✓ İşverenin talimatı doğrultusunda işçinin işyeri yemek artanlarını (ekmek, yemek, meyve vb.) evine götürmesi halinde sorun yoktur. Ancak, işverenin talimatı olmadan bunu yapar ve yapmakta ısrar ederse işverenin tazminatsız fesih hakkı doğar.
✓ Uyarılmasına rağmen dökülecek bile olsa yemek artanlarını (ekmek, yemek, meyve vb.) izinsiz götüren işçi, İş Kanunu’nun, 25/11-h maddesi gereği (İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta israr etmesi) tazminatsız işten çıkarılabilecektir.
4857 sayılı İş Kanunu‘na göre, işverenler işçilere yemek vermek zorunda değildir. İşverenler, işyerinde yemek vermek yerine, işçilere yemek parası ödeyebilirler.Ancak işveren iş yeri uygulaması olarak yemek veriyorsa Bu bir sözleşme koşulu haline dönüşür ve devam eden süreçte işçinin yazılı rızası olmadan yemek vermeyi ortadan kaldıramaz. Ancak, işverenlerin işçilere yemek verme yükümlülüğü, işçilerin yemeklerini evlerine götürmelerine engel değildir.Yani, işçiler işyerinde verilen yemeği işyerinde tüketmek zorunda değiller. İşçiler, işyerinde verilen yemeği evlerine götürebilirler. Ancak, işverenin yemek verme yükümlülüğü, işçinin yemeği evine götürmesiyle sona ermez.
Yukarıda bahsettiğimiz şekilde işverenin yemek verme yükümlülüğü doğması halinde, işçinin yemeği işyerinde tükettiği sürece devam eder.Ayrıca, işverenlerin yemek verme yükümlülüğü doğması halinde, işçilerin çalışma saatleri boyunca geçerlidir. İşçilerin iş dışı zamanlarda yemeklerini evlerine götürmeleri mümkündür, ancak bu durumda işverenin yemek verme yükümlülüğü bulunmamaktadır.Sonuç olarak, işçiler işyerinde verilen yemeği evlerine götürebilirler, ancak işverenin yemek verme yükümlülüğü işçinin yemeği işyerinde tükettiği sürece devam eder.
İşyerinde Artan Yemekleri Evine Götüren İşçi İşten Çıkartılabilir mi?
Türkiye’de işyerinde artan yemekleri evine götüren işçinin işten çıkarılması, iş kanunlarına göre geçerli bir neden değildir. İşveren, işçinin yemek artıklarını alarak evine götürmesini yasaklayamaz veya işten çıkaramaz.İş Kanunu’na göre, işveren işçiyi işten çıkarmadan önce geçerli bir nedeni olmalıdır. Bu nedenler arasında işçinin performansının yetersiz olması, işyerinde disiplin ihlali yapması veya işçinin sağlık sorunları gibi sebepler yer alabilir. Ancak, yemek artıklarını evine götürmek gibi bir sebep işçinin işten çıkarılması için geçerli bir neden değildir.
Ayrıca, işverenin yemek artıklarının işçiler tarafından alınmasını yasaklaması da iş kanunlarına aykırıdır. İşveren, işçilerin yemek artıklarını alarak evlerine götürmelerine izin vermek zorundadır.Sonuç olarak, işyerinde artan yemekleri evine götüren işçinin işten çıkarılması hukuken geçerli bir neden değildir ve işverenin yemek artıklarının işçiler tarafından alınmasını yasaklaması da iş kanunlarına aykırıdır.
Uzaktan Çalışma Sürecinde Yemek Ücretleri
Uzaktan çalışma sürecinde yemek ücretleri, şirket politikalarına ve çalışanların sözleşmelerine göre değişebilir. Bazı şirketler, uzaktan çalışanların yemek masraflarını karşılamak için bir bütçe ayırırken, diğerleri bu konuda herhangi bir destek sağlamayabilir.Eğer şirketiniz yemek ücretlerini karşılıyorsa, genellikle bu ücretlerin nasıl ödeneceği ve hangi sınırların geçerli olduğu konusunda belirli kurallar ve limitler olacaktır.
