İkinci El Araç Satışlarında Ayıp
İkinci el araç alış satış işlemleri artmıştır. Bununla beraber ayıplı araç kavramı ile karşılaşan insan sayısına oranla yaşanan mağduriyetler de artmaya başlamıştır.
TBK 219’a göre satıcı kusuru olmamasına rağmen; ikinci el araç satıcısı, alıcıya karşı satılan şeyde bildirdiği niteliklerin mevcut olmamasından, ikinci el aracın nitelik veya niteliğini etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini veya alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, ekonomik ve hukuki ayıplardan sorumludur. Satıcının ifa yükümlülükleri arasında satılan ikinci el aracın ayıpsız olması ve ayıpsız olarak teslim edilmesi yer almaktadır. Bu konuda satıcı ikinci el araçtaki ayıplara kendisi sebebiyet vermemiş olsa dahi sorumludur. Ayrıca satıcı, ikinci el aracı ayıplı ifada bulunmuşsa, alıcıya karşı üstlenmiş olduğu borcu gereği gibi ifa etmeme nedeniyle yine sorumludur. Bu durum Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 2016/4472 E. ve 2018/6303 K. sayılı kararında, “ Satışa konu araç hukuki ayıplıdır. Satıcı ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” şeklinde ifade edilmiştir.
Ancak TBK 222/1’e göre araç satışı gerçekleşmeden önce alıcının fark edip kabul ettiği veya satıcının alıcıya bildirdiği durumlarda satıcının ayıp sorumluluğundan bahsedilemez. Bu konuda belirtmek gerekir ki ikinci el aracın piyasa değerinin altında bir fiyata satılmış olması, söz konusu ayıbın alıcı tarafından bilindiğini göstermemektedir. Satıcı, sattığı ikinci el aracın ayıplarının varlığını alıcıya bildirdiğini veya alıcının ikinci el araçtaki ayıpları bildiğini iddia-ediyorsa iddiasını ispatla mükelleftir. Dolayısıyla herhangi bir şekil şartı olmamasına rağmen yazılı delil altına almasında ispat kolaylığı açısından fayda bulunmaktadır.
Alıcının, ikinci el araç satın almadan önce araç hakkında hiçbir kaydı inceleme ve ekspertiz incelemesi yaptırma yükümlülüğü bulunmamakla birlikte günümüzde birçok kişi tarafından özellikle ekspertiz incelemesi yoluna sıkça başvurulmaktadır.
Konuyla İlgili Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin Kararı
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2016/26690 E. ve 2019/9299 K. Sayılı kararında da hükmedildiği üzere;
“Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219 ve devamı maddelerinde düzenlenen, ayıptan sorumluluk hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Davacının, satın aldığı araçla ilgili olarak Trafik Şube Müdürlüğü’nce tutulan kayıtları, aracın sigorta kayıtlarını, TRAMER kayıtlarını inceleme, TRAMER’e SMS atarak bilgi edinme yükümlülüğü de yoktur. Mahkemece, “satış ilanında davalının aracın hasarlı olduğunu belirttiğini, davacının aracın hasarını bilerek aldığı ve kabul ettiği” belirtilmiş ise de; davalı taraf savunmasında, oto pazarında yanlarına gelen şahıslara, aracın hasarlı olduğunu bildirdiğini bu yüzden hasarlı olan aracın değerinin altında davacıya satıldığını beyan ettiği anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamından, dava konusu aracın oto pazarından alınmış olduğu anlaşılmıştır. Taraflarca dava konusu araca ait herhangi bir satış ilanından bahsedilmemiş, dosyaya da buna dair herhangi bir delil sunulmamıştır. Bu durumda davalı taraf, satış öncesinde davacıyı aracın ağır hasarlı olduğu konusunda bilgilendirdiğini veya davacının bu hususu bildiğini ispatlayamamıştır.
Mahkemece HDI sigortaya müzekkere yazılarak dava konusu ayıplı aracın hasar kayıtları, kasko belgeleri ve tramer kayıtları istenmiş, cevaben;
- araçta 15.07.2013 tarihli ağır hasar toplamının 10.857,58 TL olduğu,
- sigortalı araçta yapılan inceleme sonucu aracın ön tampon, ön kaput, sağ ön çamurluk, ön cam, sağ ön kapı, sağ ön direk, sağ arka çamurluk kısımlarından hasarlı olduğu
tespit edilmiş ve hasarın tutanakta belirtilen çarpışma sonucu oluşabileceği kanaatinde oldukları bildirilmiştir. Satışa konu araç hukuki ayıplıdır. Satıcı, ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur ve satıcının ayıba karşı tekeffül borcu bulunmaktadır. Bu nedenle davacı; TBK’nın 219. ve devamı maddelerinde düzenlenen ayıptan sorumluluk hükümlerine göre akidi olan davalıdan uğradığı zararları istemekte haklıdır.”
