TC.YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas : 2015/7-1738Karar : 2017/523Karar Tarihi : 22.3.2017
• VAKIF ÜNİVERSİTESİ İLE İMZALANAN SÖZLEŞME GEREĞİ YARDIMCI DOÇENTİN İŞÇİLİK ALACAKLARI İSTEMİ ( Görevli Mahkeme – Davalı Vakıf Üniversitesinin Devlet Eliyle Kurulan Yükseköğretim Kurumları İçin Anayasa’da Belirtilen Hükümlere Tabi Olmasının İş Mahkemesi’nin Görevini Ortadan Kaldırmayacağı/İş Mahkemesinin Görevli Olduğu )
İŞÇİLİK ALACAKLARI İSTEMİ ( Görevli Mahkeme – Davacı İle Davalı Üniversite Arasında Bağıtlanan Sözleşmenin Bireysel İş Sözleşmesi Olduğu/İş Mahkemesinin Görevli Olduğu – Davalı Vakıf Üniversitesinin Devlet Eliyle Kurulan Yükseköğretim Kurumları İçin Anayasa’da Belirtilen Hükümlere Tabi Olmasının İş Mahkemesi’nin Görevini Ortadan Kaldırmayacağı )
• GÖREVLİ MAHKEME ( Vakıf Üniversitesi İle İmzalanan Sözleşme Gereği Yardımcı Doçentin İşçilik Alacakları İstemi – 5521 S. İş Mahkemeleri Kanununun 1. Md. Uyarınca Uyuşmazlık Adli Yargı Yolunda ve İş Mahkemesinde Çözüleceği/Davacı İle Davalı Üniversite Arasında Bağıtlanan Sözleşmenin Bireysel İş Sözleşmesi Olduğu )2709/m.128/1657/m.42547/m.Ek.25521/m.1
ÖZET : Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir. Davacı ile davalı Üniversite arasında bağıtlanan sözleşmenin bireysel iş sözleşmesi olduğu, dolayısıyla bu iş ilişkisinin özel hukuk kurallarına göre belirlenen özel hukuk ilişkisi olduğu açıktır. Davalı Vakıf Üniversitesinin, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasa’da belirtilen hükümlere tabi olması, davacının iş sözleşmesi ile çalışma olgusunu ve buna bağlı olarak İş Mahkemesi’nin görevini ortadan kaldırmaz. 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesi uyarınca uyuşmazlık, adli yargı yolunda ve iş mahkemesinde çözülmelidir.
DAVA : Taraflar arasındaki “İtirazın İptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Trabzon İş Mahkemesince mahkemenin görevsizliğine dair verilen 19.03.2013 gün ve 2012/860 E., 2013/266 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 06.06.2013 gün ve 2013/17121 E., 2013/10587 K. sayılı kararı ile;
( … Davacı vekili, davacının davalı üniversite bünyesinde 04.08.2011 tarihinde imzalamış olduğu bir yıl süreli iş sözleşmesi çerçevesinde üniversitenin “Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı” bölümünde yardımcı doçent doktor unvanıyla öğretim üyesi olarak çalışmaya başladığını, davacının iş akdinin 11.4.2012 tarihinde fesih ihbarı yapılmaksızın sona erdirildiğini, ödenmeyen ücretlerin tahsili için icra takibi başlatıldığını ancak davalı tarafça itiraz edildiğini belirterek ücret ve cezai şart talepli icra takibine vaki haksız itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, iş sözleşmesinin haklı sebeple fesh edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 24.12.2012 tarihli, 2012/223 Esas ve 2012/282 Karar sayılı kararında da belirtildiği şekilde davacının sözleşmesinin feshine dair işlemin 2577 Sayılı Kanun‘un 2. maddesinin 1. fıkrasının ( a ) bendinde tanımı yapılan iptal davasına konu edilebilecek nitelikte birer idari işlem niteliği taşıdığı, bu işlemin hukuka uygunluğunun denetiminin de, Anayasayla bu denetim için oluşturulan idari yargının görev alanında bulunduğu davada idari yargının görevli olduğu belirtilerek davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davada adli yargı yerinin görevli olup olmadığı noktasındadır.
