BOŞANMA DAVASI AÇILDIKTAN SONRA ALDATMA
Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Eşler birbirine sadık kalmak zorundadırlar. Bu genel yükümlülük boşanma davası süreci sona erene ve boşanma kararı kesinlik kazanana kadar devam eder. Yani eşler birbirlerine karşı bazı evlilik yükümlülüklerini boşanma davası kesinleşinceye kadar yerine getirmeye devam etmek zorundadırlar.
Evlilik birlikteliğinin boşanma neticesinde sonuçlanmasından söz edebilmemiz için yerel mahkemece verilmiş olan boşanma kararının kesinleşmiş olması gerekmektedir. Yani yerel mahkemece verilen karara karşı kanun yollarına başvurulmamış olması veya başvurulmuş ise yüksek mahkemece kararın kesinleştirilmiş olması gerekmektedir. Bu süreçler tamamlanmadan evlilik birlikteliğinin boşanma sonucu son bulduğundan söz edilmesi mümkün değildir. Bu dönemlerin tamamında yani boşanma davasının açılmasından boşanma davasının kesinleşinceye kadarki yaşanan süreçte, eşler birbirine sadık kalmaya devam etmek zorundadırlar.

Yargıtay bir kararında; “Mahkemece, davalı (kadın) ‘tam kusurlu’ kabul edilerek karşı boşanma davası reddedilmiştir. Oysa koca kendi davasının kabulü ile verilen boşanma kararı henüz kesinleşmeden bir başka kadınla birlikte yaşamaya başlamıştır. Bu kadından bir çocuğunun bulunduğu ileri sürülmüş ve bu iddiada temyiz aşamasında sunulan nüfus kaydı ve diğer delillerle doğrulanmıştır. Türk Medeni Yasası’nın 185/3 maddesinde yer alan eşlerin sadakat yükümlülüğü evlilik birliği süresince geçerlidir. Boşanma yönünde oluşan karar kesin hüküm halini alıncaya kadar bu yükümlülük devam eder.” diye hüküm kurarak sadakat yükümlülüğünün boşanma sürecinde devam ettiğine vurgu yapmıştır.
Son zamanlarda Yargıtay’ın boşanma davası sürerken sadakat yükümlülüğünün ihlali hususunu ihtiva eden bazı kararları yanlış anlaşılmaktadır. Boşanma davası sürerken yaşanan aldatma olayının, süren boşanma davasına usulüne uygun bir şekilde dahil edilmesi gerekmektedir. Usulüne uygun bir şekilde davaya dahil edilmeyen yeni vakıaların davaya esas alınmayacağına dair Yargıtay kararlarından, boşanma davası devam ederken sadakat yükümlülüğünün son bulduğu sonucuna ulaşılması hatalıdır.
Söz konusu kararlarda boşanma davasından sonra sadakat yükümlülüğünün ihlaline ilişkin yaşanan olayın, boşanma kararına esas alınmamasının nedeni; sadakat ihlaline ilişkin olayın devam eden boşanma davasına usulüne uygun bir şekilde dahil edilememesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle boşanma davası devam ederken aldatma veya zina olaylarının yaşanması halinde boşanma avukatının bilgi ve desteğiyle hareket etmek hak kayıplarının meydana gelmemesine yardımcı olacaktır.
bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın