TPE YİDK İptali Ve Markanın HükümsüzlüğüÖzet : Dava, taraf markalarının benzer olduğu ve bu benzerliğin iltibas tehlikesine neden olduğu iddiasına dayalı hükümsüzlük ve TPE YİDK kararının iptali istemlerine ilişkindir. Mahkemece her ne kadar işaretlerin 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında benzer olduğu ancak başvuru sahibi davalının devredeni adına daha önce tescilli “first touch” markalarının varlığından dolayı müktesep hakkının bulunduğundan bahisle yazılı şekilde kısmen kabul kararı verilmişse de, davacı adına tescilli “T.” asıl unsurlu markalardaki “T.” ibaresi ile başvuru konusu “first touch” ibareleri arasında görsel, yazılış ve anlamsal açıdan bir benzerlik bulunmadığı gibi, tescil bakımdan oluşabilecek bir benzerliğin de söz konusu başvurunun tescili istenen emtialar açısından ortalama tüketici nezdinde iltibas tehlikesi yaratacağından söz edilemez. Bu bakımdan işaretlerin benzer olmadığı kabul edilerek neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
Bu durumda yerel mahkemece yapılacak iş; gerekçeli kararı HMK’nın 297.maddesine uygun şekilde kaleme alarak, taraflara ve dava dışı kişilere ait marka şekillerine mahkeme ilamında yer vermemektir.
Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan değişik nedenlerle ve salt bu usulü eksikliğe dayalı olarak direnme kararının bozulmasına, bozma nedenine göre davalılar vekillerinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
T.C.YargıtayHukuk Genel Kurulu
Esas No : 2013/1572Karar No : 2015/1133Karar Tarihi : 1.4.2015
MAHKEMESİ : Ankara 4.Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/03/2013NUMARASI : Esas : 2013/3 Karar : 2013/79
Taraflar arasındaki “TPE YİDK iptali ve markanın hükümsüzlüğü” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 29.11.2010 gün ve 2009/202 Esas-2010/497 Karar sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 25.06.2012 gün ve 2011/4381 Esas- 2012/10785 Karar sayılı ilamı ile; …Davacı vekili, müvekkilinin “T..” ibareli çok sayıda markasının bulunduğunu, davalının ise “First Touch” ibareli markanın tescili için davalı kuruma başvurduğunu, taraf markaları arasında benzerlik ve iltibas ihtimali bulunduğunu, müvekkil tarafından bu amaçla yapılan itirazın davalı kurum tarafından kesin olarak reddedildiğini ileri sürerek, TPE YİDK kararının iptaline ve davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekilleri, ayrı ayrı davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraf markalarının 556 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 8/1-b maddesi anlamında benzer oldukları, davacıya ait “T..” ibareli markaların yoğun tanıtım ve reklam çalışmaları sonucunda ev tekstili ürünleri yönünden tanınmış marka konumunda bulunduğu, davalının 2000 ve 2001 yılında tescilli olan başvuru konusu marka ile aynı ibareyi taşıyan markalarının bulunduğu, davacı şirketin bu markalara karşı beş yıllık süre içerisinde hükümsüzlük davası açmaması sebebi ile davalı şirketin “first touch” ibaresi üzerinde kazanılmış haklarının oluştuğu, her ne kadar davacı markasının tanınmış olduğu kabul edilse dahi her iki tarafa ait markaların uzun süredir yan yana varlığını sürdürmeleri sebebiyle davacı şirketin markasının tanınmışlığından doğan hakkını kullanma imkanının ortadan kalktığı, bu durumda davalının üzerinde kazanılmış hak sahibi olduğu 23, 24 ve 25’inci sınıf mallar ile KHK’nin 8/4.maddesi kapsamında görülmeyen 18’inci sınıftaki “şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar. kırbaçlar, koşum takımları, eyerler, üzengi ve eyer kayışları” malları yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalı adına tescilli markanın 18. ve 35.sınıftaki bir kısım mallar yönünden hükümsüzlüğü ile davalı TPE YİDK’nun 2009-M-3244 sayılı kararının aynı sınıflar yönünden iptaline karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili, davalı TPE vekili ve katılma yoluyla davalı T. Giyim Ltd. Şti. vekili temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.2-Dava, taraf markalarının benzer olduğu ve bu benzerliğin iltibas tehlikesine neden olduğu iddiasına dayalı