“……………Kaynanayı ne yapmalı, kaynar kazana atmalı………….” diyenler veya “….sabun koydum leğene, bak başıma gelene,ben kadar taş düşe,kaynana senin tepene……….” diyenler, yine “……………kaynanam evde durmaz, işe elini vurmaz, bir köşede oturur, çenesi de hiç durmaz……….” diyenler yahut “……….kaynanam kazan karası, görümcem Allah belası , oğlunu da sorarsan. baklavanın ortası………….”diyenler çok. Ben böyle bir şey demiyorum,aman yanlış anlaşılmasın, nitekim benim kayınvalidem dünya iyisi bir kadındır.
Bir de bu işin kaynana cephesi var ki onlar da gelinlere neler neler söylüyorlar kim bilir ? Çok uzatmayalım da bir misal de bu cepheden verelim; “………..havuzun ortasında, kına kardım tasında, oğlum bana dönecek, gelecek ayın başında………..”
Gerçekten de bu çekişme hep var mı? Elbette bu çekişme her evlilikte yok. Hatta evliliklerin ekserinde belirli bir denge var ve bir şekilde aile kurumu ayakta kalıyor. Ama böyle laflar da boşuna çıkmıyor. Böyle çekişmelerin olduğu evlilikler de bir hayli fazla.
Annesi biricik oğlunu hayatın kanunu gereği evlendirmek istiyor. Burada sorun yok. Ama onun oğlu bir anda elin kızına ait oluveriyor. Bu sefer bazı hazımsızlıklar ortaya çıkıyor. Bu hazımsızlıklar da karşımıza en zirve şekilde evlendikten sonra birlikte aynı evde ya da alt kat-üst katta altlı üstlü yaşayan ailelerde oluyor. Gelin kızlarımız da biraz siyaset yapmayı bilmiyorsa ( parentez içinde belirtelim ki damat zaten saf ve ufo gören masum köylü kardeşimizdir her daim) bu sefer o da ben koskoca kadın oldum, biz de ayrı bir aileyiz, senin annen her şeye karışıyor, bu ne böyle, yeter artık burama kadar geldi lafları ediyor. Efendim Allah böyle şeyler yaşatmasın ve yaşayana da bilhassa damada Allah sabır versin.
Peki diyelim ki taraflar evlendiler, dediler ki kira mira uğraşmayalım, kendimizi toplayalım annemizin evinde yaşarız, kendimizi toplayınca ayrı eve çıkarız denildi. Böyle başlanan evlilikte daha sonradan verilen sözün tutulmaması ya da geline hiç sorulmadan bu şekilde düşünerek kayınvalide ile aynı evde yaşanıyor olması boşanma nedeni olur mu?
Yargıtay der ki; evet bu bir boşanma nedenidir! Nitekim aynı evde kayınvalide ve kayınpederle birlikte yaşamayı ya da alt kat-üst kat şeklinde fiziki bağımsızlığı olmayan bir yaşam şeklini Yargıtay evlilik için gereken bağımsız konutu sağlama yükümlülüğüne aykırı bulmaktadır.
Alın size fırından taze çıkmış yepyeni güncel bir karar
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2022/2581 E. , 2022/4420 K. Sayılı kararında özetle der ki;
“…………..Dosyadaki tanık beyanlarına göre, tarafların evlendikten sonra davalı erkeğin annesi ve babası ile yaşadıkları sabit olup davalı erkek evlilik boyunca bağımsız bir konut temin etmemiştir.
Davalı erkeğin cevap dilekçesindeki tarafların beraber yaşayabileceği bir ev yapmaya hazır olduğuna ilişkin beyanı da, davacı kadının ilk açtığı davadan sonra bağımsız bir konut temin etmediği yönündeki davacının iddiasını desteklemektedir. TMK`nun 186/1 maddesine göre eşler oturacakları konutu birlikte seçerler. Bu durumda bağımsız konut temin etmeyerek davacı kadının anne ve babası ile birlikte yaşadıkları eve dönmesini bekleyen davalı erkek kusurludur. Bu nedenle davacı kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekirken yetersiz gerekçe ile davacı kadının boşanma davasının reddi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir………….”
Yaaa işte böyle
“………..Tamam da avukat bey, biz keyfimizden mi anne evinde yaşayalım dedik, yine bizim içindi. Kiraların hali ortada. Kötü mü olur du? Biraz kendimizi toplardık, ayrı eve çıkardık. Gül gibi geçinir giderdik, böyle boşanma sebebi mi olur bu vicdansızlık değil mi ?……
Bu sorunuzu gerçekten anlayabiliyorum. Ama her zaman dediğimiz bir laf var. Yargı cızlatır, acımaz. Bu olayda da verilen karara dayanak doğrudan kanun maddesidir. Kanuna göre eşlerin oturacakları konutu birlikte seçme yükümlülükleri ve çeşitli ekonomik yükümlülükleri var. Dolayısıyla işin özü madem gücün yetmeyecekti o halde neden evlendin, diyor yargı.
