TMK MADDE 541 – Sözlü Vasiyetin Hükümden Düşmesi4. Sözlü Vasiyetc. Hükümden Düşme
Mirasbırakan için sonradan diğer şekillerde vasiyetname yapma olanağı doğarsa, bu tarihin üzerinden bir ay geçince sözlü vasiyet hükümden düşer.
TMK MADDE 541’İN GEREKÇESİ
Yürürlükteki Kanunun 488 inci maddesini karşılamaktadır. Maddenin kenar başlığı değiştirilerek arılaştırılmak suretiyle yeniden kaleme alınmıştır. Hüküm değişikliği yoktur.
TMK MADDE 541 İLE İLGİLİ YARGITAY KARARI
Yargıtay3. Hukuk Dairesi
Esas : 2013/11441Karar : 2013/15805Karar Tarihi : 12.11.2013
MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin tenfizi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
KARAR
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı dilekçesinde; murisi …. düzenlediği, 16.05.1994 tarihli vasiyetnamesi ile, tüm malvarlığını kendisine bıraktığını, vasiyetnamenin açılıp okunduğunu, davalının tenkis davası açtığını; ancak, takipsizlik nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verildiğini; bu nedenle vasiyetnamenin tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı duruşmadaki beyanında; davanın reddini istemiş, mirasçı olarak saklı payının bulunduğunu belirtmiştir.Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan davada; mahkemenin görevsizliği cihetine gidilmiş, dava dosyası Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.Mahkemece; açılan davanın kabulüne, vasiyetnamenin tenfizine, ….. kain vasiyetçi adına tapuda kayıtlı taşınmazlar ile …. veraset ilamına göre davacı hissesine düşecek payın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Davada, vasiyetnamenin yerine getirilmesi ve vasiyete konu yerlerin davacı adına tapuya tescili talep edilmiştir.Vasiyetname, muayyen mal vasiyeti niteliğinde olmayıp, mirasçı atamaya ilişkindir (TMK. md. 516). MK. Md.600 uyarınca muayyen mal vasiyetinde vasiyet alacaklısı kişisel bir istem hakkı kazanır ve bu hak dava yoluyla talep edilebilir. Uygulamada bu dava vasiyetin tenfizi davası olarak anılmaktadır. Medeni Kanunun 600. maddesi muayyen mal vasiyetini kapsayıp mirasçı atanmasını kapsamaz (Nitekim değişiklik öncesi medeni kanun 541 metninde “kendisine muyyen bir şey vasiyet edilen kimse” ifadesi kullanılmaktadır). Atanmış mirasçılarda ise miras, mirasbırakanın ölümü ile kazanılır (TMK. md.599/3).
Mirasçı atanan kişi mirasbırakanın ölümü ile tereke üzerinde doğrudan ve kendiliğinden bir ayni hak kazanır. Bu durumda, miras bırakandan intikal eden ayni hakların, atanmış mirasçı adına tescili için vasiyetnamenin yerine getirilmesi davasına, dolayısıyla mahkeme hükmüne ihtiyaç yoktur. Atanmış mirasçıya, buna ilişkin mirasçılık belgesi verilmesi (TMK. md.598/2) yeterli olup, bu nitelikteki belge ile ayni hakların bu kişi adına tapuda (resmi senet düzenlenmeksizin tescili) mümkündür (….Yukarıda açıklandığı üzere davacı TMK 598/2 uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesinden veraset ilamı alarak aynı sonuca ulaşabilecektir.O halde, mahkemece; davanın, hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne ilişkin karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerekmiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.