üzerine tespit dosyasında alınan raporla hasar bedelinin saptandığını, araçta bu kaza nedeniyle değer kaybı meydana geldiğini belirterek araç hasar bedeli, araç değer kaybı ve tespit masraflarından oluşan 12.271,00 TL. maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, davalıya ait hayvanın başıboş bırakılmasının sözkonusu olmadığını ve gerekli önlemleri alan davalının olayda kusuru bulunmadığını, davacı sürücüsünün hızı nedeniyle kaza meydana geldiği için kusuru olmayan davalının zarardan sorumlu olmadığını, tespit raporundaki hasar bedelini kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delilere göre; davanın kısmen kabulü ile 9.017,20 TL. maddi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, tespit dosya masraflarının yargılama giderleri içinde davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; oluşa ve dosya kapsamına uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi heyeti raporundaki kusur oranlarının benimsenmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına; davaya konu kaza nedeniyle davacıya ait araçta oluşan hasar onarım bedellerinin usulünce saptandığı uzman bilirkişi heyeti raporunun hükme esas alınmış olmasına göre; davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Davacı taraf dava dilekçesinde, kaza nedeniyle oluşan hasar ve araç değer kaybı olarak toplam 11.771,50 TL. tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiş; istenen tazminat yönünden temerrüt faizi talebinde bulunmamış; sadece bilirkişi raporuna beyan konulu 15.04.2010 tarihli dilekçesinde, kusur oranlarına göre saptanan 9.016,00 TL’nin, kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili talebinde bulunmuş olup dava açarken istemediği temerrüt faizi için harcını yatırarak dava dilekçesini ıslah etme yoluna da gitmemiştir. Mahkeme ise, usulünce yapılmış bir ıslah da bulunmadığı halde, hükmedilen tazminatın faiziyle birlikte tahsiline karar vermiştir.6100 sayılı HMK’nun 26/1 maddesindeki “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” düzenlemesi gözönünde bulundurulduğunda; davacı tarafın talebi aşılarak, dava dilekçesinde ya da dava dilekçesinin ıslahı suretiyle, temerrüt faizi talep edilmediği halde, temerrüt faizinin de hüküm altına alınması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.3-Davacı tarafça, işbu davada araç hasarı ile birlikte, kaza nedeniyle davacı aracında oluşan değer kaybı da istenmiştir. Mahkemece benimsenen 24.07.2014 tarihli bilirkişi heyeti raporu doğrultusunda, davacıya ait araç için 1.000,00 TL. değer kaybı tazminatına hükmolunmuş ise de, mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda araç değer kaybı hesaplaması doğru yapılmamıştır. Bu durumda mahkemece; araç değer kaybı konusunda hesap yapmaya ehil, konusunda uzman makine mühendisi bilirkişiden, tüm dosya kapsamına göre; davacı aracının modeli, markası, kaza tarihindeki yaşı, kilometresi, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hasarının nitelik ve niceliği vs. gibi hususlar göz önünde bulundurularak, kaza tarihi itibariyle serbest piyasadaki 2. el piyasa rayiç değeri (hasarsız haliyle) ile aracın hasarı onarıldıktan sonraki haline göre serbest piyasadaki 2. el piyasa değeri arasındaki fark (aradaki farkın değer kaybı olarak kabul edilmesi) hususlarında ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli birrapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 01/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.