Vakıf Yüksek Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “Öğretim elemanları” başlıklı 23. maddesinde ise, “Öğretim elemanlarının seçimi, değerlendirilmesi, seçilenlerin uygun görülen akademik unvanlarla görevlendirilmeleri ve yükseltilmeleri yürürlükteki kanun ve yönetmelik hükümlerine uyularak vakıf yükseköğretim kurumunun yetkili akademik organlarınca yapılır.
Öğretim elemanlarının atamalarında, devlet yükseköğretim kurumlarındaki atamalarda aranan şartlara ilaveten vakıf yükseköğretim kurumunun akademik yönden gerekli gördüğü şartlar da aranabilir. Vakıf meslek yüksekokullarında özellikle uygulamalı derslerde görevlendirilecek öğretim elemanlarının atanmasında çalışma deneyimine sahip olması gözetilir. Vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alacak olan akademik ve idari personelin çalışma esasları 2547 Sayılı Kanunda devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabidir. Bu personelin aylık ve diğer özlük hakları bakımından ise 4857 Sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanır.” kuralı yer almıştır.
Somut olayda davalı bir vakıf üniversitesi olup bu açıdan taraflar arasındaki ücret ve cezai şart alacaklarına dair davasının çözümünde adli yargı yeri görevlidir. Bu durumda, mahkemece yargı yolu yanlışlığı sebebiyle görevsizlik kararı verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava işçilik alacaklarının tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin davalı Üniversite bünyesinde yardımcı doçent doktor olarak çalıştığını ve iş sözleşmesinin haksız feshi sebebiyle iş sözleşmesinden kaynaklanan ödenmeyen ücret alacakları ile cezai şartın ödenmesi amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, davalının haksız ve kötüniyetli itirazı sebebiyle icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Üniversite vekili davacının iş sözleşmesinin devamsızlık sebebiyle haklı sebeple feshedildiğini ve tazminat, cezai şart ya da herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 24.12.2012 gün ve 2012/223 E., 2012/282 K. sayılı kararında izah edildiği üzere bir idari işlem niteliğinde olan fesih işleminin hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesinin gerekli olduğu, bu denetimin de idari yargı yerince yapılması gerektiğinden yargı yolunun caiz olmadığı anlaşılmakla dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece önceki karardaki gerekçeler doğrultusunda direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davacı vekili temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, vakıf üniversitesinde öğretim üyesi ( yardımcı doçent doktor ) olarak iş sözleşmesi ile istihdam edilen davacının açtığı işçilik alacaklarına dair davanın adli yargıda mı yoksa idari yargıda mı görüleceği noktasında toplanmaktadır.
Anayasa’nın 128/1. maddesine göre “Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür”. Kamu görevlilerinin kim olduğu ise 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 4. maddesinde açıklanmış, “Kamu hizmetlerinin; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürüleceği” belirtilmiştir.
Anayasa’nın 130. maddesinde, kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabileceği, vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumlarının, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tabi olacağı kurala bağlanmıştır.
2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun Ek. 2. maddesi uyarınca “Vakıflar; kazanç amacına yönelik olmamak şartıyla ve mali ve idari hususlar dışında, akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden bu Kanunda gösterilen esas ve usullere uymak kaydıyla, Yükseköğretim kurumları veya bunlara bağlı birimlerden birini veya birden fazlasını ya da bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı olmaksızın, ekonominin ihtiyaç duyduğu alanlarda yüksek nitelikli işgücü yetiştirmek amacıyla, bu Kanun hükümleri çerçevesinde kalmak şartıyla meslek yüksekokulu kurabilir.
