Evlilikten Çok Kısa Bir Süre Sonra Kocanın Karısına Taşınmazı Temlik Ettikten Sonra Kadının Kocayı Evden Kovması, Kocayı Tehdit Ve Hakaretler Etmesi Ve Tarafların Boşanması
Eşin Tehdit Etmesi Sebebiyle Boşanma Davası
Tehdit eylemi hem cezai anlamda hem de hukuki anlamda bazı sonuçlara bağlanmıştır.
TCK’nın 106. maddesinde tehdit eyleminin unsurları ve nasıl cezalandırılacağı hususu açıkça hüküm altına alınmıştır. Yazımızda tehdit eyleminin boşanma hukuku açısından değerlendirmesini yapacağız.
Eşe karşı tehdit eyleminde bulunma evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanma davasında duygusal şiddete girmekte ve bir boşanma sebebi olarak kabul edilmektedir.
Tehdit sadece eşe karşı yapıldığında boşanma sebebi olarak kabul edilmemiştir. Eş dışında çocuğa, aileye karşı tehdit de bu kapsamdadır.
Yargıtay1. Hukuk Dairesi
Esas : 2016/9352Karar : 2019/3113Karar Tarihi : 16/05/2019
“İçtihat Metni”MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi … ‘ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR
Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacı, maliki olduğu … ada … parsel sayılı taşınmazda bulunan 9 numaralı bağımsız bölümün, hileli yollarla davalı ikinci eşi …’e ve kızı …’ye satış suretiyle temlik edildiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tam olarak tesciline olmadığı takdirde bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalılar, davalı …’in tapuda malik olmadığını, bu nedenle hakkındaki davanın husumetten reddi gerektiğini, davacının iradesi fesada uğratılmadığı gibi iddialarını kanıtlaması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, hile iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu … ada … parsel sayılı taşınmazda bulunan 9 numaralı bağımsız bölüm davacı adına kayıtlı iken 07.05.2009 tarihinde davalı …’e ½ payının satış suretiyle temlik edildiği, … tarafından da 25.11.2009 tarihinde 10.000TL bedelle …’dan olma kızı …’ya satış suretiyle devredildiği anlaşılmaktadır.
Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden tarafların 26.03.2009 tarihinde evlendikleri, evlilikten çok kısa birsüre sonra 07.05.2009 tarihinde …’e temlikin yapıldığı, temlikten sonra davalının davranışlarının değiştiği, davacıyı evden kovduğu, davacıya tehdit ve hakaretlerde bulunduğu, bu suçlar nedeniyle, sulh ceza mahkemesinde yargılanıp mahkum olduğu, davalının davacıdan boşandıktan sonra … isimli bir şahısla evlendiği, o şahıstan da bir ev temellük ettiği, daha sonra …’ten de boşandığı, bir nevi davalının bu tür davranışları alışkanlık haline getirdiği anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla davacının iradesi fesada uğratılarak ½ payın … tarafından edinildiği açıktır.
Son kayıt maliki …’in kızı olup, konumu nedeniyle HMK’nın 1023. maddesinden yararlanamayacağı kuşkusuzdur.Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.’nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.