Aracının Satışını Gerçekleştiren Satıcının Sorumluluğu (Bireysel)
Bu tür satıcılar “İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelik” kapsamında olmayan kişiler olup, araçlarını sattıkları alıcılar da tüketici sayılmazlar. Sadece aracının satışını gerçekleştiren satıcıların sorumluluğu Türk Borçlar Kanunu’ndaki taşınır satışında satıcının ayıptan sorumluluğuna ilişkin hükümlere (TBK m. 219) tabidir.
Ayıptan sorumluluk
Ayıp kavramı, ayıbın niteliğine göre açık ve gizli ayıp olmak üzere ikiye ayrılır. Uygulamada malda hangi ayıp türünün bulunduğuna göre farklı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Kısaca açıklamak gerekirse;
Açık Ayıp: İlk bakışta göze çarpan, basit bir gözden geçirme ile anlaşılabilen ayıplardır. Örneğin aracın sağ kapısındaki çizikler, camındaki çatlaklar açık ayıbı oluşturur.
Gizli Ayıp: İlk bakışta anlaşılamayan, zamanla ortaya çıkan ayıplardır. Örneğin motorun sorunlu olması gizli ayıbı oluşturur.
Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur. (TBK m. 219)
Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 2016/4472 E. ve 2018/6303 K. sayılı kararında, “ Satışa konu araç hukuki ayıplıdır. Satıcı ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” şeklinde ifade edilmiştir. Örneğin uygulamada sıklıkla karşılaşıldığı üzere araçların daha önceki sahiplerinin, kilometre sayaçları ile oynaması halinde durumu fark eden alıcı, aracı kendisine satan son satıcıya dava açabilir. Bu durumda satıcının aracın kilometresinin değiştirildiğini bilmesine gerek yoktur.
Sorumsuzluk anlaşması kapsamında, satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, ayıptan sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her anlaşma kesin olarak hükümsüzdür. (TBK m. 221)
Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir. Satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olur. (TBK m. 222) TBK 222/1’e göre araç satışı gerçekleşmeden önce alıcının fark edip kabul ettiği veya satıcının alıcıya bildirdiği durumlarda satıcının ayıp sorumluluğundan bahsedilemez. Bu konuda belirtmek gerekir ki ikinci el aracın piyasa değerinin altında bir fiyata satılmış olması, söz konusu ayıbın alıcı tarafından bilindiğini göstermemektedir. Satıcı, sattığı ikinci el aracın ayıplarının varlığını alıcıya bildirdiğini veya alıcının ikinci el araçtaki ayıpları bildiğini iddia ediyorsa iddiasını ispatla mükelleftir. Dolayısıyla herhangi bir şekil şartı olmamasına rağmen yazılı delil altına alınmasında ispat kolaylığı açısından fayda bulunmaktadır.
Gözden geçirme ve satıcıya bildirme yükümlülüğü, alıcının, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorunda olmasıdır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. (TBK m. 223)
Satıcının ağır kusurunun sonuçlarına katlanmak zorundadır. Ağır kusurlu olan satıcı, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamaz. Satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hüküm geçerlidir. (TBK m. 225)
İspat yükü
Araçtaki ayıpların alıcıya bildirildiğinin ispatı satıcıdadır. Günümüzde ikinci el araç satışları çoğunlukla internet ilanları üzerinden yapılmaktadır ve bu şekilde yapılan satışlar satıcının araçtaki ayıpları alıcıya bildirdiğinin ispatı niteliğindedir. Bu bildirimlerin sözlü olarak yapıldığı durumlarda ise ileride ispat açısından sorunlar yaşanmaktadır. Bunların önüne geçebilmek için araçtaki ayıpların yazılı olarak bildirilmesi oldukça önemlidir.
Alıcının ekspertiz incelemesi yaptırma zorunluluğu yoktur. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2016/26690 E. ve 2019/9299 K. Sayılı kararında da hükmedildiği üzere; “Davacının, satın aldığı araçla ilgili olarak Trafik Şube Müdürlüğü’nce tutulan kayıtları, aracın sigorta kayıtlarını, TRAMER kayıtlarını inceleme, TRAMER’e SMS atarak bilgi edinme yükümlülüğü de yoktur.” Söz konusu karara göre satıcı sonradan ortaya çıkan gizli ayıplar hakkında alıcının gerekli sorgulamaları yaptırmadığını (ekspertiz, sigorta kayıtları, tramer kaydı vb.) bu nedenle de gözden geçirme yükümlülüğüne aykırı davrandığını iddia ederek sorumluluktan kurtulamaz.
Ayıpların satıcıya ihbar edildiğinin ispat yükümlülüğü ise alıcıdadır. Bu nedenle noter kanalıyla ihtarname çekmek ya da iadeli taahhütlü mektup aracılığıyla bildirimde bulunmak alıcı tarafa ispat kolaylığı sağlayacaktır.