Örneğin, şirketiniz belirli bir yemek bütçesi belirleyebilir veya belirli bir restoran zincirindeki yemekleri ödeme kapsamına alabilir.Eğer şirketiniz yemek ücretlerini karşılamıyorsa, bu durumda çalışanlar kendi yemek masraflarını karşılamak zorunda kalacaklardır. Ancak, bazı ülkelerde, uzaktan çalışanların yemek masraflarının vergi indirimi olarak kabul edilebileceği durumlar olabilir. Bu nedenle, çalışanlar vergi indirimleri hakkında bilgi almak için yerel vergi kurumlarına danışabilirler.
Sonuç olarak, uzaktan çalışma sürecinde yemek ücretleri şirket politikalarına ve çalışanların sözleşmelerine göre değişebilir. Şirketiniz yemek ücretlerini karşılıyorsa, belirli kurallar ve limitler olabilir. Eğer şirketiniz yemek ücretlerini karşılamıyorsa, çalışanlar kendi yemek masraflarını karşılamak zorunda kalacaklardır.
Hukuk Genel Kurulu 2008/9-640 E., 2008/630 K.
İHBAR VE KIDEM TAZMİNATI
İŞ AKDİNİN FESHİ
İŞÇİLİK ALACAKLARI
4857 S. İŞ KANUNU [ Madde 25 ]
“İçtihat Metni”
Taraflar arasındaki “
“İşçilik Alacakları”
” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bursa 4. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 29.11.2006 gün ve 2005/28-2006/755 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 24.10.2007 gün ve 5440-31458 sayılı ilamı ile;
(…Davacının davalıya ait yemekhane işyerinde çalışırken yedi kutu meyve suyu, beş ekmek, bir poşet yoğurdu işyerinin izni olmadan işyerinden çıkarırken yakalandığı, bu sebeple hizmet akdinin işveren tarafından feshedildiği anlaşılmaktadır. Davacının bu eylemi doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmadığından işverenin feshinin haklı fesih olarak kabul edilmesi gerekir. Başka dosyanın davacısının amirlerinin izni ile ekmek alan işçisiyle ilgili karar bu dosyaya emsal olamayacağından ihbar ve kıdem tazminatının reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalıdır…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, iş hukukundan kaynaklanan ihbar ve kıdem tazminatına ilişkindir.
Mahkemece, davacı işçi tarafından evine götürülen yiyeceklerin hepsinin toplam değerinin çok az olduğu, olay nedeni ile herhangi bir uyarı yapılmadan ve disiplin cezası verilmeden, yapılan eylemle orantılı olmayan şekilde iş akdinin feshedildiği, bu nedenle feshin haksız olduğu anlaşıldığından, davacı lehine kıdem ve ihbar tazminatına hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Özel Dairece; yukarıda açıklanan nedenlerle karar bozulmuş, mahkemece direnilmiştir.
Uyuşmazlık, iş akdinin feshinin haklı nedenlere dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır.
İş akti karşılıklı edimler yükleyen bir sözleşme olup, işçinin sadakat borcu, işi bizzat görme, işi özenle görme ve itaat borcu gibi yükümlülükleri, bunun karşısında işverenin de; ücret ödeme, işçiyi gözetme, yardımda bulunma ve araç gereç temin etme borcu gibi yükümlülükleri bulunmaktadır.
Somut olayda, davacı işçi 6.4.2000 tarihinde yemekhane sorumlusu olarak davalı işyerinde çalışmaya başladığı, tanık beyanlarına göre eski personel müdürlerinden itibaren gelen tüm müdürlerin artan yemeklerin döküleceğine ihtiyacı olanların evlerine götürmelerine izin verdikleri, davacı dışında başka işçilerin de zaman zaman artan yiyeceklerden evlerine götürdükleri, davacının da bu izin ve muvafakata dayalı olarak yemekhaneden artan yiyecek maddelerini evine götürdüğü, buna karşılık işverenin olaya konu gıda maddelerinin götürülmesi nedeniyle iş akdinin 25.6.2004 tarihinde feshedildiği anlaşılmaktadır.
