MEMURA, SORUŞTURMA YAPILMASINI SAĞLAYAN MUHATAP İLE CEZA VEREN AYNI KİŞİ OLAMAZ
Danıştay
12. Daire
Esas : 2012/1628
Karar : 2015/5003
Karar Tarihi : 06/10/2015
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesince verilen … tarihli ve … sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkiminin Düşüncesi : Kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:Dava, …. İl Sağlık Müdürlüğü’nde personel şube müdürü olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/A-h maddesi uyarınca uyarma cezasıyla tecziyesine dair 04/02/2011 tarih ve 3288 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.İdare mahkemesince, davacıya isnat edilen fiilin, soruşturma raporunda yer alan belgelere ve tanıkların ifadelerine göre sübut bulduğu anlaşıldığından davacının uyarma cezası ile tecziye edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.657 sayılı Devlet Memurları Kanunu‘nun 125/A-h maddesinde, “Görevin işbirliği içinde yapılması ilkesine aykırı davranışlarda bulunmak” fiili, uyarma cezasını gerektiren fiiller arasında sayılmışır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının, il sağlık müdürü başkanlığında müdür yardımcıları, şube müdürleri ve birim sorumluları ile 29.11.2010 tarihinde yapılan rutin haftalık değerlendirme toplantısında il sağlık müdürüne karşı küçük düşürücü ve saygı sınırını aşan hal ve tavırlar sergilediği iddiasına ilişkin olarak düzenlenen disiplin soruşturma raporunda, davacının 29.11.2010 tarihinde yapılan toplantıda il sağlık müdürüne yüksek ses tonuyla konuşarak toplantı havasını gerdiği, toplantı maksadı olan eşgüdümü engelleyerek toplantıdan verim alınmamasına neden olduğu ve görevin işbirliği içinde yapılmasına aykırı davranışlarda bulunduğundan bahisle 657 sayılı Kanun‘un 125/A-h maddesi uyarınca cezalandırılmasının teklif edildiği, bu teklif uyarınca davacının uyarma cezası ile cezalandırılması üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler.
Bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar pozitif olarak mevzuatla belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır.
Disiplin kurulları ve disiplin amirleri tarafından verilen disiplin cezalarının sağlıklı ve objektif olması, disiplin amirleri ve disiplin kurulları üyelerinin olayı objektif değerlendirmesiyle mümkün olduğundan, disiplin hukukunda, hakkında soruşturma yürütülen kişilerle arasında husumet bulunan, soruşturmada taraf pozisyonunda olan ve soruşturmayı yürüten kişilerin disiplin amiri sıfatıyla ya da disiplin kurulu üyesi olarak tesis edilecek disiplin cezası işlemine katılamayacakları kabul edilmektedir.
Bakılan davada, dava konusu disiplin cezasını veren ve disiplin amiri konumunda olan il sağlık müdürüne karşı davacı tarafından, 29.11.2010 tarihinde yapılan toplantıda kendisine karşı yüksek ses tonuyla konuşarak toplantı havasını gerdiği, toplantı maksadı olan eşgüdümü engelleyerek toplantıdan verim alınmamasına neden olduğu ve görevin işbirliği içinde yapılmasına aykırı davranışlarda bulunduğundan bahisle il sağlık müdürü söz konusu olaya ilişkin olarak soruşturma yapılması için sağlık müdür yardımcılarından birini görevlendirilmek üzere valilik onayına sunduğu, görevlendirilen kişinin hazırladığı rapor sonucu getirilen teklif doğrultusunda yine bizzat il sağlık müdürü tarafından savunma alınarak dava konusu işlemi tesis ettiği anlaşılmakta olup, bu soruşturmanın açılmasını isteyen, bir başka ifadeyle davacıya isnat edilen fiilin muhatabı olan ve hakkında soruşturma yapılmasını isteyen kişi ile söz konusu soruşturma sonucu ceza veren kişinin aynı olması objektif ve tarafsız değerlendirmeyi olumsuz yönde etkileyeceğinden, dava konusu işlemde bu yönden hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu duruma göre, yukarıda belirtilen husus dikkate alınmadan davanın reddi yönünde hüküm kuran idare mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın idare mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 06/10/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Bu konu hakkındaki benzer makalelerimiz için tıklayın