Reşit Olan Çocuk Eğitime Devam Ediyorsa Nafaka Yükümlülüğü Vardır
Özet : Kural olarak reşit olan çocuğun nafaka almaması gerekir ise de; reşit olan çocuk eğitimine devam ediyorsa babanın çocuğuna bakma yükümlülüğü devam edeceğinden nafaka ödeme yükümlülüğünün de devam edeceği kabul edilmelidir.
T.C.Yargıtay
3. Hukuk Dairesi
Esas No : 2010/22576Karar No : 2011/1865Karar Tarihi : 15.2.2011
Davacı vekili dava dilekçesinde, boşanma kararı ile birlikte davalı kızına iştirak nafakası bağlandığını, davalının reşit olması nedeniyle iştirak nafakası şartlarının ortadan kalktığını belirterek davalının reşit olduğu 19.05.2010 tarihinden itibaren iştirak nafakasının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davalının 19.05.2010 tarihinde reşit olduğunu, Bursa Mesleki Açıköğretim Lisesinde öğrenci olduğunu, ihtiyaçlarının arttığını, nafakaya ihtiyacı olduğunu beyan etmiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile davalının reşit olduğu 19.05.2010 tarihi itibariyle iştirak nafakasının sona ermiş olduğunun tespitine karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 328/1. maddesine göre; ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olması ile kalkar. Ancak, 328/11 hükmüne göre de “Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler”.
O halde 4721 sayılı Medeni kanun ile getirilen 328/11. fıkra hükmüne göre, ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına rağmen eğitimi devam ettiği takdirde kalkmamakta, devam etmektedir. (388/1). Çocuğun MK. 364. maddesi uyarınca ayrıca dava açmasına lüzum yoktur.
Davada, davalının reşit olmasına rağmen okul yazısına göre Mesleki Açıköğretim Lisesi Güzellik ve Saç Bakım Hizmetleri Bölümü 1.Sınıf öğrencisi olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda hiçbir malvarlığı ve geliri bulunmayan davalıya eğitimi sona erinceye kadar davacı babanın bakma yükümlülüğü devam ettiğine göre, mahkemece; davananın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu konu hakkında benzer makaleler içn tıklayın