hükümsüzlük ve TPE YİDK kararının iptali istemlerine ilişkindir. Mahkemece her ne kadar işaretlerin 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında benzer olduğu ancak başvuru sahibi davalının devredeni adına daha önce tescilli “first touch” markalarının varlığından dolayı müktesep hakkının bulunduğundan bahisle yazılı şekilde kısmen kabul kararı verilmişse de, davacı adına tescilli “T..” asıl unsurlu markalardaki “T..” ibaresi ile başvuru konusu “first touch” ibareleri arasında görsel, yazılış ve anlamsal açıdan bir benzerlik bulunmadığı gibi, tescil bakımdan oluşabilecek bir benzerliğin de söz konusu başvurunun tescili istenen emtialar açısından ortalama tüketici nezdinde iltibas tehlikesi yaratacağından söz edilemez. Bu bakımdan işaretlerin benzer olmadığı kabul edilerek neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir. gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalılar vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (TPE YİDK) kararının iptali ve markanın hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Taraf vekillerinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalılar vekilleri getirmiştir. Hukuk Genel Kurulunda uyuşmazlığın esasının görüşülmesinden önce, davaya konu marka ile dava dışı başka kişilere ait marka görünümlerine ilişkin şekillere direnme kararında yer verilmesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesine aykırı olup olmadığı, varılacak sonuca göre mahkeme direnme ilamının usule uygun bir gerekçe taşıyıp taşımadığı hususu ön sorun olarak ele alınmıştır.Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle mahkeme kararlarının niteliği ile gerekçeli kararın hangi hususları kapsayacağına ilişkin yasal düzenleme irdelenmelidir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi:“Hüküm Türk Milleti Adına verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” şeklinde düzenleme getirmiştir. Hemen belirtmelidir ki, hükümler davayı esastan halleden ve taraflar arasındaki uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardır (HMK m. 294).Anayasa’nın 141.maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup, gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Hâkim, hükmün gerekçesini hazırlarken içtihat ve bilimsel görüşlerden yararlanabilir. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hâkim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini kendiliğinden araştırıp bulmalı ve hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve nedenlerini gerekçede açıklamalıdır. Gerekçe, hakimin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar (Kuru Baki/ Arslan Ramazan/Yılmaz Ejder, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Yetkin Yayınları, Ankara 2011, 22. Bası, s. 472).Bu açıklamalar ışığında eldeki davada ön sorun incelendiğinde; mahkemece direnme kararının gerekçe kısmında davacı ve davalı şirket adına tescilli markalar ile dava dışı kişilere ait markalara ilişkin görünümlere (fotoğraf ve şekillere) yer verilmiştir. Mahkemece, gerektiğinde kroki ve şekillere kararın ekinde yer verebilir ise de hükmün gerekçe kısmında, yukarıda anılan yasal düzenlemelere uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüde neden olunmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir. Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 02.11.2011 gün 2011/11–567 E., 2011/676 K.; 14.11.2012 gün 2012/11–417 E. 2012/791 K. ve 14.01.2015 gün 2013/11-1316 E, 2015/34 K. sayılı ilamlarında da aynı ilke benimsenmiştir. Bu durumda yerel mahkemece yapılacak iş; gerekçeli kararı HMK’nın 297.maddesine uygun şekilde kaleme alarak, taraflara ve dava dışı kişilere ait marka şekillerine mahkeme ilamında yer vermemektir.Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan değişik nedenlerle ve salt bu usulü eksikliğe dayalı olarak direnme kararının bozulmasına, bozma nedenine göre davalılar vekillerinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, bozma nedenine göre davalılar vekillerinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 01.04.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.