Şiddete Maruz Kalan Kadının İşyeri Değişikliği Talebinin Reddi Nedeniyle Kişinin Maddi ve Manevi Varlığını Koruma Hakkının İhlal EdilmesiAnayasa Mahkemesi İkinci Bölümü 17/7/2019 tarihinde, K.Ş. (B. No: 2016/14613) başvurusunda, Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Olaylar
Sınıf öğretmeni olan ve boşandığı eski eşi ile aynı kamu kurumunda çalışan başvurucu, eski eşi tarafından darbedilmiş, bıçaklanarak yaralanmıştır. Başvurucunun eski eşi hakkında kamu davaları açılmıştır.
Aile Mahkemesince Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun uyarınca başvurucunun koruma talebinin kabulüne ve tedbir uygulanmasına karar verilmiştir. Söz konusu koruma tedbirlerinin süreleri aile mahkemelerinin çeşitli tarihlerde verdikleri kararlarla uzatılmıştır.
Başvurucu çalıştığı yerdeki il milli eğitim müdürlüğüne başvurarak can güvenliğinden endişe etmesi sebebiyle görev yerinin değiştirilmesi talebinde bulunmuştur. Bakanlık, iş yerinin değiştirilmesi talebine ilişkin koruyucu tedbir kararı sunulmadığından talebi reddetmiştir.
Başvurucu, Aile Mahkemesine başvurarak işyerinin değiştirilmesine karar verilmesini talep etmiş, Mahkeme, işyeri değişikliği talebinin idari mahiyette olduğu gerekçesiyle bu talebi reddetmiştir. Başvurucunun itirazı da kabul edilmemiştir.
İddialar
Başvurucu, can güvenliğinin tehlikede olduğunu belirterek işyeri değişikliği talebinin reddedilmesi nedeniyle kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Anayasa’da güvence altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı devlete pozitif ve negatif ödevler yükler. Söz konusu pozitif yükümlülükler haklara saygıyı sağlamaya yönelik tedbirlerin alınmasını zorunlu kılar.
Somut olayda 6284 sayılı Kanun’da öngörülen koruma tedbirlerinden biri olan işyeri değişikliği talebinin reddi nedeniyle başvurucunun maddi ve manevi varlığının korunması hakkı bağlamında kamu makamlarının pozitif yükümlülükleri yönünden inceleme yapılmıştır.
Kanun koyucu tarafından ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesi için etkili ve süratli bir yöntem izlenmesi, şiddete maruz kalan veya uğrama tehlikesi altında olan kişinin gecikmeksizin korunması amacıyla 6284 sayılı Kanun hükümleri ihdas edilerek yürürlüğe konulmuştur.
Söz konusu Kanun’da koruyucu tedbirler kapsamında hâkimin mağdurun işyerinin değiştirilmesine hükmedebileceği düzenlenmiş, hâkim tarafından verilen işyerinin değiştirilmesi yönündeki tedbir kararının, kişinin tabi olduğu ilgili mevzuat hükümlerine göre yetkili merci veya kişi tarafından yerine getirileceği belirtilmiştir.
Başvurucunun boşanma sürecinde olduğu eşi tarafından şiddet gördüğünü belirterek başvurması üzerine aile mahkemesi tarafından koruma tedbirlerine hükmedildiği, bu tedbirlerin süresinin çeşitli tarihlerde verilen kararlarla uzatıldığı ve başvurucunun tedbiren işyeri değişikliği talebinde bulunduğu tarihte de söz konusu koruma tedbirlerinin geçerli olduğu açıktır. Zira başvurucunun tedbiren işyerinin değiştirilmesi talebinin reddine hükmeden Aile Mahkemesi kararında başvurucu hakkında verilen koruma kararının devamına hükmedildiği görülmektedir.
Bunun yanı sıra başvurucu can güvenliğinin tehlikede olduğu yolundaki iddialarını, somut temellere dayalı olarak açıklamıştır.
Derece mahkemesinin, boşandığı eşi tarafından başvurucuya yöneltilen davranışlar dikkate alındığında başvurucunun içinde bulunduğu ciddi can güvenliği risklerine dair hiç bir somut açıklama, değerlendirme ve gerekçe ortaya kaymadığı anlaşılmıştır. Buna göre karardaki gerekçelerin başvurucunun maddi ve manevi varlığının korunması hakkı bağlamında ilgili ve yeterli olmadığı sonucuna varılmıştır.
Başvurucunun can güvenliğinin tehlikede olduğunu somut temellere dayalı olarak açıklayarak önce çalıştığı kuruma daha sonra da yargı makamlarına iletmiş olmasına karşın, Bakanlık ve Aile Mahkemesinin şiddet mağduru başvurucuyu korumaya yönelik tedbirleri sağlama yönündeki pozitif yükümlülüklerine uygun hareket etmedikleri görülmüştür. Bu durumda başvurucunun maddi ve manevi varlığının korunması hakkı kapsamında devlete ait pozitif yükümlülüklerin gereği gibi yerine getirildiğinden söz edilemez.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde koruma altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Related Posts
23 Ocak 2021
Annesine,Babasına Bakan Evlada Tek Bir Gayrimenkulün Satış Yoluyla Devri Muvazaalı(Hileli) İşlem Değildir
Daha fazla oku
27 Ocak 2021
KORONA VİRÜS SALGINI VE HASTALIK RİSKİNDEN DOLAYI İŞÇİNİN İŞ SÖZLEŞMESİNİ HAKLI NEDENLE FESHİ
Daha fazla oku
27 Ocak 2021
Kimliği Belirsiz Kişi Veya Kişilerin Veri Sorumlusu Olarak Kabul Edilemeyeceği
Daha fazla oku
25 Ocak 2021
Çalışanın İşyerindeki Kadın Çalışanı Takip Etmesi, Konuşmaya Çalışması Devamlı Rahatsız Etmesi Haklı Fesihtir
Daha fazla oku
27 Ocak 2021