Yaralamalı (Maluliyet) Trafik Kazasından Kaynaklı Tazminat Davasında ZamanaşımıÖzet : Ceza (uzamış) zamanaşımı için ceza davasının açılmasının gerekmediği, TCK da suç olarak tanımlanmasının yeterli olduğu.. ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı…trafik kazası sonucunda davacı malul olacak derecede yaralanmış olup, eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 Sayılı TCK’nun TCK 89 ve 66/1-e maddelerine göre öngörülen ceza zamanaşımı süresi 8 yıl olduğundan, gelişen durum yok ise kaza tarihi ile dava tarihi arasında uzamış zamanaşımı dolmamış ise de, kaza tarihi ile ıslah tarihi arasında ceza zamanaşımı süresi dolduğundan ıslah edilen kısım yönünden davanın zamanaşımına uğradığı.
Yargıtay17. Hukuk Dairesi
Esas : 2016/19034Karar : 2019/7783Karar Tarihi : 19/06/2019
“İçtihat Metni”MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hüküm katılma yolu ile davacılar …, …, … vekili ve davalılar … ile … vekilince temyiz edilmiş, davalılar … ile … vekilince de duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 19.06.2019 Çarşamba günü davalılar … ile … vekili Av. … geldi. Davacılar ve diğer davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalılar … ile … vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacılar vekili, 09.04.2008 tarihinde davacı …’ın sevk ve idaresinde olan araca davalıların maliki, sürücüsü ve ZMSS poliçesi ile sigortacısı oldukları aracın çarpması sonucu …’ın yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile davacı … için şimdilik tedavi giderlerine ilişkin olarak 5.655,37 TL, bakıcı giderleri için 500,00 TL, ulaşım giderleri için 100,00 TL, geçici iş göremezlik tazminatı için 500,00 TL, sürekli işgöremezlik tazminatı için 500,00 TL, ekonomik geleceğinin sarsılması nedeni ile de şimdilik 500,00 TL’nin kaza tarihi olan 09.04.2008 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte (sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; davacı … için 50.000,00 TL, oğlu … için l0.000,00 TL, kızı … için 10.000,00 TL ve eşi … için de 15.000,00 TL olmak üzere toplam 85.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 09.04.2008 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili; 04/05/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile … için maddi tazminata ilişkin dava değerini toplam 44.745,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ile … vekili; davalı sürücüye atfedilen kusuru kabul etmediklerini ve gelire ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davanın kısmen kabulü ile 35.142.00 TL sürekli iş göremezlik, 5.558.31 TL geçici işgörmezlik, 7.662.70 TL tedavi ulaşım ve bakıcı masrafı olmak üzere toplam 47.393.01 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren (sigorta şirketi yönünden teminat limiti içinde kalmak ve dava ve ıslah tarihinden itibaren işleyecek faizden sorumlu olarak) işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; davacı … için 25.000,00 TL, davacı … için 7.000,00 TL, davacı … için 3.500,00 TL ve davacı … için 3.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte sigorta şirketleri dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalılar … ile … vekili ve katılma yolu ile davacılar …, …, … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacılar vekiline gerekçeli karar 03.10.2016 tarihinde ve davalıların temyiz dilekçesi 18.10.2016 tarihinde tebliğ olunmasına karşın davacı vekilinin temyiz dilekçesi 15 günlük yasal temyiz süresi ve 10 günlük katılma yolu ile temyiz süresi geçirildikten sonra 31.10.2016 tarihinde temyiz edilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay’ca da bu yolda karar verilebileceğinden açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin süresinden sonra verilen ve harçlandırılmayan temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
2-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle, eş ve çocuklar lehine menevi tazminata hükmedilmesinde ve manevi tazminatların takdirinde B.K’nın 47.maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nasafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre, davalılar … ile … vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.3-Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.818 sayılı BK.nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararın tazmini istemi ile açacağı davaların, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir.Buna karşılık, 2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.Açıklanan ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; kaza 09.04.2008 tarihinde gerçekleşmiş, davacı vekilince ıslah talebi 04.05.2016 tarihinde yapılmış, ıslah dilekçesi davalılara tebliğ edilmiş, kendisine 12.05.2016 tarihinde tebliğ edilen ıslah dilekçesine karşı davalılar … ile … vekili 23.05.2016 tarihinde zamanaşımı definde bulunmuştur.Davaya konu trafik kazası sonucunda davacı malul olacak derecede yaralanmış olup, eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 Sayılı TCK’nun TCK 89 ve 66/1-e maddelerine göre öngörülen ceza zamanaşımı süresi 8 yıldır. Buna göre davada, kaza tarihi ile dava tarihi arasında uzamış zamanaşımı dolmamış ise de, kaza tarihi ile ıslah tarihi arasında ceza zamanaşımı süresi dolmuştur.O halde, mahkemece 8 yıllık ceza zamanaşımı süresinin dolmuş olmasına gelişen durumda olmamasına göre, mahkemece ıslah edilen kısım yönünden temyiz eden davalılar … ile … vekilinin ıslah zamanaşımı itirazının kabulüne karar verilerek hüküm kurulması gerekirken zamanaşımı itirazı reddedilerek hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar … ile … vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar … ile … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.037,00 TL vekalet ücretinin davacılar …, …, …’dan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalılar … ile …’ya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar … ile …’ya geri verilmesine 19/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Related Posts
29 Ocak 2021
Yabancı Plakalı Araçlarda Onarım, Aracın Kayıtlı Olduğu Ülkede Yapılmışsa Zarar Bu Ülkede Katlanılan Giderlere Göre Belirlenmelidir
Daha fazla oku
29 Ocak 2021