Mülteci kelimesi Türkçe’de “bir yere kaçan, iltica eden” anlamına gelir.
Arapça lcˁ kökünden gelen multacī ملتجي z “bir yere kaçan, iltica eden” sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça ilticāˀ إلتجاء z “sığınma” sözcüğünün iftiˁāl vezni (VIII) failidir. Daha fazla bilgi için iltica maddesine bakınız.
Mülteci kelimesi tarihte bilinen ilk kez Meninski, Thesaurus (1680) eserinde yer almıştır.
Mülteci kelimesi Türkçe’de “” anlamına gelir.
Mülteci kelimesi Türkçe’de “Sığınmacı.” anlamına gelir.
Göç ve İltica Nedir?
Genellikle göçmen, sığınmacı, mülteci gibi terimler sıklıkla birbirleri yerine kullanılmaktadır. Çünkü geçmişte uluslararası antlaşmalarla düzenlenmiş olan bu kavramlar, toplumsal dönüşümlerle birlikte ülkeler özelinde yeniden değerlendirilmiştir. Ancak göç ve iltica terminolojisinde bu kavramların tanımları açık ve nettir.
Mülteci kavramı, BM Mültecilerin Hukuki Durumuna İlişkin Sözleşme ile uluslararası anlamda tanımlanmıştır. Dini, ırkı, milliyeti, siyasi görüşü gibi sebeplerle zulüm göreceğine dair haklı korku taşıyan kişileri kapsar. Buna dayanarak ülkesinden ayrılan, geri dönemeyen veya geri dönmek istemeyen kişi mültecidir.
Sığınmacı kavramı, mülteci tanımında olduğu gibi uluslararası koruma arayan kişidir. Ancak talepte bulunduğu ülkede henüz başvurusu sonuçlandırılmamıştır. Yani iltica eden sığınmacıya henüz resmi olarak mülteci statüsü verilmemiştir. Yukarıda bahsi geçen sözleşmede göçmenin resmi tanımı yapılmamıştır. Ancak göçmen genel anlamda; göçün nedeninden veya statüsünden bağımsız olarak başka bir ülkeye taşınan kişidir.
İltica kavramı, Türk Dil Kurumu tarafından sığınma hakkı ifadesini tanımlamak için kullanılır. Kişinin iltica edebilmesi, dolaysıyla sığınmacı olabilmesi için ülkesinde ayrımcılığa maruz kalıyor olması gerekçe gösterilir. Yani göç ve iltica arasındaki temel ayrım, yer değişikliği nedenine ilişkin farklılıktır. Göç kavramı, taşınma nedenine ve göçmenin statüsüne bakılmaksızın değerlendirilir.
Göç ve İltica Hukuku Nedir?
Dünyada rızai veya zorunlu göçlerin sayısının artması, bu alanda yeni araştırmalar ve çalışmalar yapılmasını gerektirmiştir. Türkiye’de uluslararası iltica sistemi “Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu” mevzuatındaki düzenlemelere göre belirleniyor. Ancak göç ve iltica hukuku çok daha derin bir konu.
1951 Cenevre Sözleşmesi, 1967 Protokolü, Uluslararası İş Gücü Kanunu, Sığınmacıların Çalışma Hakkı gibi etmenler bulunmakta. Ayrıca geçici koruma, ikincil koruma, şartlı mülteci gibi çok sayıda ayrım yapılıyor. Göç ve iltica hukuku, tüm bu alanlardaki düzenlemeleri inceleyerek süreçlerin yasalara uygun şekilde yürütülmesini destekliyor.
Göç ve İltica Avukatının Hizmetleri Nelerdir?
Göç ve iltica avukatı, ülke değiştirme sürecinin tüm aşamalarında göçmen veya sığınmacının haklarını korumak için çalışır. Tüm sürecin ve prosedürlerin mevzuata uygun şekilde yürütülmesini sağlar. Göç veya iltica edilen ülkelerdeki yasal dayanaklar hakkında araştırmalar yapar. Göç ve iltica avukatının başlıca görev ve hizmetlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
- Sığınma talebinde bulunulan ülke tarafından verilen sınır dışı edilme kararlarına (deport kararı) itiraz edilmesi,
- İltica başvurusu mülakatlarına ilişkin hazırlık yapılması, gerekçeleri içeren dosyanın hazırlanması,
- İltica başvurusunun reddedilmesi halinde karara itiraz edilmesi ve kararın incelenmesinin talep edilmesi,
- Süresiz oturma izni, çifte vatandaşlık gibi hakların elde edilebilmesi konusunda destek sunulması,
- Uluslararası hukuki koruma talebi yapılması ve sürdürülmesi,
- Vize veya ikamet izni başvuruları konusunda danışmanlık hizmeti verilmesi,
- İdari gözetim kararı verilmesi halinde itiraz işlemlerinin gerçekleştirilmesi,
- Adalete erişim hakkı çerçevesi içerisinde karşılaşılan sorunlara karşı hakların savunulması,
- Göç ve iltica, ülkeler ve uluslararası kanunlar çerçevesinde değerlendirilen, içerisinde pek çok detay barındıran alanlardır. Bu alanda yapılan çalışmalara her geçen gün bir yenisi eklenmektedir. Dolayısıyla göç ve iltica avukatının da görev ve sorumlulukları yenilenmekte, kapsamı giderek genişlemektedir.
