Doktor Hatasına Dayalı Tazminat Davasında Faizin Başlangıç Tarihi, Islahla Arttırılırsa Hangi Tarihten Faize Hükmedileceği
Doktor Hatasına Dayalı Tazminat Davasında Faizin Başlangıç Tarihi, Islahla Arttırılırsa Hangi Tarihten Faize HükmedileceğiDanıştay 15. Daire Başkanlığı
Esas : 2018/1822Karar : 2018/5887 Karar Tarihi : 19/06/2018
“İçtihat Metni”
İstemin Özeti :Danıştay Onbeşinci Dairesi’nin 21/12/2017 tarih ve E:2017/100, K:2017/7696 sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.Düşüncesi : Davalı tarafın karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile, İdare Mahkemesi kararının artırılan maddi tazminat miktarına uygulanan faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmının bozulmasına, sair karar düzeltme istemlerinin ise reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; davalı tarafın karar düzeltme istemi kısmen kabul edilerek, Dairemizin 21/12/2017 tarih, E:2017/100, K:2017/7696 sayılı kararı arttırılan tazminat miktarına yürütülen faizin başlangıç tarihi açısından kısmen kaldırılarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki belgeler incelendikten sonra temyiz istemi yeniden incelenmek suretiyle işin gereği görüşüldü:Dava; davacının 02.09.2005 tarihinde geçirdiği kaza neticesinde … Devlet Hastanesi’ne getirildiği ve 06.09.2005 tarihinde yapılan ameliyat sonrasında idarenin hizmet kusurundan dolayı belden aşağısının felç olduğu belirtilerek uğranıldığı ileri sürülen malullükten dolayı 150.000-TL kazanç kaybı, 150.000-TL bakım gideri, 40.000-TL bez ve eldiven gideri olmak üzere toplam 340.000-TL maddi ve 100.000-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 06.09.2005 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece tazminine hükmedilmesi ve tıp biliminde davacının tedavisi ile ilgili olarak ileri yıllarda geliştirilebilecek tedavilerin sınırsız, şartsız ve bedelsiz olarak davalı idare tarafından sağlanmasına, zorunlu fizik tedavisinin evinde aralıksız ve bedelsiz olarak sağlanmasına, psikolojik tedavisinin evinde bedelsiz olarak sağlanmasına, davacı durumunda olan hastalar için özel olarak üretilen, dış mekanlarda kullanılabilen son teknolojik özelliklere sahip tekerlekli, akülü, evde ve dışarıda rahat hareket edebilmesini sağlayan merdiven inip çıkabilen, hastayı yükseltip alçaltabilen mekanizmaya sahip sandalye ve aracın bedelsiz olarak davacıya teslimine, hayatı boyunca bu durumundan kaynaklanan komplikasyonların tedavisinin bedelsiz ve şartsız olarak davalı idare hastanelerinde yapılması yolunda karar verilmesi istemiyle açılmıştır.İdare Mahkemesi’nce; hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulunun 20.02.2008 günlü ve 1144 nolu raporunda, Op. Dr. ‘nun ameliyatı hatalı endikasyonla yapması nedeniyle, ameliyat sırasındaki özensizliği nedeniyle davalı idare olan … Devlet Hastanesi’ndeki işlemlerin tıp kurallarına uygun olmadığı gerekçesiyle malullükten dolayı 150.000-TL kazanç kaybı, 150.000-TL bakım gideri, 40.000-TL bez ve eldiven gideri olmak üzere toplam 340.000-TL maddi tazminat isteminin ve 70.000-TL manevi tazminat isteminin kabulü ile anılan meblağın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi, miktar belirtmeyen geleceğe yönelik talepleri yönünden ise; tam yargı davalarında tazminat miktarının,eğer miktar belirtilemiyorsa nedenlerinin net olarak belirtilmesi şart olmasına rağmen yukarıda belirtilen hususların miktar olarak belirtilmemesi karşısında bu istemlerin tazmini cihetine gidilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle miktar olarak belirtilmeyen bu tazminat istemlerinin incelenmeksizin reddi yolunda karar verilmiştir.İdare Mahkemesi’nin bu kararı, Dairemizin 17/09/2014 tarih, E:2013/3847; K:2014/6182 sayılı kararı ile onanmış ise de; davacı tarafça sunulan 29/12/2014 havale tarihli karar düzeltme dilekçesinde, düzeltme talebinin yanında 2577 sayılı Kanunun 6459 sayılı Kanun ile değişik 16/4 maddesi uyarınca talep edilen maddi tazminat miktarının 69.420-TL daha artırılması üzerine Dairemizin 30/05/2016 tarih, E:2015/935, K:2016/3894 sayılı kararı ile tararfların ve davalı yanında müdahilin karar düzeltme istemlerinin reddine, 6459 sayılı Yasa ile değişik 16.maddesine göre artırılan maddi tazminat miktarı ile ilgili olarak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bunun üzerine;İdare Mahkemesince, davacı tarafın miktar artırım isteminin kabulüne, artırılan 69.420-TL maddi tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmiş ve Dairemizin 21/12/2017 tarih, E:2017/100; K:2017/7696 sayılı kararı ile de anılan karar onanmıştır.Davalı