1- Hukuk mahkemesinde dava açılması ile zamanaşımının kesilmesia) Zamanaşımının kesilmesi için dava açılmış olması yeterlidir. Açılan davanın, davalıya duyurulması ve adresine tebligat yapılmış bulunması önem taşımaz.
Dava ne zaman açılmış sayılacaktır.1086 sayılı HMUK.178.maddesinde (6100 sayılı Yeni Hukuk Yargılama Yasası m.118’de) “Dilekçelerin mahkeme kalemine kaydı tarihinde dava açılmış sayılır” denilmiş ise de, maddede tam açıklık bulunmadığından Yargıtay 6.2.1984 gün 1983/7 E. 1984/3 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla durum aydınlatılmıştır.
Buna göre:“Harca tabi olmayan davalarda, yargıç dava dilekçesini havale tarihinde; harca tabi davalarda ise, harcın ödendiği tarihte dava açılmış sayılır.Ancak, dava dilekçesinin ilgilisi tarafından daha sonraki bir tarihte mahkemenin kalemine verildiği kalemce belgelendirilmiş ise, davanın o tarihte açıldığının kabulü gerekir.”
Yineleyelim ki, dava dilekçesi (harçlar ödenip) mahkeme kalemine kaydedildikten sonra bütün sonuçları doğurur, zamanaşımı kesilir; kesilme için ayrıca dava dilekçesinin davalıya ulaşması koşul değildir.Dava açılması ile dava konusu alacak (hak) için zamanaşımı kesilir. (BK.133/2, TBK.154/2; TTK. 662, EMK.640,701/II,YMK.714,777)
b) Dava, görevsiz veya yetkisiz mahkemede açılmışsa:Görevsiz veya yetkisiz mahkemede dava açılması ile de zamanaşımı kesilir. Buna karşılık, davacı görevsizlik veya yetkisizlik kararının kesinleşmesinden başlayarak (10) gün içinde görevli veya yetkili mahkemeye başvurmazsa, dava açılmamış sayılır. (1086 sayılı HMUK.193/4) Bu süre yeni 6100 sayılı Hukuk Yargılama Yasası’nın 20’nci maddesinde “iki hafta” biçiminde düzenlenmiştir. Bu durumda görevsiz veya yetkisiz mahkemede dava açılması ile gerçekleşen zamanaşımı kesilmesi de hükümsüz olur. Ancak bu arada zamanaşımı süresi dolmuş ise, davacı, yeni dava açmak için, BK.m.137’deki (TBK. m.158’deki) (60) günlük ek süreden yararlanır.
c) Davanın açılmamış sayılmasında:Alacaklı borçluya karşı dava açarak zamanaşımını kestikten sonra, davasını izlemez ve HMUK.gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilirse, zamanaşımı kesilmemiş sayılacaktır. HMUK.409. maddesine (yeni 6100 sayılı HYY.150.maddesine) göre dava yenileninceye kadar işlemden kaldırılır. Bu durumda taraflar son işlem tarihinden başlayarak üç ay içinde dosyayı yenileyebilirler. Üç ay geçtikten sonra artık dosya yenilenemez ve mahkeme davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. Dava açılmamış sayıldığına göre BK.133/2 (TBK.154/2 gereğince davanın açılmasına bağlanan zamanaşımının kesilmesi gerçekleşmemiş olur. Açılmamış sayılmasına karar verilen dava yok hükmündedir, hiçbir hukuksal sonuç doğurmaz.
d) Hasımda yanılmada :Dava açılması ile zamanaşımı, dava konusu hak için, yalnız dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen kişi hakkında kesilir. (Tam zincirleme sorumlular hakkında kesilmesi ayrık hükümdür.) Dava dilekçesinde yanlış hasım gösterildiği için dava sıfat yokluğundan reddedilirse, 1086 sayılı Yasa’da özel bir hüküm bulunmadığından, davacı gerçek hasıma (davalı sıfatını sahip kişiye) karşı açacağı yeni davada, yanlış hasıma karşı açtığı yanlış davadaki zamanaşımı süresinden yararlanamıyordu. Yeni 6100 sayılı Yasa’da buna hakça bir çözüm getirilmiştir.