Alıcının seçimlik hakları
Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
- Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
- Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
- Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
- İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. Alıcıya ayıplı olarak verilen araç; ayıp nedeniyle, beklenmedik halden ötürü yahut mücbir sebepten ötürü yok olur veya ağır hasar alırsa alıcı yine yukarıda bahsettiğimiz seçimlik hakları kullanabilir. Örneğin araçtaki ayıp bir kaza sonrasında öğrenilirse aracın pert olması vs. seçimlik hakların kullanılmasına engel olmaz. Ayıp bu tür bir olaydan önce öğrenilse dahi araç sonradan pert olur, yok olur vs. olursa gene bu haklar kullanılabilir. Bu durumda alıcı yalnızca aracın elinde kalan kısmını vermekle yükümlü olur. Eğer araçtaki bu tür eksiklikler alıcıdan ötürü ortaya çıkarsa alıcı yalnızca ayıptan ötürü araçtaki değer eksikliğini satıcıdan talep edebilir.
Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.
Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.
Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir. (TBK m. 227)
Dönmenin sonuçları TBK m. 229’da düzenlenmiştir. Satış sözleşmesinden dönen alıcı, satılanı, ondan elde ettiği yararları ile birlikte satıcıya geri vermekle yükümlüdür. Buna karşılık alıcı da, satıcıdan aşağıdaki istemlerde bulunabilir:
Ödemiş olduğu satış bedelinin, faiziyle birlikte geri verilmesi.
Satılanın tamamen zaptında olduğu gibi, yargılama giderleri ile satılan için yapmış olduğu giderlerin ödenmesi.
Ayıplı maldan doğan doğrudan zararının giderilmesi.
Satıcı, kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alıcının diğer zararlarını da gidermekle yükümlüdür. Ancak satıcı bu ‘diğer zararlardan’ ötürü kusuru olmadığını ispat ederse bu ‘diğer zararları’ ödemek durumunda kalmaz. Yukarıda sıraladığımız talepler ise satıcının kusurundan bağımsızdır; satıcı kusuru olmasa da bunları karşılamak zorundadır.
Zamanaşımı
Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz.
Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz. (TBK m. 231)
Normal Olarak, Yani Ticareti İle İlgilenmeyip Sadece Aracının Satışını Gerçekleştiren Kişilerin Sorumluluğu Bakımından
Bur tür satıcılar “İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelik” kapsamında olmayan kişilerdir. Araçlarını sattıkları alıcılar, tüketici sayılmazlar. Her ne kadar bu işin ticareti ile uğraşan kimselere nazaran yasal sorumluluk kapsamı daha az olsa da, Türk Borçlar Kanunu kapsamında sorumluluklarına ilişkin düzenlemeler (m.209 vd.) açık bir biçimde düzenlenmiştir.
Satıcı satışını yapmak isteği aracın tanıtımını elektronik ortamlarda (sahibinden.com, arabam.com vb. gibi siteler) dahil uygun bir biçimde yaparak, alıcıyı aydınlatması gerekmektedir. Bu nedenle,
- Marka ve modeli ile model yılı,
- Rakam veya harflerinin bir kısmı karartılmak suretiyle motor ve şasi numarası.
- Plaka numarası.
- Yakıt türü.
- Kilometresi.
- Satış fiyatı.
- Boyalı ve değişen parçaları.
- Niteliği belirtilmek suretiyle hasar kaydı.
- Üzerinde rehin veya haciz gibi şerhlerin bulunup bulunmadığı.
- Değişen parça, hasar kaydı, rehin ve haciz gibi bilgilerin ilgili sistemlerden temin edildiği tarih ve saat.
şeklindeki hususlara araç tanıtımında yer vermesi Türk Borçlar Kanunu hükümleri gereğince satıcının aydınlatma yükümlülüğünün gereğidir.
Şahıslar arasında yapılan ticari nitelik taşımayan satışlarda da en çok karşılaşılan sorunlar aracın boyalı, hasarlı, kilometresi düşürülmüş, rehinli, mülkiyeti muhafazalı kayıtlı şekilde satışının gerçekleştirilmesidir. Bu kapsamda satıcının ayıptan ve zapttan sorumluluğu gündeme gelecek olup, ayrıca somut olay dahilinde alıcıların cezai, hukuki ve idari anlamda dava ve talep hakkı bulunmaktadır.
ALICININ SEÇİMLİK HAKLARI
Alıcının m.227 de düzenlenen seçimlik hakları kazabilmesi için araçta ortaya çıkan açık veya gizli ayıpları kanunun belirlediği şekilde satıcıya bildirmiş olması gerekmektedir.
m.227’ye göre 4 adet seçimlik hakkı mevcuttur. Bunlar;
- Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
- Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
- Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
- İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini istemedir.
Buna karşılık satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.
Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.
Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.
Ayrıca tüm bunların yanında alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Detaylı bilgi için bize ulaşın.
Aklınıza takılan tüm soruları sorabilirsiniz. Yorum yapmaktan çekinmeyin.