Evlenmeyi Sağlamak İçin Gelinine Taşınmaz Devri Yapıldıktan Sonra, Boşanma Aşamasında Bu Taşınmazın Geriye Verilmesinin İstenemeyeceği
Evlenmeyi Sağlamak İçin Gelinine Taşınmaz Devri Yapıldıktan Sonra, Boşanma Aşamasında Bu Taşınmazın Geriye Verilmesinin İstenemeyeceğiOğlunun, 18 yaşından küçük kız kaçırması nedeniyle, evlenmeyi sağlamak için gelinine taşınmaz devri yapıldıktan sonra, boşanma aşamasında bu taşınmazın geriye verilmesinin istenemeyeceği (TBK 81)6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 81. maddesinde ”Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istenemez” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yargıtay1. Hukuk Dairesi
Esas: 2014/5752Karar : 2015/5642 Karar Tarihi : 16.04.2015
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : ANTALYA 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. ..’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, oğlu ile davalının kızı G..’ın 17.08.2009 tarihinde evlendiklerini, kızın yaşının küçük olması sebebi ile ailelerin rızası ile evliliğin yapıldığını, davalının izin vermesine karşılık taşınmaz devrini şart koşması sebebi ile kayden maliki olduğu 2820 ada 5 parsel sayılı taşınmazı 23.10.2008 tarihinde davalıya devrettiğini, oğlu ile gelininin boşanma aşamasında olduklarını, Borçlar Kanunu’nun 27. maddesi hükmü gereğince sözleşmenin geçersiz olup, ahlaka, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı olduğunu ileri sürerek tapu iptal ve tescil istekli eldeki davayı açmış, yargılama sırasın da davacının imzasının yerladığı 23.10.2008 tarihli ”Taahhütname” başlıklı belgeyi evrak arasına ibraz etmiştir. Davalı ise, iddiaların doğru olmadığını, çekişmeye konu taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını, aksini davacının yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının ahlaka aykırı olarak taşınmazı edindiği, temlik sözleşmesinin Borçlar Kanunu’nun 27. maddesi gereğince geçersiz bir sözleşme olup, yolsuz olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının kayden maliki olduğu 2820 ada 5 parsel sayılı taşınmazını 23.10.2008 tarihinde satış göstermek suretiyle davalıya devrettiği, davacının oğlu H.. D..’ün 20.10.1973, davalının kızı G.. D..’ün ise 15.04.1993 doğumlu olduğu, davalı ile eşinin kızları G..’ınevlenmesine izin verilmesi konusunda 10.08.2009 tarihinde mahkemeden talepte bulundukları, davanın yargılaması sırasında dava dışı G..’ın, H.. D.. isimli kişiden hamile olduğunu beyan ettiği, yargılama neticesinde Antalya 3. Aile Mahkemesinin 13.08.2009 tarih ve 2009/622 Esas, 2009/817 sayılı kararı ile evlenmeye izin verildiği, nüfus kaydı içeriğine göre de; evliliğin 17.08.2009 tarihinde gerçekleştiği anlaşılmaktadır. ./.. Bilindiği üzere, temlik tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 19. maddesinin 1. fıkrası ile (6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 26. maddesi) sözleşme yapma özgürlüğü ilke olarak benimsenmiş, ancak bu özgürlüğe, her özgürlükte olduğu gibi sınırlandırma getirilmiştir. (818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 19/2. ve 20. maddesi ile 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 27/1. maddesi) Sözleşme özgürlüğünün hukuka aykırı olarak yapılmasının yaptırımı olarak da sözleşmenin hükümsüzlüğü kabul edilmiştir. Borçlar Kanununun 19. ve 20. maddeleri, (6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 27 ve 28. maddeleri) taşınmazların devri bakımından da geçerli sınırlamalar olup, sözleşmenin ahlaka, kamu düzenine ve hukuka aykırı olmaması gereklidir. Bunun tespiti için, tarafların sözleşme ile amaçladıkları çıkarların dengede olması gerektiği esas alınarak, sözleşenlerin gerçek ve müşterek maksadı ve çıkarları aranmalıdır. Öte yandan; yine 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 65. maddesinde; ”Haksız yahut ahlaka (adaba) mugayir bir maksat istihsali için verilen bir şeyi istirdada mahal yoktur” düzenlemesi ile açıkça; haksız veya ahlaka aykırı bir amacın elde edilmesi için verilen şeyin geri alınamayacağı hüküm altına alınmış, aynı doğrultuda 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 81. maddesinde de; ”Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istenemez” düzenlemesine yerverilmiştir.
Somut olaya gelince, iddianın ileri sürülüş biçimi ve toplanan delillerden temlikin iradi olduğu, davacı her ne kadar oğlu H..’ın, davalının yaşı küçük olan kızını kaçırdığı, davalının da yaşı küçük kızının evlenmesine izin vermesine karşılık dava konusu taşınmazın devrini şart koşması sebebi ile temliki gerçekleştirdiğini, sözleşmenin ahlaka, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı olması sebebi ile geçersiz olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış ise de, aynı bakış açısıyla sözleşmenin tarafı olan davacının da aynı amaçla işleme katılmış olduğunun kabulü gerektiği, bu durumda, Borçlar Kanununun 65. maddesi hükmü karşısında davanın dinlenilmesine yasal olanak bulunmadığı, kaldı ki, oğlu ile davalının kızının boşanma aşamasına gelmesi üzerine, davacının taşınmazı geri istemesinin de hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu açıktır.
Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzerer karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün belirtilen nedenle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.