Mülteci Hukuku Geri Gönderme Yasağı
6458 sayılı kanunun 9. maddesinde geri gönderme yasağı düzenlenmiştir. Buna göre;
Genel Müdürlük, gerektiğinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşlerini alarak, kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından Türkiye’ye girmesinde sakınca görülen yabancıların ülkeye girişini yasaklayabilir.
Türkiye’den sınır dışı edilen yabancıların Türkiye’ye girişi, Genel Müdürlük veya valilikler tarafından yasaklanır.
Türkiye’ye giriş yasağının süresi en fazla beş yıldır. Ancak, kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından ciddi tehdit bulunması hâlinde bu süre Genel Müdürlükçe en fazla on yıl daha artırılabilir.
Vize veya ikamet izni süresi sona eren ve bu durumları yetkili makamlarca tespit edilmeden önce Türkiye dışına çıkmak için valiliklere başvuruda bulunup hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancılara, idari para cezalarını ödemiş olmaları ve Bakanlıkça belirlenen ihlal sürelerini aşmamaları kaydıyla, Türkiye’ye giriş yasağı kararı alınmayabilir.
56 ncı madde uyarınca Türkiye’yi terke davet edilenlerden, süresi içinde ülkeyi terk edenler hakkında giriş yasağı kararı alınmayabilir.
Genel Müdürlük, giriş yasağını kaldırabilir veya giriş yasağı saklı kalmak kaydıyla yabancının belirli bir süre için Türkiye’ye girişine izin verebilir.
Kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı sebebiyle Genel Müdürlükçe; idari para cezaları ve kamu alacakları sebebiyle ise valiliklerce yabancıların ülkeye kabulü ön izin şartına bağlanabilir.
Mülteci Hukukunda ikamet izni
İkamet izni Türkiye’de, vizenin veya vize muafiyetinin tanıdığı süreden ya da doksan günden fazla kalacak yabancıların ikamet izni almaları zorunludur. İkamet izni, altı ay içinde kullanılmaya başlanmadığında geçerliliğini kaybeder. İkamet izni ve uluslararası koruma ile ilgili Eskişehir yabancılar avukatı ekibimizden bilgi alabilirsiniz.
İkamet İzni Çalışmaları
- Kısa Dönem İkamet İzni,
31 inci maddenin birinci fıkrasında sayılan gerekçelerden biri veya birkaçını ileri sürerek talepte bulunmak ve bu talebiyle ilgili bilgi ve belgeleri ibraz etmek gerekir. Genel sağlık ve güvenlik standartlarına uygun barınma şartlarına sahip olmak. İstenilmesi hâlinde, vatandaşı olduğu veya yasal olarak ikamet ettiği ülkenin yetkili makamları tarafından düzenlenmiş adli sicil kaydını gösteren belgeyi sunmak gerekir. Türkiye’de kalacağı adres bilgilerini vermek gerekir.
- Aile İkamet İzni,
Türk vatandaşlarının, 5901 sayılı Kanunun 28 inci maddesi kapsamında olanların veya ikamet izinlerinden birine sahip olan yabancılar ile mültecilerin ve ikincil koruma statüsü sahiplerinin;
a) Yabancı eşine,
b) Kendisinin veya eşinin ergin olmayan yabancı çocuğuna,
c) Kendisinin veya eşinin bağımlı yabancı çocuğuna, her defasında üç yılı aşmayacak şekilde aile ikamet izni verilebilir. Ancak, aile ikamet izninin süresi hiçbir şekilde destekleyicinin ikamet izni süresini aşamaz
- Öğrenci İkamet İzni,
Türkiye’de bir yükseköğretim kurumunda ön lisans, lisans, yüksek lisans ya da doktora öğrenimi görecek yabancılara öğrenci ikamet izni verilir
- Uzun Dönem İkamet İzni,
Türkiye’de kesintisiz en az sekiz yıl ikamet izniyle kalmış olan ya da Bakanlığın belirlediği şartlara uyan yabancılara, Bakanlığın onayıyla valilikler tarafından süresiz ikamet izni verilir
- İnsani İkamet İzni,
6458 sayılı kanunun 48. maddesinde aranan şartların varlığı halinde insani ikamet izni alınabilir. Mülteci hukuku ile ilgili yabancılar avukatından bilgi alabilirsiniz.
- İnsan Ticareti Mağduru İkamet İzni,
Mülteci hukukuna göre İnsan ticareti mağduru olduğu veya olabileceği yönünde kuvvetli şüphe duyulan yabancılara, yaşadıklarının etkisinden kurtulabilmeleri ve yetkililerle iş birliği yapıp yapmayacaklarına karar verebilmeleri amacıyla valiliklerce otuz gün süreli ikamet izni verilir.
Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın
Aklınıza takılan tüm soruları sorabilirsiniz. Yorum yapmaktan çekinmeyin.