idare ve davalı yanında müdahil tarafından, İdare Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek Dairemizin onama kararı kaldırılarak, İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinde “İvedi yargılama usulü hariç olmak üzere bu Kanunla idari yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümler, 2576 sayılı Kanunun, bu Kanunla değişik 3 üncü maddesine göre kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen kararlar hakkında uygulanır. Bu tarihten önce verilmiş kararlar hakkında, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yollarına ilişkin hükümler uygulanır.” hükmüne yer verilmiş;2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanunu’nun 6545 sayılı Kanunla ilga edilmeden önce yürürlükte bulunan “Kararın Düzeltilmesi” başlıklı 54. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay dava dairelerince verilen kararlar hakkında bir defaya mahsus olmak üzere taraflarca; a) Kararın esasına etkisi olan iddia ve itirazların kararda karşılanmamış olması, b) Bir kararda birbirine aykırı hükümlerin bulunması, c) Kararın usul ve Kanuna aykırı bulunması, d) Hükmün esasını etkileyen belgelerde hile ve sahtekarlığın ortaya çıkmış olması hallerinde kararın düzeltilmesinin istenebileceği hükmüne yer verilmiş olup, bu maddenin 2. fıkrasında da Danıştay dava dairelerinin kararın düzeltilmesi isteminde ileri sürülen sebeplerle bağlı oldukları kurala bağlanmıştır.Dosyadaki belgeler ile iddiaların incelenmesinden; düzeltme istemine konu Dairemiz kararının arttırılan maddi tazminat miktarına yürütülecek faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmı dışındaki bölümlerinin hukuk ve usule uygun olduğu, düzeltilmesini gerektirecek bir halin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.İdare Mahkemesi kararının miktar arttırım dilekçesi ile arttırılan tazminat miktarına idareye başvuru tarihinden itibaren faiz işletilmesine ilişkin kısmına onayan Dairemiz kararının, bu kısmına yönelik karar düzeltme istemi incelenecek olursa;Bilindiği üzere tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun’un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.” cümlesi eklenmiştir.Nitekim, 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (tasarının 3.maddesi) gerekçesinde, “AİHM, devletin sorumluluğuna ilişkin tazminat davalarında, davacıların yargılamanın yavaş işlemesinden doğan zararlarını ortadan kaldıracak yeterli bir çözüm bulunmadığı yönünde ülkemiz aleyhinde ihlal kararları vermektedir. Düzenlemeyle, idarî yargıda açılan tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılama hakkının ihlali olarak kabul edilmesi sebebiyle, nihai karar verilinceye kadar ıslah suretiyle talep edilen tazminat miktarını arttırma hakkı tanınmaktadır.” ifadesine yer verilmiştir.Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanuna göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer alıp, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibariyle yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
2577 sayılı Kanunda, tam yargı davalarında, dava dilekçesindeki miktarın artırımına olanak tanıyan düzenleme uyarınca, davanın kabul edilmesi halinde artırılan tazminat miktarı yönünden ise faize, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren hükmedilmelidir.Dosyanın incelenmesinden, dava dilekçesi ile 340.000-TL olarak talep edilen maddi tazminat miktarı 29/12/2014 havale tarihli karar düzeltme dilekçesi ile 69.420-TL daha artırılmış, anılan dilekçe 05/01/2015 tarihinde davalı idareye tebliğ edilmiştir.Bu durumda, İdare Mahkemesi’nce miktar artırım dilekçesi ile artırılan 69.420-TL maddi tazminata, miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 05/01/2015 tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken, idareye başvuru tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesinde hukuken isabet görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, davalı tarafın karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile Dairemizin 21/12/2017 tarih, E:2017/100; K:2017/7696 sayılı kararının arttırılan tazminat miktarına yürütülecek faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmı kaldırılarak, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca İdare Mahkemesi’nin 19/10/2016 tarih ve E:2016/935; K:2016/987 sayılı kararının arttırılan tazminat miktarına yürütülecek faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmının BOZULMASINA, sair karar düzeltme istemlerinin ise REDDİNE, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 19/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.