İdare Hukuku Davaları İşleyişi Nasıl Olur
Devlet ve devlet kurumlarına karşı olan ihtilaf ve uyuşmazlıklar karşımıza idare hukuku davaları olarak çıkmaktadır.
İdare Hukuku alanında uygulamalara ve düzenlemelere zaman içinde gelişen yargı kararlarının da oldukça etkili olduğunu belirtmekte fayda vardır. Hukuki güven ilkesinin teminatı olan mahkemeler özellikle idarenin hukuk devleti kurallarına riayet etmesinde önemli rol oynar. Keyfiliği engelleyen ve hukukun ülke sınırları içinde en büyük güç olan devlet tarafından kurallarla uygun şekilde uygulanabilirliği bağımsız ve tarafsız mahkemelerin varlığı ile mümkündür.
İDARE HUKUKU ALANINDA DAVA TÜRLERİ NELERDİR
- İdarenin sorumluluğu ve tazminat (tam yargı) davaları
- Hukuka aykırı idari işlemlerin iptaline ilişkin davalar
- İdari sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklar ve davalar
- Belediye Kanunu’ndan kaynaklanan idari davalar
- İdari para cezalarına itiraz ve iptal davaları
- İmar davaları
- İhale hukukuna ilişkin ihtilaflar ve davalar
- Kamulaştırmanın iptali davaları ( bedel tespit davaları idare hukuku alanına girmez,ancak iptal davaları idare mahkemesinde görülür )
- Memurların tabi olduğu idari yaptırımlara karşı iptal ve tam yargı davaları
- Öğrencilerin tabi olduğu idari yaptırımlara karşı iptal ve tam yargı davaları
- Karayolları Trafik Kanunundan kaynaklı idari uyuşmazlıklar ve davalar
İDARE HUKUKUNA İLİŞKİN SORULAR
İdarenin Sorumluluk Halleri Nelerdir?
İdare’nin kusur ve kusursuz sorumluluğu; İdare gerçekleştirmesi gereken hizmeti geç, kötü veya hiç yerine getirmezse, İdarenin kusur sorumluluğu doğar. Bazı durumlarda, hiçbir kusuru olmasa da idare ortaya çıkan zararlardan sorumlu olur. Buna da idarenin kusursuz sorumluluğu denir. Kamu görevlisinin görevini yerine getirirken uğradığı zarar, bir hizmetin ifa edilmesi sırasında hizmetin doğası gereği üçüncü kişilere verilen zarar, oluşan bu sorumluluğa örnektir. Kamu yararı maksadıyla yapılmış bir işlem sonucunda ortaya çıkan şahıs zararlarının giderilmesi esasına dayanır.
İdari Davada Süreç Ne Zaman ve Nasıl Başlatılmalıdır?
Davalının idare olduğu tazminat davalarında (tam yargı davası) öncelikle meydana gelen zararın kaynağının tespit edilmesi gerekir.
Zararın kaynağı idari eylem ise, durumun öğrenilmesinden itibaren bir yıl içerisinde dava açmak gerekir.
Zararın kaynağı idari işlem veya idari sözleşme ise 30 gün içerisinde dava açmak gerekir.
Bilgi Edinme Hakkı
Vatandaşlar, idarenin yaptığı işlemin gerekçesini bilgi edinme hakkı kapsamında talep etme ve öğrenme hakkına sahiptir. İdare, bilgi edinme kanunu kapsamında bu gerekçeyi bildirmek zorundadır.
4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunu gereğince idare, başvuru üzerine istenen bilgi yahut belgeyi on beş gün içinde sağlamak durumundadır. Talep edilen belge yahut bilgi ile ilgili idarenin başka bir birimden yardım, görüş alması, koordinasyon sağlamasının gerekli olduğu hallerde bu süre otuz gündür.
İdare, kanunda öngörülen on beş günlük sürenin uzayacağı bilgisini başvuruyu yapan bireye veya tüzel kişiliğe bu sürenin sona erdiği tarihte bildirme yükümlülüğü vardır.
İdari Eylemler ve İşlemler
- İdari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğu yetki, şekil, sebep, konu ve amaç olmak üzere beş ana başlıkta incelenir.
- İdari işlemin hukuki sonucu, konu unsurunu ifade eder. İdari işlemin konusu meşru, olası ve istenen sonucu gerçekleştirme amacına yönelik olmalıdır.
- İdari işlemi yerine getirecek olan merci yahut kamu görevlisi, yetki unsurunu ifade eder.
- İdarenin yaptığı işlemin gerekçesi, sebep unsurunu ifade etmektedir.
- İdari işlem ya da eylemin usul ve biçim yönünden hukuka uygunluğu şekil unsurunu ifade etmektedir.
- İdari işlemlerin tamamı kamu yararını gerçekleştirme amacını güder. Bu anlamda amaç unsuru kamu yararının olup olmadığı şeklindedir.
Devlet memurunu işten çıkarma cezası
Disiplin cezaları ortak amaç için çalışan kişilerin düzenini sağlamak maksadıyla kendi özel mevzuatında belirlenmiş, hiçbir ceza kanununa girmeyen yaptırımlar bütünü olarak tanımlanabilir.
657 Sayılı Devlet memurları kanunda disiplin cezalarının çeşitleri ve bu cezalara uygulanacak yaptırımlar düzenlenmiştir.
Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:
- Grev yapmak,
- Yasak yayınları kamu kurumlarına asmak,
Siyasi partiye üye olmak, - Mazeretsiz olarak bir yılda toplam 20 gün işe gelmemek,
- Savaş, olağanüstü hal veya genel afetlere ilişkin konularda amirlerin verdiği emirleri uymamak,
- Astlarına, üstlerine iş sahibi vatandaşlara fiili tecavüzde bulunmak,
- Memurluk sıfatı ile bağdaşmayan yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak,
- Yetki ve izin almadan gizli bilgileri açıklamak,
- Siyasi ve ideolojik eylemlerden arananları görev mahallinde gizlemek,
- Yurt dışında Devletin itibarını düşürecek veya görev haysiyetini zedeleyecek tutum ve davranışlarda bulunmak,
- 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanuna aykırı fiilleri işlemek.
- Devlet memurluğundan çıkarma, bir daha Devlet memurluğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarmaktır.
- Yukarıda sayılı hallerin varlığı halinde memuriyetten çıkarma cezası verilebilir.
Eş Durumundan Atama
Devlet memurları, özellikle de öğretmenler açısından eş durumundan tayin zorunluluğu sıkça karşılaşılan bir durumdur.
Uygulamada birçok memur eşi, eş özrüne dayanarak tayin talep etmekte ancak tayin talep edilen yerde norm kadro eksikliği, hizmet puanı yetersizliği, vs. gibi sebeplerle bu talep reddedilmektedir.
Zorunlu yer değiştirmeye tabi memurun, memur olan eşi açısından yukarıda bahsedilen sebeplerle tayin isteminin reddedilmesi hukuka aykırıdır.
İlgili kurum, tayin talep edilen yerdeki norm kadro eksikliği yahut hizmet puanının yetersizliği gerekçelerini dayanak gösteremez.
Zorunlu yer değiştiren memurun, memur eşi genel tayin ve atama kaidelerine ilişkin istisnadan yararlanmak durumundadır.
İDARE HUKUKUNUN ÖZELLİKLERİ
1) İdare hukuku diğer hukuk dallarına kıyasla daha genç bir daldır. Özel hukukun kökeni Roma Hukukuna dayanırken İdare Hukuku 1800’lerin sonuna dayanır.
2) İdare hukukunun kuralları dağınık halde bulunmaktadır. Medeni kanun, ceza kanunu gibi tek bir kanun altında sıralanmamıştır. Yani, ceza hukukunun kuralları Ceza Kanununda sıralanırken İdare Hukukunun kurallarını oluşturan bir İdare Kanunu yoktur.
3) İdare hukuku kuralları bir kanun koyucu tarafından konulmadığı için büyük ölçüde içtihadı bir hukuk dalıdır. Bu kurallar idari yargı organlarının uzun bir süreç içerisinde somut olaylarla birlikte verdikleri kararlarla oluşmuştur.
4) İdare hukuku bağımsız bir hukuk dalıdır. İdare hukukunun bazı kavramlarının ve ilkelerinin özel hukukta benzeri bulunmamaktadır.
5) İdare hukuku statüsel bir niteliktedir. Özel hukukta akdi ve iradi kavramları varken idare hukukunda öğrencilik statüsü, vatandaşlık statüsü gibi statüler vardır.
6) İdare hukukunda işlemler tek taraflıdır. Özel hukukta hukuki işlemler birbirine uygun karşılıklı irade beyanlarıyla kurulabilirken, idare hukukunda işlemin yapılması için, ilgilisi tarafından kabul edilmesine gerek bulunmamaktadır.
Çünkü idare hukuku işlemlerinde idarenin tek yanlı açıklaması yeterlidir.
İdare Hukukuna Hakim Olan İlkeler
İdare hukukuna hakim olan birçok temel ilke bulunmaktadır. Anayasanın 2’nci maddesinde sayılı olan temel ilkeler aynı zamanda idareyi de bağlamaktadır. Bu ilkeler, insan haklarına saygı, Atatürk milliyetçiliği, sosyal devlet, laiklik, demokratik devlet, hukuk devleti ilkeleridir.
İdare hukuku ile alakalı tüm bu bilgilerden sonra, işin içinden çıkamayabilir. Bu konuda özellikle hukukçu desteği oldukça önem arz etmektedir. Nitekim daha spesifik bir alan olan idare hukukunun usul ve işleyişini bir avukat/hukukçu ile taki,p etmek her zaman daha sağlıklı sonuçlar alınmasında faydalı olacaktır.
İdare hukuku idarenin işleniş şeklini ve kişilerle olan bağlantılarını düzenleyen hukuk dalıdır. İdare tarafından gerçekleşen işlemlerin hukuka aykırı olması durumunda aykırılıkların giderilmesi için gerekli davaların açılması gerekir. İdare Hukukunun Yasama, Yargı ve Yürütme Organında Yeri Yargı organı bağımsız mahkemelerdir, yasama organı ise TBMM‘dir. İdare de yürütme organının bir parçası durumundadır. İdare, yürütme organında Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu, Bakanlıklar ve Başbakan hariç devlet dışındaki kamu tüzel kişilerden oluşur.
İdare hukukunun alanını belirleyen ölçüt kamu gücü ölçütüdür. Bu duruma göre, idarenin kamu gücünü kullanarak yaptıkları idare hukukuna tabi tutulur. Yapılan bu işlerde çıkan anlaşmazlıklar da idari yargıda bakılır.
Bu konu hakkındaki benzer makalelerimiz için tıklayın