Bu meslek yüksekokulu, kamu tüzel kişiliğini haiz olup, Yükseköğretim Kurulunun görüşü alınarak Bakanlar Kurulu kararı ile kurulur. Kurulacak meslek yüksekokullarına, meslek ve teknik eğitim bölgesinde gereksinim duyulması esastır”. Aynı Kanununu Ek. 5. maddesine göre “Vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarının, vakıf yönetim organı dışında en az yedi kişiden oluşan bir mütevelli heyeti bulunur. Mütevelli heyet üyeleri, vakıf yönetim organı tarafından dört yıl için seçilir, süresi biten üyeler yeniden seçilebilir.
Mütevelli heyet üyelerinin yaş sınırlaması hariç Devlet memuru olma niteliklerine sahip bulunmaları ve en az üçte ikisinin lisans düzeyinde yükseköğrenim görmüş olması gerekir. Mütevelli heyet üyeleri kendi aralarından bir başkan seçer. Mütevelli heyet vakıf yükseköğretim kurumunun tüzelkişiliğini temsil eder. Vakıf yükseköğretim kurumlarının yöneticileri Yükseköğretim Kurulunun olumlu görüşü alınarak mütevelli heyet tarafından atanır.
Mütevelli heyet; vakıf yüksek öğretim kurumu yöneticilerine uygun gördüğü ölçüde yetkilerini devredebilir. Yükseköğretim kurumunda görevlendirilecek yöneticiler ve öğretim elemanları ile diğer personelin sözleşmelerini yapar, atamalarını ve görevden alınmalarını onaylar, yükseköğretim kurumunun bütçesini onaylar ve uygulamaları izler, ayrıca vakıfça hazırlanan yönetmelik hükümlerine göre diğer görevleri yürütür”.
Aynı Kanunun 31. maddesi üniversitelerde görev yapacak öğretim görevlilerinin görevlendirme şekli belirtilmiştir. Buna göre “Öğretim görevlileri; üniversitelerde ve bağlı birimlerinde bu Kanun uyarınca atanmış öğretim üyesi bulunmayan dersler veya herhangi bir dersin özel bilgi ve uzmanlık isteyen konularının eğitim – öğretim ve uygulamaları için, kendi uzmanlık alanlarındaki çalışma ve eserleri ile tanınmış kişiler, süreli veya ders saati ücreti ile görevlendirilebilirler
Öğretim görevlileri, ilgili yönetim kurullarının görüşleri alınarak fakültelerde dekanların, rektörlüğe bağlı bölümlerde bölüm başkanlarının önerileri üzerine ve rektörün onayı ile öğretim üyesi, öğretim üye yardımcısı ve öğretim görevlisi kadrolarına atanabilirler veya kadro şartı aranmaksızın ders saati ücreti veya sözleşmeli olarak istihdam edilebilirler.
Öğretim üyesi kadrolarına öğretim görevlileri en çok iki yıl süre ile atanabilirler; bu süre sonunda işgal ettikleri kadroya başvuran öğretim üyesi bulunmadığı ve görevlerine devamda yarar görüldüğü takdirde aynı usulle yeniden atanabilirler. Atanma süresi sonunda görevleri kendiliğinden sona erer. Bunların yeniden atanmaları mümkündür”. 36. maddede Öğretim elemanlarının ( ki içinde öğretim görevlileri de vardır ), üniversitede devamlı statüde görev yapacakları belirtilmiştir.
Öte yandan, Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “öğretim elemanları” başlıklı 23. maddesinin birinci fıkrasında, öğretim elemanlarının seçimi, değerlendirilmesi, seçilenlerin uygun görülen akademik unvanlarla görevlendirilmeleri ve yükseltilmelerinin yürürlükteki kanun ve yönetmelik hükümlerine uyularak vakıf yükseköğretim kurumunun yetkili akademik organlarınca yapılacağı belirtilmiş; ikinci fıkrasında ise, “Vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alacak olan akademik ve idari personelin çalışma esasları 2547 Sayılı Kanunda devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabidir. Bu personelin aylık ve diğer özlük hakları bakımından ise 4857 Sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanır.” kuralına yer verilmiştir.
Değinilen Yönetmeliğin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde, vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alan akademik ve idari personelin çalışma esaslarının, 2547 Sayılı Kanun’da Devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabi olduğu belirtilerek Anayasa’nın 130. maddesine ve 2547 Sayılı Kanun’un ilgili hükümlerine uygun bir düzenleme yapılmıştır.
Diğer bir ifadeyle, vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alan akademik personelin mesleki güvenceleri ile Devlet yükseköğretim kurumlarında görev alan akademik personelin mesleki güvenceleri arasında ayırım yapılmamış, bu yönden bilimsel özerklik ilkesine uygun bir düzenleme öngörülmüştür.
Bununla birlikte, Danıştay 8. Dairesinin 29/04/2011 gün ve E:2008/8234, K:2011/2452 Sayılı kararı ile söz konusu Yönetmelik hükmünün son cümlesinde yer alan “özlük hakları” ibaresinin iptaline karar verilmiş, bu karar İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 27/03/2014 gün ve E:2011/1493, K:2014/1351 Sayılı kararı ile onanmıştır.
Belirtilen normatif düzenlemelere göre kamu hizmeti kamu görevlisi sayılan işçilerle de yürütülebilir. Vakıf Üniversitelerine Devlet Üniversiteleri gibi ayrıcalıklar tanınması ve kamu hizmetini yapmalarının sağlanması, kamu hizmetini sağlamak için çalıştırdığı öğretim görevlilerini statü hukukuna tabi kılmaz. Normatif düzenlemelerde belirtildiği gibi mali ve idari konularda Vakıf Üniversiteleri Devlet Üniversitelerinden ayrılmış ve yönetmelik hükümleri ile açıkça öğretim elemanlarının ücret, prim, çalışma saatleri, tatil günleri ve sosyal güvenlik gibi hakları konusunda 4857 Sayılı İş Kanununa tabi olacakları belirtilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında imzalanan A. Üniversitesi Akademik Personel İş Sözleşmesi başlıklı sözleşme ile davacının Yardımcı Doçent Doktor unvanı ile Fen Edebiyat Fakültesinde çalışacağı, davacının asgari ücret alacağı, sözleşmenin 10. maddesinde öğretim elemanının sözleşme süresinden önce ayrılmak istemesi halinde kalan süreler için aldığı aylık ücretin brüt tutarı kadar ödeyeceği, buna karşılık sözleşme süresi dolmadan tek taraflı olarak işine son verilmesi halinde çalışmadığı aylıkların peşin ödeneceğinin belirtildiği, 13. maddesinde de bu sözleşmede yer almayan hususlarda 4857 Sayılı İş Kanunu ile 2547 Sayılı Kanun ve bunlara dair mevzuat, iş hukuku alanında yerleşmiş teamüller ile akademik teamüllerin uygulanacağı, 14. maddesinde ise sözleşmenin uygulanmasından ortaya çıkan ihtilafların hallinin Trabzon İş Mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkisinde olacağı düzenlenmiştir.
Bu sebeple davacı ile davalı Üniversite arasında bağıtlanan sözleşmenin bireysel iş sözleşmesi olduğu, dolayısıyla bu iş ilişkisinin özel hukuk kurallarına göre belirlenen özel hukuk ilişkisi olduğu açıktır. Davalı Vakıf Üniversitesinin, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasa’da belirtilen hükümlere tabi olması, davacının iş sözleşmesi ile çalışma olgusunu ve buna bağlı olarak İş Mahkemesi’nin görevini ortadan kaldırmaz. 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesi uyarınca uyuşmazlık, adli yargı yolunda ve iş mahkemesinde çözülmelidir.
Hal böyle olunca, yerel mahkemece Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu konu hakkında benzer makalelerimiz için tıklayın