Peki Kayınvalide İle Aynı Apartmanda Ancak Başka Bir Daire De Oturmak Boşanma Sebebi Olur Mu?
Burada işin rengi değişiyor değerli okurlar. Nitekim bu şekilde olunca fiziki olarak eşlerin oturduğu evin bağımsızlığı söz konusu olmaktadır. Bu olay başlı başına konutun manevi bağımsızlığını ortadan kaldırmamaktadır. Buna ilişkin de Yargıtay kararı verelim daha somut anlaşılsın
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/25693 E. , 2015/2069 K. Sayılı kararında özetle ;
“…………Mahkemece, koca tarafından açılan terk (TMK. m. 164) sebebine dayanan boşanma davası, “davalının davet edildiği konutun, manevi bağımsızlığının bulunmadığı, bu sebeple kadının ihtara uymamakta haklı olduğu” gerekçesiyle reddedilmiş, davalı (kadın) tarafından açılan karşı boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir. Oysa, davalı (kadın)’ın davet edildiği konutun, bir apartmanın bağımsız bölümü olup, fiziki olarak bağımsız olduğu, aynı binanın bir başka dairesinde kocanın ailesinin oturduğu, terkten önce tarafların davacı (koca)’nın ailesiyle yeme içmelerinin birlikte olduğu toplanan delillerden anlaşılmaktadır.
Terk sebebiyle boşanma davasının reddedilebilmesi için, birliği terk eden eşin, terkte haklı olması değil, kanuna uygun olarak yapılan davete uymamakta haklı olduğunun gerçekleşmesi zorunludur. Aynı apartmanın bir başka dairesinde kocanın anne-babası ve öteki yakınlarının oturması, davet edilen konutun manevi bağımsızlığını ortadan kaldırmaz. Dairenin kararlı uygulaması bu yolda olup, işbu davada bu ilkeden ayrılmayı gerektiren özel bir durum söz konusu değildir. Davalı (kadın), davet edildiği konutun birlikte seçtikleri konut olmadığı yönünde bir itiraz da ileri sürmemiştir.
Terkten önceki dönemde aynı binada bir başka dairede oturan kocanın yakınlarının tarafların evliliğine müdahalesi ve ortak yaşamın doğurduğu sorunlar, kadına terke haklılık kazandırırsa da, tek başına davete uymama hakkı vermez. Onun için, davalı (kadın)m davet edildiği konut fiziken bağımsız iken, mahkemenin manevi bağımsızlığının bulunmadığı yönündeki değerlendirmesi yerinde değildir. Davet edilen konut bağımsız olduğu halde, kadın haklı bir sebep olmadan ihtara uymamıştır…………” diyerek kayınvalide ile aynı apartmanda ancak başka bağımsız bir dairede oturmayı başlı başına boşanma sebebi saymamaktadır.
Özetlersek;
- Ya evlendikten sonra eşler birlikte oturdukları evin tamamen manevi bağımsızlığı olmayacak ( yani kayınvalide ile aynı evde ya da müstakil tarzda fiziki bağımsızlığı olmayan altlı üstlü bir evde oturma söz konusu olacak )
- Ya da aynı apartman veya farklı apartman fark etmeksizin eşlerin birlikte oturduğu evi birlikte seçme hakları eşlerden birine tanınmamış olacak ve bağımsız konuta eşlerden birinin ailesinin müdahalesi söz konusu olacak.
Bu şartların varlığı halinde boşanma davası açılabilir.
Bizden tavsiye !
Mutlaka evlilik birliğini eşler yönetmeli, dışarıdan müdahalelere gerek kadın gerek erkek fırsat vermemeli. Ancak çok ketum da davranıp kalp kırmayınız. Gün gelir ihtiyaç doğar, ana baba size sahip çıkar. Zor gününüzü birlikte destekleri ile geçirirsiniz. Bu dünya kalp kırmaya değecek kadar uzun değil. İnsan idare etmesini kanaat etmeyi bilmeli. Eğer zaruri durumlar varsa ( örneğin kiracısınız, eşiniz işsiz kaldı ve siz de çalışmıyorsunuz gibi ) eşinizi de düşünün. Belirli bir süre eşinizin anne babasının size kucak açtığını, zor zamanınıza yetiştiğini aklınıza getirin. Hemen olmaz, ben aynı evde yaşamam derseniz bu ihtimalde yine en çok sizin zorluk yaşayacağınızı unutmayın. Elbette ayrı bir evde yaşamak en doğal hakkınız, ama somut durumu görmezden gelmek, eşinize empati yapmamak da hakkaniyetli olmaz. Hayat her zaman kanunlardan ve haklardan ibaret değildir. Bazen fedakârlıklar gerekir. Koşullar düzelinceye kadar sabretmek, idare etmek ve destek olmak evliliğinizde varsa sorunlarınızı da tamir eder. Buna emin olabilirsiniz. Faydalı olması dileğiyle ve saygılarımla…..
Aklınıza takılan tüm soruları sorabilirsiniz. Yorum yapmaktan çekinmeyin.