VERGİ BORCU BULUNAN ŞİRKET HAKKINDA AMME ALACAĞININ TAHSİLİNİ SAĞLAMAVERGİ BORCU BULUNAN ŞİRKET HAKKINDA AMME ALACAĞININ TAHSİLİNİ SAĞLAMAK AMACIYLA TÜM TAKİP YOLLARI TÜKETİLMEDEN İLGİLİ KİŞİNİN KANUNİ TEMSİLCİ OLDUĞUNDAN BAHİSLE ADINA ÖDEME EMRİ DÜZENLENEMEYECEĞİ HAKKINDA
213 sayılı Kanunun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin, kanuni temsilcileri, tüzelkişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hükme bağlanmıştır.
Bu hükme göre tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde, bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilciler tarafından yerine getirileceği açık olup, temsilcilerin ödevlerini yerine getirmeleri için, tarh döneminde kanuni temsilcilik görevini yürütmekte olmaları yeterlidir. Bir başka anlatımla, kanuni temsilci görevli bulunduğu süre ile sınırlı olarak vergi ödevlerini yerine getirmek durumundadır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun mükerrer 35. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği kurala bağlanmıştır.
Türk Vergi Sisteminde, vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin tarh ve tahakkuk usulleri 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda, tahsil usulleri ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir. Bir kamu alacağının tahsil edilebilmesi için öncelikle 213 sayılı Yasaya göre tarh ve tahakkuk usulleri ile 6183 sayılı Yasaya göre tahsil usullerinin sırasıyla denenmiş olması zorunludur.
Nitekim Danıştay 9.Dairesi 13.09.2012 tarih ve 2010/9101 Esas-20102/4583 Karar sayılı ilamında bu hususa yer vererek; kanuni temsilci sıfatıyla davacı kuruma tebliğ edilen ödeme emrinin düzenlenme tarihinden sonraki tarihlerde de, asıl borçlu … A.Ş hakkında vergi dairesi müdürlükleri, mal müdürlükleri ile tapu müdürlükleri nezdinde mal varlığı araştırmasının devam ettiği, diğer taraftan asıl borçlu şirketin devredildiği kayyım yönetimi tarafından verilen mal beyanın da yer alan araç ve arsa hakkında haciz şerhi konulduğu, söz konusu menkul ve gayrimenkulün satışı için gerekli işlemlere başlanılmakla birlikte satışın yapılıp yapılmadığına dair bir bilgi ve belgenin dosyada bulunmadığı, öte yandan; asıl borçlu … A.Ş’nin tüzel kişiliği halen devam ettiğinden, forma ve saha reklam gelirleri, futbolcu satışından elde edilen gelirler ve diğer gelirleri hakkında yeterli bir araştırma yapılmadığı anlaşılmakla vergi borcu bulunan şirket hakkında amme alacağının tahsilini sağlamak amacıyla tüm takip yolları tüketilmeden davacının kanuni temsilci olduğundan bahisle sorumlu tutularak adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uygunluk bulunmadığına hükmetmiştir.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde vergi borcu bulunan şirket hakkında amme alacağının tahsilini sağlamak amacıyla tüm takip yolları tüketilmeden söz konusu şirketin kanuni temsilcisi olduğundan bahisle ilgili kişiler hakkında ödeme emri düzenlenemeyeceğinden; yargılama aşamasında asıl yükümlü şirket hakkında ne tür takip işlemlerinin yapıldığı, ilgili şirketin malvarlığına yönelik vergi dairesince tüm takip yollarının tüketilip tüketilmediğinin araştırılmasında ve mahkemeye bu yönde talepte bulunulmasında yarar bulunmaktadır.