Yeni Hukuk Yargılama Yasası’nın 124.maddesinin 3. ve 4.fıkralarında bazı koşullarda, yanlış hasıma açılan davanın reddedilmeyip, hasım (taraf) değiştirilmesine olanak tanınmıştır.124.maddenin 3.fıkrasına göre: “Maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir.”4.fıkraya göre de:
“Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.”
Yeni Yasa’nın bu maddelerine göre, dava başlangıçta yanlış hasıma karşı açılmış da olsa, zamanaşımı dava açıldığı tarihte kesilmiş olur ve değiştirilen veya sonradan eklenen taraflara karşı da kesilme geçerliğini korur.
e) Yanlış yazılan ad ve unvan :Dava dilekçesinde davalının yanlış yazılan ad ve unvanı nedeniyle dava reddedilmeyip (ıslah dahi gerekli olmaksızın) her zaman düzeltilebilir. Bu husus bir Yargıtay kararında şöyle açıklanmıştır : “Maddi hata sonucu yanlış yazılan ad her zaman düzeltilebilir. Bu durum, davanın husumet yönünden reddini gerektirmez.”
f) Temsilcide yanılmada:Bunun gibi, husumetin yöneltilmesinde, temsilcide yanılmanın, hukuki yaptırımı hasımda olduğu gibi davanın reddi sonucunu doğurmaz. Bu gibi durumlarda, gerek öğretide ve gerekse kararlılık kazanmış uygulamaya göre, bir ara kararı ile durum belirtilmeli ve belirlenen doğru ad ve adrese davetiye gönderilerek dava sürdürülmelidir. (HMUK.m.39,73)
g) Ölü kişiye karşı dava açılmasında:Ölü kişiye karşı veya ölü kişi adına dava açılması ile de zamanaşımı kesilmiş olmaz. Ancak 6100 sayılı yeni Hukuk Yargılama Yasası’nın yukarıda açıklanan 124.maddesi 3.fıkrasına ilişkin gerekçede açıklandığı üzere, belli koşullarda (bilgi eksikliği, yanılma, vekilin asıl tarafmış gibi davranması, kısa bir süre önce taraf olan kişinin ölmesi gibi durumlarda) yanlışlıkla ölü kişiye karşı dava açılmışsa ve dürüstlük kuralına aykırı bir durum yoksa, ortaya çıkan dava ilişkisi nedeniyle daha üstün bir yarar dikkate alınarak, yargılamaya gerçek tarafla devam edilebilir.
Böyle bir durumda, karşı tarafın onayı aranmadan yargıcın kabulüyle yeni tarafa karşı davaya devam edilecek; zamanaşımı davanın ilk kez (ölü kişiye karşı) açıldığı tarihte kesilmiş olacak ve bunun etkisi mirasçılar üzerinden sürdürülecektir.Bu konuda sık rastlanılan bir örnek, trafik kazalarında ruhsatnamede ve trafik sicilinde adı yazılı bulunan araç sahibine karşı dava açılmasıdır.
Kaza meydana geldiği tarihten çok önce araç sahibi (işleten) ölmüşse, davacıların bunu bilmeleri olanaksızdır; bilecek durumda oldukları da söylenemez. Bugüne kadar olan uygulamada “ölü kişiye karşı dava açılamaz” denilerek dava reddediliyor, mirasçılara karşı davanın sürdürülmesi olanağı tanınmıyordu. Bu yüzden haksız eylemden zarar görenler mirasçılara karşı yeni bir dava açmak zorunda kalıyorlardı. Artık 6100 sayılı yeni Yasa’nın 124.maddesi 3.fıkrasının sağladığı olanakla, dava, bilmeden (ölü kişiye karşı da) açılmış olsa, zamanaşımı kesilecek ve mirasçılara tebliğat yapılarak davaya devam olunacaktır.