Tutanakla davacının evine götürdüğü tespit edilen yiyecekler; 5 adet ekmek, 7 adet küçük meyve suyu ve 1 poşet yoğurttan ibarettir.
Dava konusu işyerinde, işçilere yemeklerin eksiksiz olarak verildiği, bekçilerin yemeklerinin ayrıldığı ve nöbet bitiminde onlara verildiği ancak, herkes yemeklerini yedikten sonra bazı yiyecek maddelerinin artabildiği, bu gibi arta kalan yiyecek maddelerinin ihtiyacı olan işçiler tarafından daha önceden verilen izine dayalı olarak evlerine götürüldüğü anlaşılmaktadır.
Öte yandan, aynı işyerinde personel müdürü olarak çalışan tanık Z….. İ……..’nun da iş akti, arta kalan 2 adet ekmeği evine götürdüğü gerekçesi ile davacı işçi ile aynı gün feshedilmiş, bu işçi tarafından açılan dava sonunda Yargıtay incelemesinden de geçen Bursa 5.İş Mahkemesince 28.2.2006 gün ve 2005/58-37 sayılı kararında; “
“…Genel Müdürlük yapan bir bayanın izin verdiğinin söylenmesi nedeniyle yemekhaneden artan yemek ve ekmeklerin uzunca bir süredir davacı ve bir çalışan tarafından götürüldüğü, alınıp götürülmemesi halinde bunların döküleceğinin beyan edildiğinin anlaşılması karşısında, davacının eyleminin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-e maddesine girmediği ve davacının eyleminin güveni kötüye kullanma yada hırsızlık olarak nitelendirilemeyeceği anlaşıldığından davacı işçi lehine ihbar ve kıdem tazminatına hükmedilmesi gerektiği……” gerekçesi ile dava kabul edilmiştir.
Davalı işveren Anayasanın 10.maddesinde de yer alan eşitlik prensibinin bir gereği olarak işçilere eşit davranmakla yükümlüdür. İş hukukunda hakim olan bir diğer prensip ise ölçülülük prensibidir. İşveren yapılan eylemle orantılı bir ceza vermelidir. Yapılan eylemle orantılı olmayan ve ölçüsüz olarak nitelendirilebilecek bir ceza mazur görülemez. Sonuç itibariyle fesihte bir cezadır.(Dr.Mustafa Kılıçoğlu, Doç.Dr.Kemal Şenocak, İş Güvencesi Hukuku, 2006, s:184 vd.)
Hal böyle olunca; somut olayın özelliği itibariyle; işyerinin yemekhanesindeki yemek artıklarının önceki genel müdür ve personel müdürlerinden başlayarak verilen izin ve icazetlerle ihtiyacı olan işçiler tarafından uzun bir zamandan beri eve götürüldüğü, bu durumda davacının eyleminin güveni kötüye kullanma yada hırsızlık olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, dosya kapsamına göre davacı işçiye bu yemek artıklarını evine götürmemesi gerektiği yönünde bir uyarıda bulunulmadığı, daha önceden bu konuda bir disiplin işlemi yapılmadığı, aynı konumda bulunan bir başka çalışan yönünden yapılan feshin haksız olduğunun mahkeme kararı ile saptanmış bulunduğu hususlarının anlaşılmış olmasına göre; mahkemenin davacı işçi lehine ihbar ve kıdem tazminatına hükmedilmesi gerektiği yönündeki direnmesinin doğru olduğu sonucuna varılmıştır.
Ne var ki, hükmedilen ihbar ve kıdem tazminatının miktarına yönelik olarak davalı vekilince ileri sürülen temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesi gerekmektedir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, yerel mahkemenin ihbar ve kıdem tazminatı verilmesi gerektiği yönündeki direnme kararı doğru olmakla birlikte, hükmedilen tazminat miktarına yönelik davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 9.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 15.10.2008 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın
Aklınıza takılan tüm soruları sorabilirsiniz. Yorum yapmaktan çekinmeyin.