Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacağın Tahsili Davasında Görevli Mahkeme
Yargıtay
15. Hukuk Dairesi
Esas : 2017/874
Karar : 2019/516
Karar Tarihi : 11.02.2019
“İçtihat Metni”Mahkemesi : Asliye Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat,,, ile davalı vekili Avukat ,,, geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR Dava, araç tamirini konu alan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekilince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Davanın açıldığı 11.12.2014 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un amaç başlıklı 1. maddesinde “Bu Kanunun amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerinin korucuyu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.” hükmü bulunmaktadır.
Kanun’un tanım başlıklı 3. maddesinin (1) bendi, “Sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, (k) bendi, “Tüketici;
Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, (1) bendi “Tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” şeklindedir.
Bir hukuki işlemin tüketici işlemi sayılabilmesi için yukarıda belirtilen tanımlara uygun olması gerekir. Açıklanan hususlar gözetildiğinde eser sözleşmesi ilişkisinin de Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığının kabul edilebilmesi için taraflardan birinin tüketici, diğer yanın ise satıcı/sağlayıcı olması gerekir. Bu koşulların bulunması halinde tüketici işleminden ve sonuçta da görevli mahkemenin “tüketici mahkemesi” olduğundan söz edilebilecektir. Somut uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Davacının ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan tüzel kişi tacir olduğu açıktır. Davalının ise ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek kişi, eş deyişle tüketici olduğunun kabulü gerekir.
Tüketicinin tarafı olduğu eser sözleşmesinin 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun gereğince tüketici işlemi kapsamına alınmış olması ve davanın açıldığı tarihte 6502 sayılı Kanun’un yürürlükte olması sebebiyle, Kanun’un 73/1. maddesi uyarınca görevli mahkeme tüketici mahkemesidir. 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi gereğince görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınacağından ve görev hususunda kazanılmış hak söz konusu olamayacağından, işbu dava bakımından tüketici mahkemesinin görevli olması ve … adli yargı çevresinde müstakil tüketici mahkemesi bulunması nedeniyle, mahkemece davanın görev dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddi ile talep halinde tüketici mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek karar verilmesi doğru olmadığından, usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün bozulmasına, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 2.037,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay’daki duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 11.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Bu konu hakkında benzer makalelerimiz için tıklayın