Kanun veya yetkili makamların emri uyarınca bir şeyin saklanmasını veya varlığının aynen korunmasını sağlamak için konulan mührü kaldıran veya konuluş amacına aykırı hareket eden kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
TCK MADDE 203’ÜN GEREKÇESİ
Madde, esasta bir şeyin saklanmasını veya varlığının olduğu gibi muhafazasını sağlamak üzere, kanunun veya yetkili makamların emrine uyularak konulmuş mührün kaldırılmasını cezalandırmaktadır. Gerçekten bu gibi hâllerde mührün konulmasının esas nedeni, durumun aynen muhafazasını sağlamaktır. Oysa uygulamada, mühre dokunulmaksızın, durumun değiştirilmemesi hususundaki emre aykırı faaliyetlerin sürdürüldüğü görülmektedir. Bu durumu da ceza yaptırımı ile karşılamak üzere, madde metninde “konuluş amacına aykırı hareket eden” kimsenin de aynı yaptırıma tâbi kılınacağı açıklanmıştır. Böylece örneğin mühür altına alınan nizamlara aykırı inşaat faaliyetine mühre dokunmaksızın devam edilmesi, mührün fekki gibi ceza yaptırımına tâbi olacaktır.
TCK MADDE 203 İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
Yargıtay13. Ceza Dairesi
Esas : 2015/4226Karar : 2017/9372Karar Tarihi : 25.09.2017
Mahkemece, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iadesinden önce verilen 23.06.2010 tarihli hüküm ile sanık hakkında karşılıksız yararlanma suçundan beraat kararı verildiği ve bu kararın temyiz edilmeyerek kesinleştiğinin anlaşılması karşısında; karşılıksız yararlanma suçundan verilen 19.06.2013 gün ve 2013/65 E. 2013/432 K. sayılı beraat kararları hukuki değerden yoksun ve yok hükmünde olduğundan, hukuken varlık kazanmayan bir kararın da temyiz davasına konu edilmesi mümkün olmadığından, katılan vekilinin, yeniden verilen beraat kararına dair 2. hükme yönelik, konusu bulunmayan temyiz isteminin 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi yollaması ile 317. maddesi uyarınca REDDİNE,2-)Sanığın mühür bozma suçundan verilen 23.06.2010 tarih 2010/143E- 2010/387K sayılı hükme yönelik temyiz talebinin incelenmesinde; Mühür bozma suçunun fiil öğesi bağlamında hukuka aykırılık unsurunun oluşması için, mühürleme yetkisinin kanuni dayanağının bulunmasının zorunlu olduğu, elektrik idaresinin ise özelleştirildiği bu sebeple kayıt dışı elektrik kullanımının engellenmesini sağlayan mühürlemenin kamu güvencesine haiz olmadığı, ilgili kanunlarda özel şirketlere mühürleme yetkisi verildiğine ve buna aykırı davrananlar hakkında TCK’nın 203. maddesi hükümlerinin uygulanacağına dair bir hükme yer verilmediği, buna göre özel hukuk tüzel kişisinin kamusal yetki kullanma hakkı olmadığından, Anayasa ve Kanuna dayalı kamusal yetkiyi kullanan bir makam tarafından konulmuş mühürleme güvencesinin özelleştirme sebebiyle sona erdiği bu sebeple sanığa yüklenen “mühür bozma” suçunun unsurları oluşmadığı gözetilmeden, sanığın atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeple tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 25.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay13. Ceza Dairesi
Esas : 2015/3467Karar : 2017/1053Karar Tarihi : 09.02.2017
1- Sanık hakkında karşılıksız yararlanma suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde; Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre katılan vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,2- Sanık hakkında mühür bozma suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;5237 Sayılı TCK’nın 203/1. maddesinde düzenlenen mühür bozma suçunun şekli bir suç olması ve mührün konuluş amacına aykırı davranılması durumunda da oluşması, iddianamede yargılamaya konu sayacın 16.03.2011 tarihinde katılan kurum görevlileri tarafından mühürlenip elektriğin kesildiğinin belirtilmiş olması ve sanık hakkında aynı suç nedeniyle … Başsavcılığı’nın iddianamesiyle açılmış olan aynı … 2011/1373 Esas sayılı dosyasında yargılama yapıldığının anlaşılması, farklı tarihlerde işlenen mühür bozma suçlarının, düzenlenen ilk iddianame tarihine kadar zincirleme şekilde tek mühür bozma suçunu oluşturabileceği hususları da dikkate alınarak, gerçeğin şüpheye yer vermeyecek şekilde açığa çıkartılması, zincirleme suç hükümlerinin uygulama yerinin tespiti ile varsa mükerrer cezalandırılmanın önüne geçilmesi yönüyle, tespit edilen bahse konu dava dosyasının ve varsa başka yakın tarihli eylemlere dair dosyaların ilgili yerlerden getirtilip incelenerek zapta geçirilmesi, gerektiğinde birleştirilmeleri hususunun düşünülmesi, mümkün olmadığı taktirde bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dosya içine konulmasından sonra, gerekli görülürse tutanak tanıklarının da dinlenilmesi ile birlikte sanığın olayın meydana gelmesindeki sorumluluğu ve mühürleme amacını ortadan kaldıracak şekilde herhangi bir davranışı bulunup bulunmadığı da araştırılıp değerlendirilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 09.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi. Madde, esasta bir şeyin saklanmasını veya varlığının olduğu gibi muhafazasını sağlamak üzere, kanunun veya yetkili makamların emrine uyularak konulmuş mührün kaldırılmasını cezalandırmaktadır. Gerçekten bu gibi hâllerde mührün konulmasının esas nedeni, durumun aynen muhafazasını sağlamaktır. Oysa uygulamada, mühre dokunulmaksızın, durumun değiştirilmemesi hususundaki emre aykırı faaliyetlerin sürdürüldüğü görülmektedir. Bu durumu da ceza yaptırımı ile karşılamak üzere, madde metninde “konuluş amacına aykırı hareket eden” kimsenin de aynı yaptırıma tâbi kılınacağı açıklanmıştır. Böylece örneğin mühür altına alınan nizamlara aykırı inşaat faaliyetine mühre dokunmaksızın devam edilmesi, mührün fekki gibi ceza yaptırımına tâbi olacaktır.