2- Ceza mahkemesinde tazminat istenmesi durumundaUygulamada pek başvurulmamakla birlikte, kimi zaman ceza davasına katılınıp maddi ve manevi tazminat istenebilmektedir. Böyle bir yola başvurulduğunda da “istek tutarı” ile sınırlı olarak zamanaşımı kesilecektir. Genellikle Ceza mahkemeleri tazminat konusunda bir karar vermemekte ve zarar görenin hukuk mahkemesine başvurabileceğini belirtmekle yetinmektedirler.Ceza davasının mahkumiyetle sonuçlanması veya kanıt yetersizliğinden aklama kararı verilmesi durumunda, zarar gören, hukuk mahkemesinde açacağı tazminat davasında, uzamış (ceza) zamanaşımından yararlanabilecektir.
3- Ceza davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılması durumundaCeza davasının, zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılması durumunda, hukuk mahkemesinde açılacak tazminat davasının bağlı olacağı zamanaşımı süresi, iki ayrı duruma göre, şöyle olacaktır :a) Eğer zarar gören, ceza davasına katılmamış veya katılıp da kişisel hak (tazminat) istememiş ise, süresi dolmuş olan ceza davası zamanaşımından yararlanması artık olanaksızdır.
Böyle bir durumda, olay doğrudan haksız eylem ise BK. m.60/1’deki bir yıllık süre (TBK.m.72/1’deki iki yıllık süre), trafik kazası ise KTK. m. 109/1’deki iki yıllık süre sözkonusu olacak ve bu süreler “zararı ve tazminat sorumlularını öğrenme” gününden işlemeye başlayacaktır. Veya işlemeye başlamış olup da süreler dolmuş ise, zarar gören (davacı), davalının zamanaşımı savunmasıyla hak kaybına uğrayacaktır.
b) Eğer zarar gören, kişisel hak istemiyle ceza davasına katılmış ve bu dava zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmış ise, ceza hakiminin buna ilişkin kararı ile kesilen zamanaşımı yeniden işlemeye başlayacağından, hukuk mahkemesinde tazminat davası açılabilecektir.
4- Ortaklaşa ve zincirleme sorumlulukta zamanaşımının kesilmesia) 818 sayılı Borçlar Kanunu’na göre:Birden çok kimseler birlikte ve ortaklaşa kusurlarıyla bir zarara neden olurlarsa, zarar görene karşı sorumlulukları, tek hukuksal nedene dayanır ve tam zincirleme sorumlu olurlar. (BK. m.50) Zarar gören, zararının tümünü zincirleme sorumluların yalnız birinden isteyebileceği gibi, hepsine karşı açacağı tek dava ile de isteyebilir. (BK.m.142)Birden çok kimseler, ortaklaşa kusurlarıyla değil de, değişik nedenlerle, aynı yasa veya değişik yasa hükümlerine göre sorumlu olurlarsa, buna da eksik zincirleme sorumluluk adı verilir. (BK.m.51) Burada da zarar gören, BK.142.maddesi hükmünden yararlanarak, zincirleme borçluların birinden veya hepsinden zararın tamamını isteyebilir.
Ancak, yasanın 141. maddesine göre, eksik zincirleme sorumlulukta (m.51), tam zincirleme sorumluluktan farklı olarak (m.50), zarar gören, zincirleme ödetme isteğinden yararlanmakta özgür kılınmış olup, onun bu hakkı kullanmaması durumunda, yargıcın bunu doğrudan gözönüne alarak zincirleme sorumluluk kurallarını uygulama olanak ve yetkisi bulunmamaktadır.Tam zincirleme sorumlulukta, birden çok kişilerin ortak “kusurlu” eylemleri sözkonusudur. Örneğin,iki aracın çarpışması olayında sürücülerin sorumlulukları aynı nedenlere ve aynı hukuksal temellere dayanır. (m.50)
Eksik zincirleme sorumlulukta ise, adam kullananın sorumluluğu ile çalıştırdığı kişinin haksız eyleminden dolayı sorumluluğu, farklı nedenlere ve ayrı hukuksal temellere dayanır. (m.51)Adam kullananın (çalıştıranın) “eksik zincirleme” sorumluluğunun ayrığı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu olup, işleten ve diğerleri için “tam zincirleme sorumluluk” kuralı benimsenmiştir.
