SORULARLA BOŞANMADA ŞİRKET HİSSELERİ, GAYRİMENKULLER, ARAÇLAR, BANKA BİRİKİMLERİNİN PAYLAŞILMASINDA BİLİNMESİ GEREKENLER
1.)Evlilik Birliği İçinde Alınan Gayrimenkullerin Mal Kaçırmak Amacıyla Bir Başkasına Devredilmiş Olması Nedeniyle Açılacak Olan Davaya Bakmaya Hangi Mahkeme Görevlidir?
Evlilik içinde edinilen gayrimenkullerle ilgili olarak açılan tapu iptal ve tescil davaları çoğunlukla hataen aile mahkemelerinde açılmaktadır.Ancak mal kaçırmak amacı ile bir başka kişiye devredilmiş olan ve bu nedenle iptal tescil talepli olarak açılan davalar muvazaa hukuksal nedenine yani Borçlar Kanunu’nun 18. maddesine dayanmaktadır.Bu nedenle açılacak olan davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Davaların AileMahkemesi’nde değil Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılması gerekir.
2.)743 Sayılı Medeni Kanun Döneminde (1 Ocak 2002’den Önce)Edinilen Malvarlığı Nasıl Paylaşılır?
743 sayılı önceki Medeni Kanun döneminde eşler arasında mal ayrılığı rejimi kanuni rejim olarak uygulanır. Bu rejim döneminde de eşler birlikte birikim sağlamış olabilir. Hemen belirtmek gerekir ki mal ayrılığının uygulandığı dönemde edinilen mal varlığına maddi olarak katkı sağlayamayan eşin (kadın ya da erkek) bu birikimler nedeniyle hiçbir alacağı yoktur. Ancak her iki eş de çalışıyorsa edinilen mallara katkıları kabul edilir.Bu durumda, yani iki eşin de çalıştığı durumda mal varlığının tasfiyesi şu şekilde yapılır:Tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak kişisel harcamaları ve 743 sayılı TKM’nin 152. maddesine göre kocanın aileyi geçindirme yükümlülüğü göz önünde tutularak otomobil, taşınmazlar ve şirket hisselerinin edinme tarihi itibarıyla tarafların gelirlerinin ayrı ayrı hesaplanır.
Her bir eşin ayrı ayrı yaptıkları kişisel harcamaların gelirlerinden çıkarılır.Koca acısından 743 sayılı TKM’nin 152 . maddesi uyarınca yapabileceği harcamanın da çıkarmada göz önünde tutulması, böylece herbirinin yaptıkları tasarruf miktarının bulunması, toplam tasarruf miktarları karşısında eşlerin katkı oranının saptanması, ondan sonra tespit edilmiş olan bu oranın malvarlığının dava tarihindeki değeri ile çarpılarak eşin katkı payı alacağı saptanır.
Hesaplama hukukçu, mali müşavir ve bankacıdan oluşan bilirkişi kurulundan tarafların ve Yargıtayın denetimine açık rapor alınır.Bu bilirkişi raporuna göre mal varlığının tasfiyesine karar verilir.
3.)Banka Hesaplarındaki Birikimler Nasıl Hesaplanır?
Açılan davada, davalı eşe ait tüm banka hesaplarının açıldığı tarihten itibaren tüm kayıtları getirtilir.
Bu getirilen kayıtlar üzerinde incelemeler yapılarak hesapların durumu, 1 Ocak 2002 öncesi ve sonrasıyla birbirleriyle irtibatlı olup olmadıkları, boşanma dava tarihinden önce hesaplardan çekilen para olup olmadığı konusunda uzman bilirkişiye ya da bilirkişi kuruluna ayrıntılı inceleme yaptırılır. TMK 229. Maddede yer alan hususlar da gözönüne alınarak karar verilir.
“Madde 229- Aşağıda sayılanlar, edinilmiş mallara değer olarak eklenir:1. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,2. Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler.Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.”
