Gazete Haberinin İcap Niteliği ve Yapı Ortaklığı Üyesinin Tescil Davası
Gazete Haberinin İcap Niteliği ve Yapı Ortaklığı Üyesinin Tescil DavasıT.C.YargıtayHukuk Genel Kurulu
Esas No : 2012/167Karar No : 2012/399Karar Tarihi : 15.6.2012
Taraflar arasındaki “Tapu iptali ve tescil olmadığı taktirde tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sakarya 1.Asliye Hukuk (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesince tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair verilen 28.04.2011 gün ve 2010/238-2011/247 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin 11.07.2011 gün ve 8211-9086 sayılı ilamı ile;
(…Dava, üye olunan yapı ortaklığı nedeniyle tapu iptali ve tescil, ikinci kademedeki istek tazminat taleplerine ilişkindir.
Davalı, yapılan ödeme tutarının doğru olduğunu, davacının dairesinde oturduğunu, dairenin bedelini ödemesi halinde taşınmazın tapusunun verileceğini belirtmiştir.
Mahkemece, tapu iptali ve tescil davasının kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin işin bedeline ilişkin 7.maddesinde “maliyetler Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünün belirlediği fiyatlardan %25 daha düşük olacaktır” hükmü bulunduğundan, temlik işlemine konu işin bedelinin bu hüküm uyarınca belirlenmesi gerekir. Bilirkişiler, 13.08.2009 tarihli raporlarında bu fiyatı 60.672,00 TL olarak saptamıştır. Ancak, davalı ilan yoluyla icabında (önerisinde) konut satış bedelini 37.000,00 TL olarak kabul etmiştir. Davacının yaptığı ödemeler tutarı 22.250 TL olduğuna göre (37.000,00 TL-22.250.00 TL)=11.250 TL eksik ödenen miktarın davalıya ödenmek üzere davacı tarafından depo ettirilmesi gerekmektedir. Mahkemece bu husus gözetilmeden davacıya 27.783 depo ettirilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 31.07.2006 tarihli yapı ortaklığına kabul sözleşmesi nedeni ile ödenmeyen bir kısım borcun varlığı tespit edilirse bunun da depo edilmesi koşuluyla tapu iptali ve tescil, ikinci kademedeki istek tazminat taleplerine ilişkindir
Mahkemenin, taraflar arasındaki sözleşmenin bedele ilişkin 7. maddesi hükmünü esas alarak bir değerlendirme yapan bilirkişi raporunu benimseyerek tapu iptali ve tescili davasının kabulüne dair verdiği karar, davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; yerel mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.
Direnme hükmünü davacı vekili, temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davaya konu bağımsız bölüm niteliğindeki taşınmaz bedelinin yerel gazete haberindeki miktara göre mi yoksa taraflar arasındaki sözleşme hükmü dikkate alınarak mı belirlenmesi gerektiği, noktasında toplanmaktadır.
Bu noktada, yerel gazetede çıkan haberin hukuki niteliğinin belirlenmesinden önce “icap” hakkında genel bir açıklama yapılmasında yarar vardır.
İcap, bir akdi meydana getirmek amacı ile bir şahsın teklifini ihtiva eden ve karşı tarafa yöneltilen bir irade beyanıdır. İcap, kural olarak belirli bir veya birkaç kişiye yöneltilebileceği gibi, genele de yöneltilebilmesi mümkündür.
Bir beyanın, akdin yapılmasına olanak veren bir icap mı, yoksa bir icaba davet mi olduğunu tesbit, söz konusu beyanın yorumuna bağlıdır.
Bu konuda irade beyanlarının yorumunda başvurulan ve genel kabul gören güven teorisi ışığında gerek beyanda bulunanın beyanının içeriğine, gerekse beyanın yapıldığı hal ve şartlara bakılarak bir sonuca varılır.
