Yargıtay12. Hukuk Dairesi
Esas : 2019/5441Karar : 2020/2900Karar Tarihi : 18/03/2020
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki … tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı bankanın borçlu aleyhine yaptığı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takipte borçlu şirkete ait taşınmazların satılarak paraya çevrildiği, ihale bedeli üzerinden tahsil harcı alındığı, alacaklı bankanın 696 sayılı KHK’nın 11. maddesi kapsamında tahsil harcı alınamayacağından işleminin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince şikayetin kabulüne karar verildiği, … tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.Öncelikle belirtilmelidir ki; harç, yapılan bir hizmet karşılığı olarak devletin aldığı paradır. Medeni Usul Hukukunda olduğu gibi, icra hukukunda da harç ve giderler sonuçta haksız çıkan tarafa yükletilir.
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28/b maddesine göre, tahsil harcı, alacağın ödenmesi sırasında yatırılan paradan tahsil edilir.İcra ve İflas Kanunu’nun 15. maddesi ise, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, bütün harç ve masrafların borçluya ait olduğunu, bunların neticede ayrıca hüküm ve takibe hacet kalmaksızın borçludan tahsil olunacağını öngörmektedir.Harçlar Kanunu’nun 32. maddesine göre, ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf ödeyebilir ve ödenen bu para sonuçta ayrıca bir isteğe gerek olmaksızın hükümde nazara alınır.
Değinilen bu kanun hükümlerine göre, tahsil harcının sorumlusu daima borçludur (İcra ve İflas Kanunu, md.15). Bu harcın, Kanun (492 sayılı Harçlar Kanunu md.28/b) gereği icra dairesince alacağın ödenmesi sırasında yatırılan paradan tahsil edilmesi, sorumlusunun borçlu olduğu yönündeki düzenleme bakımından sonuca etkili olmayıp, borçlunun söz konusu sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Borçlunun borcu, yatırılan paradan kesilerek ödenen tahsil harcı kadar devam edeceğinden, alacaklının kesilen harç miktarı kadar takibe devam hakkı vardır. Yani alacaklı, gerçekte borçlunun sorumluluğu altında bulunan ve ancak yatırılan paradan kesilen tahsil harcını borçludan alma hakkına sahiptir. Zaten alacağın tamamı karşılanana kadar tahsilata devam edilir.Bu düzenlemelere paralel olarak; Hukuk Genel Kurulu’nun 22/09/2004 tarih ve E:2004/12-491 K:2004/413 sayılı kararında da, paranın tahsili anında Devletin harçla ilgili kaybını önlemek ve Harçlar Kanunu’nun 128. maddesindeki memur mesuliyetini azaltmak amacı ile ilerde borçludan alınmak üzere, tahsil harcının, ödeme yapıldığı sırada alacaklıdan alınacağı belirtilmiştir
24.12.2017 tarihli 696 sayılı KHK’nın 11.maddesi ile 6219 sayılı Kanuna “Sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar, kredi alacaklarının tahsili amacıyla Banka tarafından açılmış veya açılacak dava veya takiplerde 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 2 nci, 23 üncü ve 29 uncu maddeleri ile 30/6/1934 tarihli ve 2548 sayılı Ceza Evleriyle Mahkeme Binaları İnşası Karşılığı Olarak Alınacak Harçlar ve Mahkûmlara Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri Hakkında Kanunun 1 inci maddesi Banka hakkında uygulanmaz. Bankanın her türlü ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinde teminat şartı aranmaz.” şeklindeki Geçici 5. madde eklenmiştir.Mahkemece gerekçe olarak 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişiklik yapılan 6219 sayılı yasaya eklenen geçici 5. maddeye dayanılmış ise de, yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere tahsil harcının sorumlusunun esasen borçlu olduğu gözetildiğinde ilgili madde ile alacaklı bankaya herhangi bir muafiyet tanınmadığı sonucuna varılmalıdır.
Tahsil harcı alacaklıdan tahsil edildikten sonra, kesilen harç miktarı kadar alacaklının takibe devam hakkının olduğu, borçlunun borcunun yatırılan paradan kesilerek ödenen tahsil harcı kadar daha devam edeceği tabii olup, bu durumda ilk derece mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesi’nin, 696 sayılı KHK karşısında, 492 sayılı Harçlar Kanununun 28-b ile İİK 15. maddelerinin hükümsüz kaldığı yönündeki gerekçesi yerinde değildir.O halde, mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü yönünde hüküm tesisi ve Bölge Adliye Mahkemesince de, istinaf başvurusunun esastan reddedilmesi isabetsiz olup, kararın bozulması gerekmiştir
SONUÇ : …’nin temyiz itirazlarının kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, … Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesinin 15/01/2019 tarih ve 2019/94 E.-2019/42 K.sayılı istinaf talebinin reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA, … 1.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 03/10/2018 tarih ve 2018/807 E. – 2018/705 K. sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 18/03/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.