4.)Evlilik Dönemi İçinde Ana-Babadan Hibe İle Edinilen Ancak Tapuda Satış Olarak Gösterilen Mallarda Eşin Alacağı Var Mıdır?
Bağış, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 285 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. 285. Maddesine göre bağış (hibe), bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak kazandırma yapması olarak tanımlanmıştır. Öğretide ise, bağışlayanın bir karşılık almaksızın, bağışlayanın malvarlığında bir artış sağlamak zenginleştirmek amacıyla malvarlığından belirli değerleri ona vermesi olarak tarif edilmiştir.
Her somut olayın özelliklerine göre, bağış iradesi açıkca ortaya konabileceği gibi gizli (örtülü) şekilde de yapılabilir. Bu nedenledir ki, bir kısım kazandırmalar, bağışa benzesede kazandırmanın salt bağışlama amacıyla yapılmaması nedeniyle bağışlama olarak nitelendirmez.
Devredene ağır yükümlülük getiren kazandırmanın bağış olarak nitelendirmesi için, bağış amacını taşıyan davranış ve iradenin duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerekir.
Yargıtayın ve Dairenin yerleşmiş uygulamalarına göre, eşlerden birinin anne veya babalarından gelen mallar söz konusu olduğunda; satış gösterilse dahi mal bağış olarak değerlendirilmektedir. Bu tasarrufi işlem, hayatın olağan akışına göre, fiili karine olarak bağış kabul edilmektedir. Bu karinenin aksini, yani parasını vererek gerçek anlamda satın alındığını iddia eden eş iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. Kabul edilen bu fiili karine, ispat yükümlülüğü altındaki tarafı değiştirmektedir.
Anne yada babadan gelen mala ilişkin tasarrufun bağış değil de gerçek anlamda satış olduğunu iddia eden eş, başta satış bedelinin ödendiğine ilişkin ödeme kayıtları olmak üzere iddiasını güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlamalıdır.
5.)Yarısı Eşe Ait Olan Gayrimenkul Nedeniyle Boşanmadan Sonra Eşten Kira (Ecrimisil Parası) İstenebilir Mi?
Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir.
Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren ya da (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir
25.5.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
6.)Şirket Hisselerinin Paylaşımı Nasıl Yapılır?
a.)Evlenmeden Önce Ortak Olunan (Kurulan) Şirkette Diğer Eşin Hakkı Var Mıdır?
Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan mal varlığı değerleri, o eşin kişisel malıdır Aksi mal rejimi sözleşmesiyle kararlaştırılmamışsa kişisel malların gelirleri edinilmiş maldır
Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut edinilmiş mallar tasfiye edilir Mal varlıkları, mal rejiminin sonra ermesi anındaki durumlarına (nitelik, seviye, aşama vb.) göre değerlendirilir. Bu malların, kural olarak tasfiye anındaki , sürüm (rayiç) değerleri hesaba katılır. Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir. Mahkemece, tasfiye konusu malın karara en yakın tarihteki sürüm değeri belirlenmelidir.
Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona erer. Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediği durumda evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olur.
Kişisel mal niteliğindeki şirket üzerinde davacı eşin mal rejiminin tasfiyesi sonucu oluşacak alacak hakkı bulunmamaktadır. Ne var ki; aksi kararlaştırılmadığından şirket geliri edinilmiş mal olduğundan, mevcut ise tasfiye davasının konusu olabilir.
Bu durumda, yukarıda açıklanan yasal düzenleme, ilke ve esaslar çerçevesinde, 4721 Sayılı TMK’nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar şirketin kar edip etmediğinin, kar etmişse davalı eşe şirket kar payı (temettü=kazanç) ödenip ödenmediğinin, ödenmişse mevcut olup olmadığının ya da her hangi bir yatırıma dönüştürülüp dönüştürülmediğinin, kar payı ödemesi yapılmamışsa karın şirkete yatırım olarak kullanılıp kullanılmadığının araştırılıp belirlenmelidir.