Nitekim, 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) m.7/f.1’de şu hüküm yer almaktadır: “İcabı dermayan eden kimse bu baptaki hakları mahfuz olduğunu sarahaten beyan eder, yahut akdi iltizam etmemek niyetinde olduğu gerek halin muktezasından gerek işin hususi mahiyetinden istidlal olunursa, icap, lüzum ifade etmez.”
İcap, karşı tarafa (muhataba) akdi kurma olanağını verir ve icapta bulunan buna engel olamaz. Böyle bir etkinin meydana gelebilmesi için, icabın hukuki işlemlerde aranan geçerlilik şartlarını haiz olması ve yapılacak akdin esaslı unsurlarını taşıması gerekir. Yapılan beyanın akdin esaslı unsurlarını taşımaması bir icap değil, icaba davette bulunma niyetinden de ileri gelebilir (Oğuzman/Öz:Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Filiz Kitabevi, İstanbul 1995 Sahife:47-51).
Somut olaya gelince; davacı ile davalı arasındaki sözleşme 31.07.2006 başlangıç tarihli olup, sözleşmenin bedele ilişkin 7.maddesi “…maliyetler Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü’nün belirlediği fiyatlardan % 25 daha düşük olacaktır” hükmü içermektedir.
Öte yandan, 14 Aralık 2006 tarihli yerel gazetede çıkan haberde “37 bin YTL’ye konut” başlığı altında “Adapazarı Tekeler Mahallesi Çevreyolu üzerinde kurulan Ç. Konut Yapı Ortaklığı sayesinde, 900 kişi 3 yıl içinde toplam 37 bin YTL’ye(37 Milyar) ev sahibi olacak.” denilmiş; haberin devamında ise “Tank Palet Fabrikasından işçi emeklisi olan ve yıllardır kooperatifçilik yapan N. Ataşen, yapı ortaklığı adı altında kurduğu sistem ile 10 bin YTL’si peşin, kalanı ise 3 yılda her ay ödemeli olarak 900 kişiyi ev sahibi yapmayı hedefledi. Çevreyolu üzerinde bodrum üstü iki kat olarak yapılan 125 m² büyüklüğündeki üç oda bir salondan oluşan konutların ilk bölümünü Mayıs 2007’de, ikinci bölümünü ise Ağustos 2008’de teslim edeceklerini belirten Ataşen, ‘Şu anda 900 kişi konut için başvurdu. Yerlerimiz tümüyle doldu. 31-25 ve 37 Bin YTL’ye kadar üyelerimizi ev sahibi yapıyoruz.” şeklinde ibarelere yer verildiği görülmektedir.
Yukarıda yerel gazeteye konu olan haber içeriğinin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda, davalı tarafın beyanının hukuki nitelikçe bir sözleşmenin kurulmasını amaçlayan icap olarak değerlendirilemez. Bunun yanında, davacı ile davalı arasındaki sözleşme ilişkisinin başlangıcının 31.07.2006 tarihi olduğu dikkate alındığında, bu tarihten daha sonrasına denk düşen 14.12.2006 tarihli yerel gazetedeki haber içeriğinin dikkate alınarak sözleşme bedelinin buna göre saptanması hukuken olanaklı değildir
Şu durumda, yerel mahkemenin taraflar arasındaki sözleşmenin bedele yönelik 7.maddesini gözönünde tutarak, yerel gazete haberindeki ilan yoluyla icapta belirtilen miktara göre sözleşme bedelinin belirlenmesi gerektiğine işaret eden Özel Daire bozma ilamına karşı direnmesi usul ve yasaya uygundur.
Ne varki, Yüksek Özel Daire bozma nedenine göre, somut uyuşmazlıkta bilirkişi raporunda belirlenen satıma konu bedelin miktarına yönelik diğer temyiz itirazlarını incelemediğinden, bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan, davacı vekilinin satıma konu bedelin miktarına ve diğer hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 14.Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, HUMK’un 440/1.maddesi uyarınca tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 15.06.2012 gününde oyçokluğuyla karar verildi.