Yasanın 85/son maddesine göre :“işleten, sürücü ve yardımcılarının kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu” olup, 88. madde nedeniyle dayanışmalı sorumlular arasında sigortacı da yer almış, yasanın çeşitli maddelerinde motorlu araçlarla ilişkilendirilenlerin tümü “işleten” sayılmış; zamanaşımı ile ilgili 109. maddenin 3. fıkrasında “Zamanaşımı tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse, sigortacıya karşı da kesilmiş olacağı gibi, sigortacı bakımından kesilen zamanaşımı, tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş sayılır.” denilmiştir.
b) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na göre:Önceki Yasa’daki tam teselsül (m.50) ve eksik teselsül (m.51) ayrımı kaldırılarak her iki teselsül durumu bir bütün olarak değerlendirilmiş ve aynı hükümlere tabi tutulmuştur.Yeni Yasa’nın 61.maddesine göre:“Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır
.”Yasa’nın bu hükmüne göre, tam ve eksik teselsül ayrımı yapılmaksızın, sorumlulardan biri hakkında dava açılması durumunda, diğer sorumlular hakkında da zamanaşımı kesilmiş olacaktır. 86098/m.154/1) Böyle bir durumda, dava edilmeyen diğer sorumlular, kendi zamanaşımı sürelerinin kesilmemiş olduğu ve sürenin dolduğu savunmasını yapamazlar
Alacaklının yalnızca bir borçlu hakkında dava açması veya icra kovuşturması yapması durumunda, hem o borçlu için (TBK.154/2) ve hem de öteki bütün borçlular için (TBK.155/1) zamanaşımı kesilmiş olur.Yeni Yasa’nın 155.maddesinde şöyle denilmiştir:“Zamanaşımı müteselsil borçlulardan veya bölünemeyen borcun borçlularından birine karşı kesilince, diğerlerine karşı da kesilmiş olur.Zamanaşımı asıl borçluya karşı kesilince, kefile karşı da kesilmiş olur.Zamanaşımı kefile karşı kesilince, asıl borçluya karşı kesilmiş olmaz.”
5- Zincirleme kazalarZincirleme sorumlular ile zincirleme kazalar karıştırılmamalıdır. Çünkü, zincirleme kazalarda, her kaza, kendi içinde değerlendirilir. Buna göre, bir önceki kaza, bir sonraki kaza ile ilişkilendirilmekle birlikte, her iki kazayı yapanların sorumlulukları “ortaklaşa ve zincirleme” değildir.
6- Trafik kazalarıyla ilgili davalarda,zamanaşımı,tüm sorumlular hakkında kesilirGenel olarak BK.55’deki (TBK.66’daki) adam çalıştırandan farklı olarak, 2918 sayılı KTK.nun 85/son, 88. ve çeşitli maddeleri ile zamanaşımı hakkındaki 109. maddenin 3.fıkrasına göre, işletenler ile sigortacının sürücü ile birlikte “tam zincirleme sorumlu” sayıldıklarını, bunlardan biri hakkında kesilen zamanaşımının tümü hakkında da kesilmiş olacağını yukarda belirtmiştik.
7- Trafik kazalarıyla ilgili davalarda, zamanaşımı, tüm sorumlular hakkında kesilirGenel olarak BK.55’deki (TBK.66’daki) başkalarını çalıştıranlardan farklı olarak, 2918 sayılı KTK.nun 85/son, 88. ve çeşitli maddeleri ile zamanaşımı hakkındaki 109.maddenin 3.fıkrasına göre, işletenler ile sigortacının sürücü ile birlikte “tam zincirleme sorumlu” sayıldıklarını, bunlardan biri hakkında kesilen zamanaşımının tümü hakkında da kesilmiş olacağını belirtmiştik.
Bu konu hakkında benzer makalelerimiz için tıklayın