Özet : Zina sebebine dayanan boşanma davalarında, hak düşürücü süre, süre gelen eylemlerde, son eylemin bittiği tarihten itibaren başlar. Davalı (koca)’nın başka bir kadınla karı-koca gibi birlikte yaşamasının devamlılık arz ettiği, bu kadınla davanın açıldığı tarihte de birlikte yaşamın devam ettiği tanıklarca ifade edildiğine göre, altı aylık hak düşürücü sürenin sona erdiğinden söz edilemez.
Yargıtay2. Hukuk Dairesi
Esas : 2014/13389Karar : 2014/23684Karar Tarihi : 24.11.2014
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı (koca) tarafından, kabul edilen boşanma davası yönünden; davacı (kadın) tarafından ise katılma yoluyla reddedilen zina nedenine dayalı boşanma davası, nafaka isteklerinin reddi ile tazminatların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Davacı (kadın)’ın boşanma davası, Türk Medeni Kanununun 161. maddesinde yer alan “zina” ve 166/1. maddesinde yer alan “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” sebeplerine dayanmaktadır. Zina (TMK m. 161), yasal koşullar gerçekleştiğinde başkaca hiçbir şey aranmaksızın mutlak olarak boşanmayı sağladığı için özel boşanma sebeplerindendir. Özel boşanma sebebi gerçekleştiğinde, evlilik birliğini derin ve onarılamaz bir şekilde sarstığı yasa koyucu tarafından baştan karine olarak kabul edilmiştir. Bu karine dolayısıyladır ki, ayrıca evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığı araştırılmamakta, olayların ispatlanması halinde (af veya dava hakkı düşmedikçe) boşanmaya karar verilmektedir. Başka bir ifade ile zina veya diğer özel boşanma sebeplerinden biriyle karşılaşan eş, dilerse bu özel sebeplerden birine ya da bir kaçına, dilerse genel boşanma sebebine dayanarak boşanma davası açabileceği gibi, özel ve genel nitelikte sebeplerinden ikisine birlikte dayanarak da boşanma talep edebilir. Bu son halde, kanundaki özel boşanma sebebi ispatlanmış ise, af veya dava hakkının düşmesi gibi bir durum da söz konusu değilse, özel sebebe dayanılarak boşanma kararı verilmesi gerekir. Zina (TMK md. 161) sebebine dayanan boşanma davalarında, yasada öngörülen hak düşürücü süre, süre gelen eylemlerde, son eylemin bittiği tarihten itibaren başlar. Davalı (koca)’nın başka bir kadınla karı-koca gibi birlikte yaşamasının devamlılık arz ettiği, bu kadınla davanın açıldığı tarihte de birlikte yaşamın devam ettiği tanıklarca ifade edildiğine göre, altı aylık hak düşürücü sürenin sona erdiğinden söz edilemez. Hal böyle olunca, davanın süresinde açıldığının ve kocanın zina eyleminin gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Öyleyse, kadının boşanma davasının, kocanın sübut bulan zinası sebebiyle (TMK md. 161) kabulü gerekirken, sadece Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi gereğince boşanma kararı verilmesi doğru olmamıştır. Hükmün bu sebeple bozulması gerekiyor ise de, gösterilen gerekçe doğru olmasa bile verilen boşanma kararı sonucu bakımından usul ve yasaya uygun olduğuna göre, boşanma hükmünün gerekçesinin değiştirilmesi suretiyle hükmün onanması usulen imkan dahilinde olduğundan (HUMK md. 438/son) bozma yapılmamış, davalı (koca)’nın tüm, davacı (kadın)’ın ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı (kadın) yararına hükmolunan maddi tazminat azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK.md.174/1) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple maddi tazminat miktarı yönünden BOZULMASINA, tarafların diğer temyiz itirazlarının ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple boşanma davasında mahkemece kabul edilen boşanma sebebinin “zina” (TMK md. 161) olarak değiştirilmesi suretiyle sonucu bakımından usul ve yasaya uygun olduğundan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/son maddesi gereğince ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz ilam harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 123.60 TL temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatıran davacıya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.