Uyuşturucuyu Polise Kendisi teslim eden şahsın etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanması gerektiği hakkında Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/1014 e. 2018/664 karar sayılı kararı incelendiğinde kararda önemli hususlara vurgu yapılmaktadır. Buna göre ;
Uyuşturucu madde araması amacı olsun veya olmasın Durdurma işlemi bir arama işlemi değildir. Durduran kolluk görevlisi kişinin üst aramasını yapabilir. Uyuşturucuyu suçun konusu ise arama izni olmaksızın ayrıntılı arama da yapabilir. Yönetmeliğin uygulayıcıya verdiği bu yetki yönetmelik Danıştay kararı ile iptal edilmediği sürece geçerlidir ve uygulanma zorunluluğu vardır. Dolayısıyla durdurma ve suç unsuru uyuşturucunun ele geçirilme şekli sanığın iradesine dayalı değildir.
Bu noktadan hareketle sadece durdurma işleminde telaş yapıp arama olmamasına rağmen üzerindeki uyuşturucuyu polise teslim etmesi olayında bu durum sanık lehine etkin pişmanlık göstergesi olarak değerlendirilmektedir.
Ceza Genel Kurulu kararı özetinde uyuşturucuyu polise kendisi teslim eden kişi için ;
“…………..Bu ihtimaller dâhilinde somut olay incelendiğinde; kolluk görevlilerinin elinde bir arama kararı ya da yazılı arama emri bulunmadığı hususu, takip altında bulundurdukları sanığı durdurduklarında herhangi bir karar ya da emir ibraz etmemelerinden ve sanığa “Üzerinde herhangi bir suç unsuru olup olmadığını” sormalarından anlaşılmaktadır. Zira, kolluk görevlilerinin ellerinde adli arama kararı ya da yazılı arama emri bulunması hâlinde sanığa bu şekilde bir soru yöneltmeleri de beklenmeyecektir. Tutanak içeriği ve tutanak düzenleyicisi tanıkların anlatımlarından da suçun konusunu ve delilini oluşturan uyuşturucu maddelerin elde edilmesinden önce Cumhuriyet savcısından adli arama kararı ya da yazılı arama emri talep edildiğine ilişkin bir bilgi ve anlatımın bulunmadığı, kolluk görevlilerinin suç konusu uyuşturucuyu ele geçirildikten sonra Cumhuriyet savcısına olayı bildirdikleri açıktır. Kolluk görevlilerinin, sanık …’i durdurmalarından sonra Cumhuriyet savcısına haber verecekleri ve alacakları adli arama kararı ya da yazılı arama emri üzerine arama işlemini gerçekleştirecekleri ihtimali ise bir varsayımdan ibaret olup, henüz bir karar veya yazılı arama emri verilip verilmeyeceğinin belirsiz olduğu bu durum, sanık aleyhine değerlendirilemeyecektir.
Kolluk görevlilerince durdurulduğu sırada hakkında düzenlenmiş bir adli arama kararı ya da yazılı arama emri bulunmayan ve bu nedenle üzerinde arama yapılıp delil elde edilemeyecek olan sanığın, üzerindeki uyuşturucuyu görevlilere teslim etmek suretiyle suçun konusu ve delilini hukuka uygun hâle getirerek kendi suçunu ortaya çıkardığının, bu aşamaya kadar da kolluk görevlilerince gerçekleştirilen işlemlerin Cumhuriyet savcısına bildirildiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin de bulunmadığının anlaşılması karşısında; sanık hakkında TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiği kabul edilmelidir.
Şeklindeki karar ile uyuşturucuyu polise kendisi teslim eden sanığın bu durumu lehine değerlendirilmiştir.