Kar payı ödemesi yapılmış veya karın şirkete yatırım olarak kullanılması durumunda, bu miktarların mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla ulaştığı reel değer belirlenerek mal rejiminin tasfiyesinde göz önünde bulundurulur.
Ödenmiş kar payının mal rejiminin sona erdiği tarihte mevcut olmaması durumunda ise; iddia ve savunma doğrultusunda toplanan tüm deliller, ailenin ekonomik ve sosyal statüsü, yaşam standardı ve hayatın olağan akışına göre aile harcamasında kullanıldığı kabul edilen makul miktar belirlenip çıkarıldıktan sonra, kalan miktarın mal rejiminin tasfiyesinde gözetilmesi gerekir.
Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse mali müşavir, bankacı ve hesap bilirkişi veya bilirkişilerinden de yardım alınmalıdır.
b) Evlilik Birliği İçinde Ortak Olunmuş-Kurulmuş Şirket Hissesinde Diğer Eşin Hakkı Nasıl Hesaplanır?
Eşlerin malları, mal rejiminin sona ermesi anındaki durumlarına (nitelik, …….. vb.) göre, tasfiye anındaki, sürüm değerleriyle hesaba katılır (4721 Sayılı TMK mad. 228/1, 232, 235/1 ve 239/1). Yargıtayın uygulamalarına göre tasfiye tarihi karar tarihidir.
Buna göre, tasfiyeye konu şirketin mal rejiminin sona erdiği andaki durumu esas alınarak, tasfiye (karar) tarihindeki sürüm değeri belirlenmelidir.Şirketin mal rejiminin sona erdiği andaki durumu ve değeri; o tarihteki ekonominin genel durumu, şirketin faaliyet gösterdiği sektörün konumu, büyüklüğü ve büyüme hızı, tasfiyeye konu şirketin sektördeki yeri, pazar payı, varlık ve sermaye yapısı, şirketin kullandığı teknoloji, makina ve tesisatın durumu ile araştırma geliştirme faaliyetleri, ürettiği hizmet ve ürünleri pazarlama gücü, büyüme potansiyeli, şirketin değerlendirme anındaki ve gelecekteki satışlarına, kazançlarına, nakit akışlarına ve finansal durumuna ilişkin 5-10 yıllık tahminler, kar dağıtım politikası, gelecekte planlanan sabit kıymet yatırımları, stratejisi, rekabetçi konumu, müşteri portföyü, organizasyonu ve yönetim kadrosu ile gelecekte şirketin ortaya çıkarması beklenen nakit akışlarının analizi, ekonominin genel arz ve talep kuralları göz önünde bulundurularak belirlenir.
Bundan sonra, yukarıda açıklanan yöntem ve kriterlere göre dava konusu şirketin mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla belirlenen piyasa sürüm (rayiç) değeri(Tüketici Fiyat Endeksi) göz önünde bulundurularak tasfiye (karar) tarihindeki değeri belirlenmelidir.
7.)Kredi İle Alınmış Gayrimenkul-Aracın Paylaşımı Nasıl Yapılır?
Tasfiyeye konu mal varlığının, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir.
4721 sayılı TMK’nin 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakları doğabilecektir.
Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu mal varlığının borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur.
Sonra bulunan bu kredi borç oranının, mal varlığının toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir.
Tespit edilen bu oranın, mal varlığının tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir.Bu ilke ve esaslara göre saptanan mal varlığının borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.
Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu olan varlığının satın alma bedeli, bunun krediyle ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye tarihinde ki sürüm değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.
Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, mal varlığına dair tapu, ruhsat ve satın alınma bilgileri, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri malvarlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır.
Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kuruldan da yardım alınmalıdır.
Bu konu hakkındaki benzer makalelerimiz için tıklayın